Baba tarafından köklerimizin dayandığı Demirci, 1960 lı yıllarda yaşamıma girmişti. İzmir Fuarı için İzmir'e gelen akrabalarımız dönüşlerinde mutlaka bizlerden birkaç kişiyi yanlarına alır öyle dönerlerdi Demirci'ye.
İzmir'den Demirci'ye o yıllarda ancak Salihli üzerinden aktarmalı olarak gidilebiliyordu.
Salihli'ye erken varılmış ise, otobüs saati (14,00) beklenirken yediğimiz köfteleri hala hatırlarım. Demirci'ye varıncaya kadar geçtiğimiz yollar, çevre açısından bir şehir çocuğu için çok çok güzel, fakat yolların ve virajların konumu ile de ürkütücü idi. Yolculuğun her seferinde, Demirci'ye sağ salim varırsak (o yıllarda adet olduğu üzere İzmir Kapılar civarında bulunan Salih Dede'ye) MUM adağında bulunurdum.
Şehir içinde ve bağ - bahçeye gitmek üzere ulaşım Jip'lerle sağlanır, buluşma yeri ve saati tesbit edilen yere araç geç kaldığında, akşamın çöküşü ile birlikte dere yatağından karşı vadiye bakılarak ışıkları gözükecek Jip beklenirken, söylenen şarkı türkülerle vakit geçirilirdi.
Büyük Han ve Kütüphane o yılların bana göre hareketli iki yeri idi.
Kütüphane civarındaki ağaçların o koyu gölgesini ve o bölgedeki yeşillik yoğunluğunu hayatımda başka hiç bir yerde görmedim.
Davet edildiğimiz her evde etli bamya yemeği ile karşılaşmam, her davette aç kalmamla noktalanırdı.
Hele hele gittiğimiz bağda koca bir sini içinde ortaya çıkarılan şeyi hiçbir şeye benzetemediğim için yemem dediğim Doğal Kovan Baldan zorla bir kaşık tattırıldıktan sonra yemem dediğim için bir daha yemeyerek yaptığım aptallığı hayatım boyunca aile içinde sık sık anlatarak gülüşürüz.
1970 li yılların sonundan itibaren Demirci yaşamımdan çıktı.
İlk fırsatta anılarıma geri dönmek için Ziyaret etmek umudu ile Demirci'ye selamlar.
Kemal Bayır Pts 18 Eyl 2006,
Manisa
27.12.2024