Dr. Nurullah ABALI


AKLI KULLANMAK, SORGULAMAK GERÇEKTEN GÜNAH MI?

"... Kur’an’da akıl kelimesi isim olarak geçmez, hep fiil olarak geçer. Kur’an’a göre önemli olan aklın olması değil, kullanılmasıdır. Yani, kullanılmayan aklın bir önemi yoktur. Yine Kur’an yüzlerce ayette insanları düşünmeye yöneltmekte, düşünmeyenleri kınamakta, delil getirmenin ve kanıta dayanmanın önemini vurgulamaktadır (ör. Neml [27] 64; Yunus [10] 100)..."


            Geleneksel zihniyet aklı kullanmaya, soru sormaya, sorgulamaya şiddetle karşı çıkar. Bunun için de, “ilk soruyu şeytan sordu, ilk kıyası şeytan yaptı” veya “din, akıl işi değildir” gibi gerekçeler ileri sürerler. Amaçları da insanların akıllarını kullanmalarının önüne geçmek, onların körü körüne inanmalarını sağlamaktır.

            Oysaki şeytandan önce soru soran, kıyas yapanlar, meleklerdi:

            “Hani senin Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife atamaktayım” dediği zaman da şöyle sormuşlardı: “Yeryüzüne fesat çıkarmakta ve kan dökmekte olan birini mi atayacaksın; üstelik biz seni övgü ile tesbih ve takdis edip dururken?” ...” (Bakara [2] 30).

            Bunun yanında, bizler için Üsve-i Hasene (örnek, rol model) olan (Mümtahine [60] 4) İbrahim Nebi’nin soruları ve sorgulamaları çok da çarpıcıdır: 

            “Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim, ölüyü nasıl dirilteceğini bana göster!” O da, “Yoksa inanmadın mı?” diye sordu. Cevap verdi: “Bilakis, fakat kalbim mutmain olsun diye.” O da, “O hâlde dört kuş al ve onları kendine (itaate) alıştır; bunun ardından onları ayrı ayrı bir tepeye sal ve onları çağır; uçarak sana gelecekler…” (Bakara [2] 260).

            Görüldüğü gibi bize örnek olarak gösterilen bir nebi bile soruyor, sorguluyor. Fakat Yüce Rabbimiz onu bu davranışından dolayı ne kınıyor, ne de cezalandırıyor.

            Kur’an’da akıl kelimesi isim olarak geçmez, hep fiil olarak geçer. Kur’an’a göre önemli olan aklın olması değil, kullanılmasıdır. Yani, kullanılmayan aklın bir önemi yoktur. Yine Kur’an yüzlerce ayette insanları düşünmeye yöneltmekte, düşünmeyenleri kınamakta, delil getirmenin ve kanıta dayanmanın önemini vurgulamaktadır (ör. Neml [27] 64; Yunus [10] 100). Çünkü ancak aklını kullanan birisi ibret alır, kula kul olmaktan kurtulur, Yüce Rabbimizin kâinattaki muhteşem sanatının farkına varabilir. Eğer iddia edildiği gibi din, akıl işi olmasaydı, Kur’an’da akıl ve onu kullanmanın önemi üzerinde hiç bu kadar durulmazdı. Buna rağmen düşünmeyi şeytanla düşünmeyi özdeşleştirmek gerçekten çok şaşırtıcıdır.

            Son olarak bilinmelidir ki, aklı kullanmak günah, gereksiz veya cennete gitmeye engel değildir. Aksine, aklı kullanmamak cehenneme gitmeye bile sebep olabilir:

 “(Cehennemdekiler şöyle diyecekler) Eğer biz (vahyi) işitmiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi kavurucu ateşe müstahak olanlar arasında bulunmazdık.” (Mülk [67] 10).

            Sonuç olarak gördüğümüz gibi, aklı kullanmanın, sorgulamanın yasak olduğu şeklindeki iddialar Kur’an’a göre geçersizdir.

YAZARLAR