Mustafa KAYA


ALEV ALATLI


          Beni derinliklere gark eden (içine derinlemesine daldıran) sözleri ve bu sözlerin sahiplerini çok seviyorum ve önemsiyorum. Anlamlı ve daldıran şiiri ve şairi de… Gözümü dört açsam bile etrafımdaki güzel insanlara sağlıklarında tam olarak ulaşamıyorum. Bazılarına erken, ama çoğunluğuna geç ulaşıyorum. Alev Alatlı da derinlemesine habersizce geciktirdiklerimden. Geçen hafta biraz hayatından birazda sözlerinden bahsetmiştim. Konuşmalarını izlemeyi tavsiye ediyorum. Bu gün ben de bir konuşmasından ciddi anekdotlar aktararak bunları kendimce yorumlayacak ve sizlerin beğenisine sunacağım. 

 

          “ Muhacirim ama muhacirden kastım Ali Şeriati’nin bahsettiği akli hicretten söz ediyorum. ‘Yollara düştüm gülün battığı diyarlardan, gülün doğduğu diyarlara… Aydınlanma kutbundan, merhamet kutbuna hicret etmeye çalışıyorum.’ diyor Ali Şeriati Aydınlanma kutbu dediği: yegâne terazisi yasaların harfinden olan bir düzen. Merhamet kutbundan kastım yasaların ötesinde kadim değerlerin esas olduğu toplumsal düzendir. ( Ben ise ) kendi adıma ikisinin adına bir yerlerde hakikati arayan bir entelektüel, muhacir olarak anılmam gerektiğini düşünüyorum. Rus lider Putin’in has danışmanının ‘ merhamet kutbuna vardığınızda insanlık görevini yerine getirebilmek için üstüne para vermeye hazırsınız demektir’. Mealinde bir şey söylerdi. “ Yukarıdaki tırnak işaretine alınarak huzurunuza gelen paragraf Alev Alatlı’nın” “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” programında yapmış olduğu uzun konuşmadan bir alıntıdır. 

 

          Bu alıntı paragrafa dair, tabiri caizse ( söylenmesi, ifade edilmesi uygunsa) bir iki cümle de benim kullanmamı anlayışla karşılarsınız umarım. Muhacir kelimesine yüklemiş olduğu anlam ile örneklendirdiği Ali Şeriati’nin sözü bende çok derin bir mana ihtiva (içeriyor) ediyor. Kendisinin ailesinin fiziki bir varlık olarak muhacir olmasına paralel fikirsel olarak ta muhacir olduğunu, çok güzel ifade etmiş. Muhacirliğin  nasıl olması gerektiği konusunda; Ali Şeriati’nin akli hicreti ile açıklaması ayrıca güzellik katmış. Özellikle kutuplar arası hicret ile insanın bir taraftan tam zıttı ve en uzağına gidebilmesini söylemesi ve bunu da aydınlanmadan-merhamete şeklinde ifade etmesi, daha da cezp edici olmuş. Aydınlanma kutbunu da, yegâne terazisi yasaların harfinden olan bir düzendir diye tarif ediyor. Hani bizim kanun devleti diye tarif ettiğimiz düzen, işte bu. 

 

          Ülkemizdeki her ideolojik kesimin kendisine dokunulduğunda huzuruna koştuğu, sıkıntısı geçtiğinde ve özellikle kendisine muhalif kesime haksızlık yapıldığında yok saydığı bir put olan hak arama ve hak kullandırmama çelişkisini de içeriyor bu düzen. Bu ayrımı sonraki yazılarda yer vereceğimiz helalleşmek kavramı ile taçlandıracak olması beni daha çok mutlu ediyor. 

 

          Bu arada Alev Alatlı merhamet kutbunu, yasaların ötesinde kadim değerlerin esas olduğu toplumsal düzen olarak algılıyor. Rus yazarın insanlık görevini yapabilmek için, sadece gönüllü olmanın ötesinde “üstüne para verecek” kadar, daha da gönüllü olmanın gerekeceğini söylemesi merhamet kutbundaki zirveyi ifade ediyor. 

           “Alev Alatlı’nın Rus yazara teşekkürü” toprağı bol olsun! “diye karşısındakinin inançlarına saygı duyarak yapması, merhamet kutbunu tarif ederken söylediği “ kadim değerler ” ile toplumun her kesiminin yargılarını katarak ortak bir merhamet alanı oluşturulmaya çalışmasını ben fark ettim, siz de fark etmişsinizdir, inşallah. 

 

          “ En kalbi müttefiklerimizin en kuytu yerlerde saklı olabileceğini anlatmak istiyorum.” cümlesini de kısaca irdeleyelim ve yazımızı bitirelim. 

 

          Yazar bence bu cümleyle; uyuşabileceğimiz, uzlaşabileceğimiz, anlaşabileceğimiz, hoşnut kalabileceğimiz ve hülasa, maddi manevi müstefit ( faydalanabileceğimiz ) olabileceğimiz insan, düşünce ve ideolojilerin derinlemesine incelenerek, sonuna kadar araştırılarak bulunmasının gerekliliğini anlatmak istiyor. 

          Hadi kalın sağlıcakla...

YAZARLAR