Ramazan ayının girmesiyle beraber doğal olarak oruç ile ilgili konularda doğru bilgi e-dinme ihtiyacı doğmaktadır. Diyanet işleri başkanlığımızın 2012 yılından beri hizmet verdiği Fetva hattı vatandaşlarımızın bu konuda ki ihtiyacına cevap vermektedir. 2021 yılından bu yana ise ülke geneline “Alo 190 Fetva Hattı” çağrı merkezi sistemiyle hizmet veren bu hat üzerinden günlük 3-4 bin soru cevaplanmaktadır. Bu rakam ramazan da ise günlük 13 bini bulabilmektedir.
Hemen hemen her yıl özellikle Ramazan ve Kurban mevsiminde benzer sorular gelmekle beraber akla gelebilecek her türlü dini, ticari, tıbbi, örfi, mali konularda yetkili ağızdan İslam hukukuna göre güncel cevaplar verilmektedir. Bunlardan siz okuyucularımızın da bilmek isteyebileceği tekrarlanan sorulardan bazılarını (fitre, fidye, zekat, niyet, sahur, imsak, iftar, tedavi, mazeret, keffaret, kaza vb.) buradan sizlerle paylaşmak isterim.
Orucu bozmayan durumlar :
Gıda (vitamin, tuz, serum) ve keyif verici (nikotin,esrar) olmayan enjeksiyonlar.
Astım ve Koah Hastalarının kullandığı spreyler.
Göz, kulak ve burun damlası kullanmak.
Zarında delik bulunmayanların kulak yıkatması.
Dil altı hapı kullanmak.
İdrar kanalını görüntüleme, idrar kanalına ilâç akıtmak.
Makat veya kadının üreme organından ultrason çektirmek.
Su, yağ vb. gıda özelliği taşıyan başka bir maddenin vücuda girmemesi kaydıyla endoskopi, kolonoskopi yaptırmak.
Lokal anestezi uygulamak.
Makattan ve kadının üreme organından fitil kullanmak.
Suyun bağırsaklara verilmesinden sonra bekletilmeden bağırsakların hemen temizlenmesi kaydıyla lavman yaptırmak.
Hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden hemodiyaliz yaptırmak.
Anjiyo, biyopsi yaptırmak.
Kan vermek, hacamat yaptırmak.
Merhem sürmek, vücuda takviye içermeyen ilâçlı bant yapıştırmak.
Ağız dolusu bile olsa kendi isteğiyle olmaksızın kusmak.
Balgam veya burun akıntısını yutmak.
Ağzı çalkaladıktan sonra kalan yaşlığı tükürükle yutmak.
Boğazına su kaçmamak kaydıyla serinlemek için yıkanmak veya yüzmek.
Suyla ıslatılmış bile olsa misvak veya diş fırçası kullanmak.
Sürme çekmek.
Güzel koku sürünmek veya koklamak.
Cünüp olarak veya hayız yahut nifas kanı gece kesildiği halde gusül abdesti almadan oruca başlamak.
Boşalma olmadan eşini öpmek.
Unutarak oruç yasaklarını ihlâl etmek.
Boğaza ulaşan maddeler yutulmadığı takdirde dolgu yaptırmak, diş çektirmek, gargara yapmak, ağızda lokal tedavi için kullanılan sprey kullanmak.
Oruçlu iken ihtilam olmak… orucu bozmaz.
* Ramazanın başında niyet almak gerekmekle beraber hergün niyetin dille söylenmesi şart değildir. Orucun vakti niyetle değil imsakla başladığından niyet önceden de alınabilir. Sahur için saat kurmak vb gibi her hazırlık kalbi niyeti ifade eder.
Orucu bozan durumlar :
İmsak henüz kesilmedi zannı ile veya iftar ezanı okundu zannederek yeme-içme.
Hata ile ağza buruna kulağa veya mideye su ve benzerinin kaçması.
Dişinde kalan nohut tanesi kadar bir şeyi yutmak.
Vitamin, serum veya kan iğnesi yaptırmak.
Eşiyle aşırı mubaşeretten dolayı ilişki olmaksızın boşalma veya el ile boşalma.
Yenmesi mutad olmayan birşeyi (taş, toprak, demir) yemek.
Zorla oruç bozmaya zorlanmak.
Abdeste, gusülde veya yağmurlu havada istemeden boğaza su kaçması orucu bozmayan durumlardandır.
Not : Oruçlu iken oruçlu olduğunu unutarak yapılan yasaklar ; af kapsamında..
Hataen - yanlışlıkla yapılanlar; kaza kapsamında..
Zannedereksanılarak yapılan yasaklar ; kaza olarak..
Bile bile kasıtlı olarak yapılan yasaklar ise ; keffaret kapsamında değerlendirilir.
* Gündüz oruçlu iken adet görmeye başlayan kadın yeriçerken, adetliyken gündüz temizlenen kadın ise oruçlu gibi davranır.
* Orucu kazaya kalan kişi, iftara kadar yine oruçlu gibi davranması vaciptir.
Fitre, Fidye, Zekat
Sıklıkla karıştırılan bu üç terimin arasında ortak durumlarla beraber ayrıldığı bariz farklar vardır. Örneğin; Fitre ve fidyenin miktarı güncel 130 TL. dir. Zekâtın miktarı ise sabit 1/40 dır. Fitre ve fidye doğrudan ramazan ile alakalı iken, zekat ise sadece elde bulunan mal ile alakalıdır. Fitrenin Ramazan dan önce verilebilmesi ihtiyaca binaen caiz iken, henüz gelmemiş Ramazan orucunun fidyesi önceden verilemez. Fitre bayramdan önce verilmeli iken, fidye ise Ramazan’ın başlamasıyla verilebileceği gibi, Ramazan’ın içinde veya sonra da verilebilir. Bununla beraber her üçü için de sarf - harcama yerleri aynıdır; Bakmakla yükümlü olduğu eşi, usulü (üst soy) furu’u (alt soy) ve zenginler haricindeki fakirlere verilmelidir.
Fitre : İnsan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak, dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen Müslümanların, fakir ve muhtaç kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır. Fıtır sadakası, Kelle sadakası da denilmektedir. Fitrenin vacip olma sebebi sağ olarak bayrama kavuşmaktır.
Bayram günü veya daha sonra da verilebilir. Ancak, en güzeli bayramdan evvel verilmesidir. Şâfiî mezhebine göre ise farzdır ve bununla yükümlü olmak için nisap miktarı mala sahip olmak şart değildir. (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 1/594)
Fitre ve fidye miktarı yaşanılan bölgenin şartlarına göre bir kişiyi bir gün (iki öğün) doyuracak miktarda belirlenir. Bu miktar, fakirlerin dahi verebileceği fitrenin asgari ölçüsü olup güncel lokanta menüsü veya asgari ücret miktarı ile karşılaştırılmamalıdır.
Dinen zengin olan (nisab) ve ramazanın sonuna ulaşan Müslümanlar, kendileri ve küçük çocukları adına fitre vermekle yükümlüdür. Kişinin ana-babası, büyük çocukları, karısı, kardeşleri ve diğer yakınları için fitre ödeme zorunluluğu yoktur. Dinen zengin sayılan kadın, kocası olsada olmasa da fitre ve zekatını kendisi verir.
Fidye : Ramazan' da oruç tutamayacak kadar düşkün veya hasta olup ileride iyileşme ihtimali de olmayan ağır kronik hastalar ile oruç tutamayacak kadar yaşlı olanların, tutulmayan gün adedince vermesi gereken miktardır. Oruç keffareti olarak da bilinir.
Sağlığı yerinde olup da orucunu bir mazeretten dolayı tutmayanlar fidye veremezler, sadece kaza edebilirler. Fidye, orucu tutamayıp kaza da edemeyecek durumda hastazayıf olanlar içindir. Fidye verecek kadar maddi gücü olmayanlar ise dinen sorumlu olmazlar.
Oruç tut(a)mamış ve kaza etmeden önce oruç tutmaya mâni bir hastalığa yakalanmış veya ölüm döşeğine düşmüş kimseler ölmeden önce af dileyip oruç borçları içinde fidye vermeli veya ödenmesi için vasiyette bulunmalıdırlar. Vasiyette bulunulmayan dini borçlar varislerce ödenmek zorunda değildir.
Zekat : Zenginlik ölçüsü olan nisaba temel ihtiyaçlarının ve bir yıllık borçlarının dışında nisap miktarı (80,18 gr. altın veya bu değerde ki döviz-emlak) mala sahip kişilerin üzerinden bir kameri yıl geçtikten sonra vermesi gereken 1/40 oranında farz olan miktardır.
Geçen yılların zekatı verileceği gibi gelecek yılların zekatı da hesaplanıp verilebilir. Hesap eksik çıkarsa ilave edilir. Zekata mani borçlardan sadece o yıla ait olan borcu düşülür. Zekat fitre veya fidye verirken verilenin bilmesi gerekmeyip, verenin bilmesi-niyeti yeterlidir. Temlik (kabz) şartı olduğundan dolayı vakıflara, toplu davetlere, yurtlara, kurum ve kuruluşlara bizzat verilemez. Vekalet yoluyla da yakın-uzak memleketlere gönderilebilir. Alan kişinin muhtaç olduğu biliniyor veya araştırılmış olmalıdır. Aksi halde geçerli olmaz tekrar verilmesi gerekir.
Fitre, fidye ve zekat kimlere verilebilir ?
Zekât verilebilen kişilere fitre ve fidye de verilebilir. Bakmakla yükümlü olduğumuz eş, anne baba ve dedelerle çocuk ve torunların dışında kalan kardeş, teyze, dayı, amca, hala ve onların çocukları, gelin, damat, kayınpeder ve kayınvalide gibi akrabalar zengin değillerse kendilerine zekât, fitre ve fidye verilebilir.
Fidyelerin tamamı bir fakire topluca verilebileceği gibi, ayrı ayrı fakirlere de verilebilir. Öğrenci, dinen zengin sayılmıyorsa ve buluğ çağına ulaşmışsa fitre ve zekât alabilir. Buluğ çağına ermemiş çocuklar babalarına tabi olduklarından babaları fakir değilse zekât alamazlar.
* İslam ilmihali / Diyanet işleri başkanlığı
* Fetvalar / Din işleri yüksek kurulu