Canlılar âleminde ebeveynine en fazla ihtiyaç duyan varlığın insan olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla ailenin¸ insan varlığının kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan doğal bir kurum olduğu söylenebilir. Nitekim insanlar arasında ikili ilişkilerin başladığı ilk mekânın aile ortamı olduğunu başta eğitimciler olmak üzere hemen herkes kabul etmektedir. Aile ortamı¸ bireyin ebeveyn¸ kardeş¸ dede ve nine ilişkileri doğrultusunda sosyal davranışlar sergilemeye başladığı ilk mekândır. Bu noktadan hareketle¸ kişiyi bireysellikten kurtarıp¸ ikili ilişkiler dünyasına geçmesini sağlayan aile ortamının¸ merhamet duygusunu öğretmek açısından önemi açıktır.
Eşler Arasında Merhamet
Ailede asıl olması gereken¸ sevgi ve saygıya dayalı bir birlikteliğin kurulmasıdır. Bunu merhametin tamamladığını söyleyebiliriz. Sevgi ve saygının azaldığı ve doğal sınırların aşıldığı durumlarda aile içerisinde bile çok ağır sorunlar yaşanabilmektedir. Aile bireyleri arasındaki sorunların¸ zaman zaman düşmanlık derecesine kadar varabildiğini görüyoruz. Nitekim Kur'ân¸
"Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının ama affeder¸ kusurlarını başlarına kakmaz (ve onları hoş görürseniz)¸ bilin ki¸ Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir." [64/Teğâbûn, 14.] mealindeki ayetle böyle bir aileye dikkat çekmektedir.
Aile düzeninin bozulmaması¸ sağlıklı bir şekilde yürümesi için eşlere çok önemli görevler düştüğü bilinen bir gerçektir. Toplum düzeninin aileden başlaması nedeniyle¸ aile içi ilişkiler¸ karşılıklı anlayış ve merhamet çerçevesinde yürütülmelidir. Bu nedenle¸
"Ey iman edenler! Hanımlarınıza onların arzusu hilafına (baskı yaparak) mirasçı olma(ya çalışma)nız helal değildir. Açık bir hayâsızlık yapmadıkça¸ vermiş olduğunuz herhangi bir şeyi geri almak amacıyla onlara baskı yapmayın. Hanımlarınızla güzel bir şekilde geçinin¸ çünkü onlardan hoşlanmıyor olsanız bile¸ olabilir ki hoşlanmadığınız bir şeyi¸ Allah büyük bir hayra vesile kılmış olabilir." [4/Nisâ, 19.] meâlindekiâyetin son kısmında yer alan¸ "Hanımlarınızla güzel bir şekilde geçinin¸ çünkü onlardan hoşlanmıyor olsanız bile¸ olabilir ki hoşlanmadığınız bir şeyi¸ Allah büyük bir hayra vesile kılmış olabilir." bölümünün¸ kurulu bir aile düzeninin basit sebepler nedeniyle yıkılmaması için gereken gayretin gösterilmesi gerektiğine işaret olduğunu söyleyebiliriz. Bu âyet¸ her iki tarafın farklı psikolojik yapıda olabilecekleri ve zaman zaman birbirinin hoşlanmadıkları şeyleri yapabileceklerini¸ ancak merhametten ayrılmamaları gerektiğini bildirmektedir. Taraflar merhametle davrandıkları müddetçe hoşlanılmayan yönler¸ zamanla diğer güzelliklerle örtülebilecektir. Bu nedenle kendi istek ve anlayışlarımızın ötesinde muhataptaki diğer güzellikleri fark edip¸ merhametle yaklaşmak gerekir. Önemli olan hoşa gitmeyen davranışa¸ hoşa gitmeyen davranışla karşılık vermek değil¸ hayırla¸ güzellikle¸ merhametle yaklaşmaktır. Nitekim bu tür yaklaşımlar¸ Allah'ın eşler arasında bir güzellik ve hayır yaratmasına vesile olacaktır. Merhamet çevresinde keşfedilebilecek güzellikler¸ eşler arasındaki sevginin yeniden canlanmasına vesile olacak ve sevgi de onları mutluluğa götürecektir.
Kadın ve erkeğin¸ yaratılması ve birbirine eşler olmasının nedenini anlatan şu âyet eşleri merhametli olmaya davet etmektedir:
"O'nun varlığının delillerinden, ayetlerinden biri de size kendi cinsinizden¸ kendileriyle sükûn bulacağınız eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhameti yerleştirmesidir." [30/Rûm, 21.] Eşler arasındaki ilişkide Allah¸ zulüm ve haksızlığa göz yumulmasına razı olmaz. Nitekim herhangi bir anlaşmazlık sonucunda eşler arasında boşanma kararı alınmışsa bile bunun¸ her iki tarafın rızasıyla adalet ölçüleri içerisinde olması gerektiği bildirilmektedir.
Muktedirdi, güçlüydü, onun sahibiydi. Kırbacını kaldırdı, indirdi, kaldırdı, indirdi; kölesini dövüyordu. Birden arkasından bir ses duydu: “Şunu bil ki Ebû Mes’ûd…” Arkasını döndü, Allah Resûlü’nü gördü. “Şunu bil ki Ebû Mes’ûd, Allah’ın senin üzerindeki gücü, senin bu köle üzerindeki gücündendaha fazladır.” diyordu. Kendisini tek muktedir sanan ve tek hak sahibi hisseden bir insan içinne sarsıcı bir uyarı! Elindeki kırbacı derhal bırakmıştı Medineli sahâbî Ebû Mes’ûd. Allah Resûlü’nün kendisini böyle etkili bir şekilde uyarışını anlatırken, bir daha hiçbir kölesini dövmediğini ve o köleyi de Allah rızası için azat ettiğini söylemişti (Müslim, Eymân, 34).
İlk aile içi şiddet kabil habil Âlemlerin Rabbi, “Rahmetim gazabımı geçti.”buyururken (Buhârî, Tevhîd, 22), O’nun bazı kulları acımasızlığı seçti. Âlemlere rahmet olarak gönderilen” (Enbiyâ, 21/107)
Peygamber Efendimiz diyor ki,
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.” (Tirmizî, Menâkıb, 63)
Biz, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, birbirimizle huzur bulalım (Rûm, 30/21), eşlerimiz elbisemiz olsun(Bakara, 2/187), birbirimizi iyiliğe yöneltelim, kötülükten uzak tutalım (Tevbe, 9/71) diye aile kuruyoruz.
“Kıyamette en ağır azap görecekler, insanlara en çok işkence edenlerdir.” (İbnHanbel, IV, 90)
AİLEMDE KADIN ŞİDDET GÖRMESİN
Sevgili Peygamberimiz, “Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır.” buyuruyor.(EbûDâvûd, Tahâret, 94)
“Mümin bir kimse, eşine nefret beslemesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse de hoşlanacağı başka bir huyu mutlaka vardır.” (Müslim, Radâ’, 61)
“Kadınlar konusunda Allah’tan sakının (O’na hesap vereceğinizi unutmayın). Çünkü siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla (nikâh kıyarak) kendinize helâl kıldınız.” (Müslim, Hac, 147)
“Allah’ın hanım kullarına vurmayın! … Hanımlarını döven adamların sizin hayırlılarınız olduğunu sanmayın!” (EbûDâvûd, Nikâh, 41-42)
Hz. Âişe’nin ifadesi ile “bir kadına ya da bir hizmetçiye tek bir tokat bile atmamıştı.” (Müslim, Fedâil, 79)
Allah Rasulü (sav) geçimsizlik durumunda anlaşma mümkün değilse eşlerin ayrılması yoluna başvurmuş, söz gelimi hanımını döverek kolunu kıran sahâbîSâbit b. Kays’a müsamaha göstermemişti. Sâbit’in hanımı Cemile, benzeri sebeplerle öteden beri şikâyetçi olduğu evliliğini artık devam ettirmek istemediğini söyleyince, Peygamberimiz Sâbit’i çağırtıp eşini boşamasını istemişti. (Nesâî, Talâk, 53).
“Kol kırılır, yen içinde kalır.”“Kocadır, döver de sever de” anlayışı yanlış…
“Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların zarar görmediği kimsedir.” (Buhârî, İman, 4)
Peygamber Efendimiz diyor ki,“Dikkat edin! Sizin, hanımlarınızınüzerinde hakkınız olduğu gibi, hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır.”(Tirmizî, Radâ’, 11)