Ahmet İNCE


Allah Bizimle Konuşuyor!

"... Kur’an Allah’ın kelamıdır. Kur’an benimle konuşuyor demek, aynı zamanda Allah benimle konuşuyor demektir. Allah insanla konuşur mu? Bu sorunun cevabını bulmak, beni araştırmaya yöneltti. Sorunun cevabı, elbette Kur’anda olmalıydı. Konu üzerinde çalışırken, Kur’an’ın muhteşem öğretisi karşısında gözlerim kamaştı.             Evet, Allah bizimle konuşuyor. Müslüman olsun ya da olmasın, yarattığı her insanla konuşuyor.             Pek haberdar olmadığımız, öğretisi ihmal edilmiş, bu Kur’an hakikatini sizlere anlatacağım..."


            Pakistanlı fizik âlimi Muhammed Abdüsselam, Nobel ödülü kazanan ilk Müslüman bilim insanıdır.  Onu Nobel ödülüne götüren serüven, Mülk suresinin ilk ayetleri ile başlar. Bunu daha sonra, Nobel ödül töreninde ifade etmiştir.


            Abdüsselam’ın Kur’an’la ilgili şu görüşleri, beni yeni bir araştırmaya sevk etti:
            “Her şeyden önce ifade edeyim ki ben Müslümanlığa hem inanan, hem de onu tatbik eden bir insanım. Ben bir Müslüman’ım, çünkü Kur’an’ın ruhi davetine inanıyorum. Kur’an benimle; kozmolojiden, fizik, biyoloji ve tıp’tan alınan misallerle, tabiat kanunları üzerindeki in’ikasların, bütün insanlığa hitap eden deliller olduğuna, dikkat çekerek konuşuyor.”
            Muhammed Abdüsselam’ın anlattıkları gayet açık ve netti: “Kur’an benimle konuşuyor.”


            Kur’an Allah’ın kelamıdır. Kur’an benimle konuşuyor demek, aynı zamanda Allah benimle konuşuyor demektir. Allah insanla konuşur mu? Bu sorunun cevabını bulmak, beni araştırmaya yöneltti. Sorunun cevabı, elbette Kur’anda olmalıydı. Konu üzerinde çalışırken, Kur’an’ın muhteşem öğretisi karşısında gözlerim kamaştı.
            Evet, Allah bizimle konuşuyor. Müslüman olsun ya da olmasın, yarattığı her insanla konuşuyor.
            Pek haberdar olmadığımız, öğretisi ihmal edilmiş, bu Kur’an hakikatini sizlere anlatacağım.


            Öncelikle konuyla ilgili şu ayeti, dikkatinize sunuyorum:
            “Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hâkimdir” (Şura–51)
            Yukarıdaki ayette; Allah’ın insanla üç şekilde konuştuğu, açık olarak belirtilmiştir.
            Birincisi “Allah insanla ancak vahiy yoluyla konuşur.” ifadesinde; vahiy, anlam olarak “ilham” demektir. Dolayısıyla Allah, insanla ilham yoluyla konuşur.
            İkincisi; ayette net biçimde bildirildiği gibi, Allah insanla perde arkasından konuşur.
            Üçüncüsü; Allah, vahyini tebliğ eden nebi resuller vasıtasıyla insanla konuşur.
            Evet, Allah bizimle konuşuyor ve bu konuşma, birincisi ilham yoluyla gerçekleşiyor. Kur’an’ın bu konudaki bilgisi şöyledir: “O her kişiye günahlarını ve yanlış işlerden korunmasını ilham eder.”  (Şems–8)


            İnsanın yaptığı işlerin iyi ya da kötü olduğu, bir şekilde kalbinde titremeler meydana getirir. İyi ve güzel bir işten ve işi yapmaya gayret etmekten keyif alırız. Tarif edemediğimiz kalbi bir yöneliş olur. Bu Allah’ın bize ilhamıdır. Kötü işler yapan, kötü işe heveslenen yüreğinde bir sıkıntı ve darlık duyar. Tarifi yoktur bu sıkışma ve daralmanın. Aslında Allah bir ilham vermiştir. Sıkmıştır yüreğini, kötü iş yapıyorsun diye ikaz etmektedir. Yani Allah o insanla konuşmaktadır.


            Dolayısıyla Allah; insanla Müslüman olsun olmasın, şartları iyi veya kötü olsun, ilham yoluyla konuşmaktadır. İçimize işleyen o ses var ya, o ses geldiğinde mutlaka Rabbimizin sesidir. Bizi doğru yola yönelten, kötülüklerden uzaklaştıran, iyi ve güzel işler yaptıran o ses Allah’ın ilhamıdır ve Rabbimiz bizimle konuşmaktadır.


            Bu konuyu ve ‘ilham’ başlığını fevkalade önemsiyorum. Zira Kur’an’da nebi resullerinde, ilham yoluyla Allah ile konuştukları anlatılmaktadır. Mesela Yusuf ‘un (as) yaşadıkları, ibretlik sahnelerle doludur. Kendini çok arzu eden kadına karşı, bir anda imtihanı kaybedebilirdi. Ancak Allah onunla, ilham yoluyla konuştu ve kendini kurtardı.


            Bu konudaki ayet, yaşananları bütün çıplaklığı ile anlatıyor:
            “Kadın onu gerçekten istiyordu. Eğer Rabbinin burhanını (ilham) görmeseydi Yusuf ta onu isterdi. Hep böyle olur. Bu kötülüğü ve çirkinliği ondan uzaklaştırmamız içindir. Çünkü o yürekten bağlı kullarımızdan idi.” (Yusuf–24)


            Allah’ın ilham yoluyla konuşmasına bir başka örnek, Musa Aleyhisselamın annesiyle ilgilidir. Kur’an annenin yaşadığı sıkıntı ve çekinceleri anlatırken, ilham yoluyla Allah’ın kendisiyle konuştuğunu dile getiriyor.


            Şimdi ayete bakalım: “(önce) Musa’nın anasının kalbine şunu ilham ettik (vahyettik):Musa’yı emzir, ona karşı bir kötülük olacağından korkunca da nehre (Nil nehri) bırak ama korkup üzülme; Biz onu tekrar sana getireceğiz ve onu elçi yapacağız.” (Kasas–7)


            İkincisi, Allah insanla perde arkasından konuşur. Bu konuda Nisa suresinin 164. ayetinde geçen olayın, perde arkası konuşma kısmına girdiği söylenmiştir. O ayet şöyledir:
            “Kendilerinden bahsettiğimiz elçiler de gönderdik, hiç bahsetmediğimiz elçiler de gönderdik. Allah Musa ile konuştu.” (Nisa–164)


            Şura suresi 51. ayette, Allah’ın perde arkasında konuşma hususunun, rüya yolu ile gerçekleştiği düşünülmüştür. Bu konuda şu açıklama dikkat çekicidir:
            “Nitekim Maverdi (Ö. 458/1058), Allah’ın kullarla konuşma şekillerinden birinin de rüya olduğunu söyler. Nitekim Kur’an’da, Resulullah’ın gördüğü rüya doğrulanmış, Mescid-i Harama girecekleri müjdelenmiştir. Yine Bedir savaşı öncesinde, Resulullah’a rüyasında düşmanın sayısı olduğundan az gösterilerek, destek sağlanmıştır. Mısır meliki’nin, Yusuf Aleyhisselamın, İbrahim Aleyhisselamın rüyalarından kuvvetli teviller çıkmıştır.


            İlhamda olduğu gibi Allah; mümin veya kâfir ayırımı yapmadan, her insanla zaman zaman rüya yoluyla konuşur. Muhammed Aleyhisselam da ‘sadık rüyanın Allah’tan’, ‘hulmün (düş) şeytandan’ olduğunu söylemiştir.


            Ancak ne ilham ne de rüyalar kesin bilgi ifade eder.” (Dr. Fatih Orum, Kur’an’ı Anlama usulü, sf.51)
            Üçüncü konuşma şekli, Allah’ın elçilere vahyettiği ve onların da insanlara tebliğ ettiği metottur. Pek çok ayette şöyle girişler vardır: “…De ki” , “….onlara söyle” gibi. Peki niye? Çünkü Allah bu yolla insanla konuşmaktadır.


             Bu konuşma bazen bir uyarı/hatırlatma, bazen bilgilendirme, bazen müjdeleme gibi tarzlarda olmaktadır. Bir elçi vasıtasıyla ve kitap yoluyla yapılan konuşma kesinlik arz eder. Herkesi bağlar. Ama rüya ve ilham yoluyla konuşma öyle değildir.


            Şu ayetler kesin hüküm ve bağlayıcılık yönüyle ele alınabilir. Ayrıca konuşma şeklide dikkat çekicidir


            “…(De ki) Bende O’nun tarafından size uyarı yapan ve müjde veren biriyim.” (Hud–2)
            “De ki; Ben size sadece vahiy ile uyarmaktayım” (Enbiya–45)
            Allah mülkün sahibidir. İlmin sahibi O’dur. Yarattığı ömür ve imkân verdiği kullarıyla konuşan Allah’tır.

YAZARLAR