Almanya gezimiz ile devam edeceğim yine. Bu sefer yorum biraz fazla olacak. Bu arada sosyal medyadaki kapatma kararı ile ilgili de birkaç cümle sarf etmek isterim. Bir sosyal medya uygulaması kapanmış. Ülke gerçekleri kapatmayı gerekli kılmış. Ben her zaman kapatmalara karşıyım. Özgürlükler ülkesi olsun isterim ülkemiz. Bu, sadece - üzerimizde olmasa da -entelektüel bakış açımız gereği var olan bir düşüncem değil! Bu, aynı zamanda vicdani, ahlaki ve dünya görüşümün doğruluğuna olan sarsılmaz güvenimden kaynaklı.
Dünya üzerindeki bazı olayları anlayabilmek için görünmeyen yüzüne de bakmak gerekiyor. Dünyayı köyleştiren fiziki şartlar kadar, sanal dünyadaki şartlar da dünyayı köyleştirdiği kadar bakış açımızı da körleştirebiliyor. Burada hem güzelleştiriyor hayatımızı hem çirkinleştiriyor anlamında kullandım cümleyi. Batının Afrika'da ayakkabı kullanımını yaygınlaştırmak için, ilk ayakkabıları bedava dağıtıp, ayakkabıya alışan zencinin ayakkabı almak için daha fazla çalışmak zorunda kalması ve bundan sonra mutlaka ayakkabı almak zorunda hissetmesini sağlamak taktiği, hâlâ daha devam etmekte batılı zihinlerde. Sanal medya ve medya, kapital için; mükemmel hazırlanmış platformlar. Batı, menfaatini engelleyecek her şeyi doğruluğuna, vicdaniliğine ve ahlakiliğine bakmaksızın mutlaka engeller. Özellikle sömürüsü altında olmasını istediği ülkeler ve milletler için gerekirse atom bombasını gözünü kırpmadan atar, batının çirkefleri.
Lafı dolaştırmayayım da sosyal medya platformu tren benim üzerimden Kapital kazanç elde ettiği halde -özgürlüklerin insani, vicdani ve ahlakiliğine önem vermiyorsa - benim özgürlüğümü ideolojik olarak engelliyorsa; ben de onun, ülkem ve milletime ulaşma özgürlüğünü engellerim. Ülkemi bölmeye çalışan ypg'yi PKK'yı terörist kabul etmeyerek, tam tersine ülkesini işgal eden mücahidi terörist diye niteleyerek benim vicdanımı örseleyecek, sonra da kapatılınca “özgürlük” naraları atacak. Yok arkadaş! Bırakın doğum gününüz ve özel anlarınızın fotoğraflarını, videolarını herkes görmesin! Bunlar bizim, yarın bir gün o fotoğrafları çekecek, videoları yükleyecek bir gün hatta nefes bile almamıza izin vermeyecek bir hale sokacaklar.
Almanya'ya dönelim mi? Facebook'taki paylaşımımı ben de beğendim. Aynen aktaracağım O halde. Gerçekten güzel tespitlerde bulunmuşum. Ne dersiniz? Hadi Okuyun da kararı ona göre verirsiniz. Haftaya Köln’e gideceğiz azığınız yanınızda olsun!
Önceki gün Dresden'e gittik. Doğunun da doğusu... Polonya sınırında. 2. Dünya savaşında tamamen bombalanmış. Acımamışlar. Sömürgelerine acımadıkları gibi kendi aralarında da merhametsizdir milleti küfür. Ama tüm yapıları aynıyla yapmışlar kalan yapıların üstüne.. Elben nehrinin kenarında. Yaşlı kıta dedikleri Avrupa, medeniyetini nehirlerin kenarında kurmuş, hala da teknolojik medeniyetlerini devam ettiriyor. Çok düzenli şehir Dresden. Almanlar 2. dünya savaşında yenilmelerine ve yok olma durumuna gelmelerine rağmen çabuk toparlanmışlar. Japonlar gibi.
Dresden Almanya'nın en güzel şehirlerinden önde geleni. Çoğunluğu protestan. Martin Luther'in heykeli en merkezi yerde. Opera müzesi, kral sarayı, üniversite mahiyetinde, nehre nazır. Dresden e bosch markası milyarlarca yatırm yapacakmış. Bu arada, eyalet sistemi ile yönetilen Almanya da, eyalet başkentlerinin nüfuslarını 3 milyonun üzerine çıkarmıyor, yatırımları ona göre dağıtıyorlar. En az düşündükleri gelecek, sonraki 20 sene oluyor diyor, 40 yıllık gurbetçimiz.
Gelirken hobi bahçesine benzer, “kendin topla, kendin ye” temalı, meyve bahçesine ve cennetten bir köşe gibi olan Sinderalla sarayına uğradık.Görülmeye, manzarasının mükemmelliği hissedilmeye değer yerler.
Havayı sormayın! Hep yağmurlu ya da yağmuru (Allah’ın izniyle) yağdırırım ya da yağdırmam, yağacakmış gibi hazır ol ama yağdırmayabilirim, diyen bulut kümeleri ile kaplı.
Haftaya Köln’e gideceğiz. Hadi kalın sağlıcakla…