Necmi ÜNLÜ

Tarih: 27.10.2020 23:33

ALLAH HER YERDEDİR

Facebook Twitter Linked-in

            Âlemlerin Rabbi olan Allah, bütün kemal sıfatlara sahip, her türlü noksanlıktan da münezzehtir. Sonsuz güç, kudret ve engin hikmet sahibidir. Allah zamandan ve mekândan münezzehtir, ama O her yerdedir.  Allah’ın her yerde olması demek; Yüce Rabbimizin sonsuz kudretiyle, her şeyi kuşatan ilmiyle, Rahman, Rahîm, Cemal, Celal, Kemal gibi sıfatları ve isimleriyle her yerde hazır ve nâzır olması demektir.  O’nun zatının mahiyeti gizlidir, yaratılmışlar tarafından bilinemez; gözler O’nu göremez, akıllar O’nu idrak edemez.  O ise her şeyi bilir, görür ve işitir, hatta kalplerin derinliklerinde bulunanları dahi bilir. Allah kullarına o kadar yakındır ki, Kur’an’ın ifadesiyle O, “kişi ile kalbi arasına girer.” (Enfâl, 8/24) Do layısıyla O’ndan gizlenebilecek hiçbir şey yoktur.

            Yine ayeti kerimelerde Allah Teâlâ’nın kullarına yakınlığı ve onlarla her an her yerde beraber olduğu şöyle bildirilmektedir: “Biz insana şah damarından daha yakınız.” (Kâf, 50/16) “Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Hadîd, 57/4)

            Ayet-i kerimelerde sözü edilen yakınlık ve beraberlik, akılla düşünülebilen his, zihin, hayal ya da vehim türünden bir beraber olma değildir. Allah Teâlâ bütün bunlardan tamamen münez  zehtir. Bu beraberlik, sadece Allah’a mahsus olan, sırrını Cenâb-ı Hak’tan ve kendilerine bildirdiklerinden başka hiç kimsenin bilmediği bir beraberliktir. Bu ayetlerde geçen beraber olma ve ya kınlık, Allah’ın bütün kullarının her halinden haberdar olduğunu ifade etmektedir.

            Peki Allah’ın bizimle beraber olduğunun şuuruna varmak ve bu bilinç içinde yaşamak bize ne kazandırır? Öncelikle korkuya, ümitsizliğe ve endişeye kapılmamızı önler. En zor ve sıkıntılı zamanlarımızda Allah’ın bize yardım edeceğini, bize bir çıkış yolu göstereceğini düşünerek O’na sığınır ve metanetimizi koruruz. Bunun en güzel örneği Hz. Peygamber (s.a.s.)’in ve hicret arkadaşı Hz. Ebubekir’in Medine’ye hicretleri esnasında Sevr mağarasında yaşadıkları hadisedir.

            Diğer yandan Allah ile beraber olduğunun idraki içinde olan insan Allah’a karşı edepli olur, yani O’nun hoşnut olmayacağı herhangi bir davranış yapamaz, daima ihsan duygusuyla yaşar. Zira ihsan, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in ifadesiyle, “Her ne kadar biz Allah’ı göremiyorsak da Allah bizi görüyor” (Buharî, İman, 37; Müslim, İman, 1) şuuruyla yaşamaktır.

            Aziz Mahmut Hüdaî Hazretleri Bursa Kadısı iken görevinden ayrılıp Üftâde Hazretleri’ne talebe olmuştu. Kısa zamanda hocasının en gözde talebesi oldu. Öyle ki hocasının yanından hiç ayrılmıyordu. Zamanla bu durum diğer arkadaşları arasında ona karşı az da olsa kıskançlık meydana getirdi.

            Bunun üzerine Üftâde Hazretleri bir gün bütün öğrencilerini etrafına topladı, onlara birer kuş verdi ve “Evlatlarım, bugün hepinize bir görev vereceğim. Bu kuşları en kısa sürede kimsenin görmeyeceği bir yerde keserek bana getirin” dedi.

            Kuşları alan talebelerin her biri bir yana gitti. Hepsi de hocalarının isteğini en kısa sürede yerine getirip tekrar geri döndüler. Bütün öğrenciler kuşları kesip geri döndüklerinde Hoca Mahmut hâlâ dönmemişti. Kuşları kesip gelen tale beler vazifelerini Mahmut’tan önce yapıp geldikleri için sevinç içindeydiler. Nice zaman sonra Mahmut, elindeki kuşu kesmeden geri döndü. Üftâde Hazretleri, “Mahmut evladım, sen neden hem geç kaldın, hem de kuşu kesmedin?” diye sordu. Hoca Mahmut’un cevabı oldukça anlamlıydı: “Hocam, çok özür dilerim. İstediğiniz şeyi yapamadım. Siz kimsenin görmediği bir yerde kesmemizi söylemiştiniz. Ben de kesmek isterdim. Ama Allah’ın görmediği yer var mı ki?”

            Üftâde Hazretleri, talebelerine dönerek şöyle dedi: “İşte evlatlarım, siz de gördünüz. Ben hepinizi seviyorum. Ama Mahmut bu davranışıyla farkını göstermiş oldu. Ona olan sevgim bundan dolayıdır.” 

            Allah’ın her yerde hâzır ve nâzır olduğuna, O’nun kendisiyle her an beraber olduğuna, kendisini görüp işittiğini ve her halinden haberdar olduğuna inanan kimse, hayatını ona göre tanzim eder. Öyleyse;  “Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir” (Nisâ, 4/1) ilâhi buyruğu ile Hz. Peygamber (s.a.s.)’in “Nerede olursan ol, Allah’tan kork ve O’na karşı saygılı ol!” (Tirmizî, Birr, 55) tavsiyeleri istikametinde yaşamaya gayret göstermeliyiz.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —