2024-2025 eğitim Öğretim Yılında Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı bütün kurumlar Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık çalışmaları kapsamında yapılacak çalışmaların birinci sırasında “akran zorbalığı” konusu bulunuyor. Günümüzde sağlıklı insan ilişkilerine sahip olmayan, sosyal ve duygusal beceriler açısından yetersiz bireylerin uyguladığı bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor akran zorbalığı. Akran zorbalığı günlük yaşamda sık sık karşılaştığımız bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu yazıda çocuk ve ergen bireylerin hayatlarında karşılaşabileceği “akran zorbalığı’’ üzerinde durulmuştur.
Zorba kişiler gücüne güvenerek, başkalarına söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan insanlar olarak tanımlanabilir. Akran zorbalığı “bir öğrencinin ya da öğrenci grubunun kendilerine denk ya da güçsüz olarak gördükleri öğrencileri sürekli ve kasıtlı bir şekilde zarar verme süreci” olarak tanımlanır. Bir davranışın zorbalık olarak kabul edilmesi için davranışın kasıtlı ve zarar vermeye yönelik olması, tekrarlı olması ve mağdur olan çocuğun da kendini savunamayacak olması gerekmektedir. Akran zorbalığının farklı türleri bulunmaktadır. Bunlar fiziksel, duygusal, sosyal, siber ve cinsel zorbalıktır.
Fiziksel Zorbalık: Saç Çekme, yumruk atma, tükürme, tekmeleme ve çeşitli aletler kullanarak saldırma gibi davranışları içermektedir.
Duygusal Zorbalık: İftira atmak, dedikodu yaymak, hakaret etmek, küfür etmek, lakap takma gibi davranışları içerir.
Sosyal Zorbalık: Gruptan ve oyundan dışlama, yalnızlaştırma ve görmezden gelme gibi davranışları kapsamaktadır.
Siber Zorbalık: Sanal oyunlar ve teknolojik cihazlar üzerinden yapılan davranışlardır. Zor-ba kişiler, sanal ortamda izinsiz görsel paylaşma, hakaret etme gibi davranışlarda bulunabilir.
Cinsel Zorbalık: Cinsel amaçlı temaslar, cinsel sözler, cinsel fotoğraflar paylaşma vb davranışları içerir.
Bir Çocuk / Ergen Neden Zorbalık Yapar?
Ailevi Durumlar: Çocukların ve ergenlerin davranış ve alışkanlık geliştirmelerinden birinci derecede etkiye sahiptir. Çocuğun kişiliğine mensubu olduğu aile önemli etkide bulunur. Bunun yanı sıra çocuğun algılamış olduğu ana baba tutumu da çocuğun davranışlarında etkilidir. Anne ve baba tarafından ihmal edilen bir çocuk ilgi çekmek için, iletişime geçmek için zorbaca davra-nışlarda bulunabilir. Aile içi şiddete maruz kalan çocuklar görmüş olduğu şiddet davranışlarını okulda uygulayabilir. Ayrıca maalesef bazı ailelerin kendi çocuklarının şiddete maruz kaldığında takınmış oldukları tutumla çocuklarının şiddet gösterdiğinde göstermiş oldukları tutumlar birbirinden farklı olmaktadır. Bir başka deyişle aileler çocuklarının şiddet görmemesini ama şiddet göstermesini bekleyebilmektedir. Kısacası bazen çocuğa zorbaca davranış yapması ile ilgili ailenin teşvikleri olabilmektedir.
Ailesi ve çevresindeki diğer bireyler tarafından değer görmemiş bireyler ya da kendisini hiçbir alanda gösteremeyen çocuk ve ergenler kendisini kanıtlamak ve göstermek için akranlarına karşı farklı zorbaca davranışlarda bulunabilir.
Çevresindeki bireylerin zorbalık yaptığını gören çocuklar, filmlerdeki zorbalığa şahit olan çocuklar zorbaların davranışlarını kendine model alabilmektedir. Arkadaş grubunun yapmış olduğu zorbalığa şahit olan bir öğrenci de arkadaşlarından ayrı kalmamak için ya da gruba uymak için zorba davranışlara yönelebilir.
Zorbalığın Zorba Kişiler Açısından
Yol Açtığı Sonuçlar
Zorba çocuklar çevreleriyle ilişkilerinde problem yaşarlar. Şiddet davranışlarına şahit olan diğer insanlar zorba kişilere karşı mesafeli olabilirler, zorba kişilere karşı kalın bir sınır çekebilirler. Bu durumda da zorbaların ilişkisel ve sosyal problemleri ortaya çıkabilmektedir. Bu durum uzun vadede depresyon, yalnızlık gibi çeşitli ruhsal problemlere neden olabilmektedir. Zorba bireylerin genel anlamda hayata bakışı olumsuz olduğu için bunun sonucunda da bu kişiler kin ve öfke duygusunu içlerinde barındırarak çevrelerine tepkide bulunabilirler. Bu durumda da suç teşkil eden davranışlar gösterebilirler.
Zorbalığa maruz kalmış çocuklar da bir takım davranış sorunları görülebilir. Şiddetin çeşitli biçimlerine maruz kalan bireyler yaşadıkları zorlu olaylarla sonucunda psikolojik anlamda çeşitli rahatsızlık yaşayabilmektedir. Eğer çocuk sınıfta ya da okulda zorbalığa maruz kalırsa okula gelmek istemeyebilir, okulda ve sınıfta çok yoğun kaygılar yaşayabilir. Bu duygular ışığında çocuk içine kapanabilir ve arkadaş sayısı azalabilir. Çocuk maruz kaldığı davranışlarından dolayı kendisini suçlayabilir ve çocuğun özgüveninde azalma meydana gelebilir.
Görüldüğü gibi sosyal, ilişkisel ya da fiziksel şiddet sadece maruz kalanlar için değil uygula-yıcılar için de zararlıdır. Bundan dolayı da zorbalık sürecinde hem mağdurla hem de zorbayla çalışmak gerekecektir. Zorbalıkla mücadele ederken de krize yönelik çalışmalar yapmaktan ziyade önleme çalışmalarına ağırlık verilmesi daha değerli olacaktır. Zorbalıkla mücadele etmeyi kolaylaştıracak önleyici nitelikli çalışmalara aşağıda değinilecektir.
Zorbalık Nasıl Önlenebilir?
Zorbalıkla Nasıl Mücadele Edilebilir?
Aileler çocuklarının gelişim dönemlerini bilmeli, gelişim dönemleriyle ilgili çocuklara rehber olmalıdırlar. Ailelerin çocukları hayata hazırlayıcı bir tutuma sahip olmaları çocukların gelişimlerine kolaylaştırıcı şekilde destek olmalarını sağlayabilmektedir.
Zorbalığa uğrayan çocuklar zorbalığa uğradıklarını net bir şekilde ifade edemezler. Bu durumu anlatmaya çekinmektedirler. Bundan dolayı ailenin ve öğretmenlerin gözlemi çok önemlidir. Ailelerin ve öğretmenlerin durumu fark etmeleri zorbalığı önüne geçilmesi için önem taşır.
Çocuğun zorbalığa maruz kaldığını öğrenildiğinde problemi çocuğun yerine çözmek doğru değildir. Bu durum mağdur çocuğun zorbalığa maruz kaldığında bununla nasıl baş ede-bileceğini öğrenmesini engelleyebilecektir. Bu durumda çocuğun zorbalıkla baş edebilmesi için neler yapılabileceği üzerine çocukla birlikte değerlendirme yapılması gerekmektedir. Zorbalıkla baş etme sürecinde aile değil çocuk başrolde olmalıdır.
Zorbalığın önüne geçebilmek için bir diğer strateji de çocukların psikolojik sağlamlığını güçlendirmek olabilir. Çocuklar için psikolojik sağlamlığın arttırılmasına destek olabilecek aktiviteler şunlardır:
Oyun Oynamak ve Spor yapmak:
Oyun çocukların hem bedensel hem de ruhsal sağlığına destek olmaktadır. Aynı zamanda oyunlar çocukların biriken enerjileri atması için bir fırsat olarak görülmelidir. Oyun oynayan çocuklar ruhsal anlamda dingin olabilirler ve bu durum çocukların disiplin ve zaman yönetimi becerileri kazanmasını kolaylaştırabilir.
Sanat ve Hobi:
Sanatın hem beyin gelişimi için hem de duyguların dışavurumu için kullanılabilen çok yönlü bir eylemdir. Çocuklar hem sanatsal becerilerini hem de hobilerini kullanarak bir şeyler üretebilir ve bu da onlara iyi gelecektir.
Aidiyet Duygusu:
Çocukların aile, grup, takım, sosyal grup gibi bağlılık duygusu geliştirebilecek yapıları kasteder. Çocuklarda ve gençlerde aile bilincinin olması, çocuğun ailesine bağlı olması, kendini ifade edebileceği bir arkadaş grubuna dâhil olması çocukların karşılaşmış oldukları zorlayıcı yaşam olaylarına karşı güçlü olmasına destek sağlayabilir.