Mustafa KAYA


BAŞKA YÖN VE YÖNLER


               Öncelikle kafamızı değişik yönlere çevirmeden birçok olayı, hareketi göremeyeceğimizi, bilmenizi isterim. Düz bakış açılarıyla ancak baktığınız yönü görebilir ve o yön sizi istediği şekilde kendine yönlendirebilir. Çok felsefi cümleler kurmaya çalışmıyorum. Yazıda veya konuşmada anlaşılmak ve karşısındaki kişi ya da kişi lerle anlaşmak asıl olmalıdır diye bir kural vardır. Bu kuralı biliriz de konunun başlangıcında genel ve kapsayıcı bir cümle kurmalı ve onu açıklayıcı diğer cümleler ile meramımızı anlatabilmeliyiz derim ben. Bazen de anlaşılmak için çaba isteriz biz. Arada bir zorlamayalım mı kendimizi?

 

               "Devekuşu gibi kafanı yere gömmek" deyimi var ya, insanın hiçbir şeyi görmek istememesi olarak açıklanıyor. Bir de, “at gözlüğü ile bakmak” deyimi var. Olayları olduğu gibi kabul etmek, değerlendirmede bulunmadan kabullenmek ve objektif olmamak veya olamamak olarak değerlendiriliyor. Benim burada bahsettiğim aslında bunlardan biraz daha bağımsız bir bakış açısı. Yönümüzü hiç değiştirmemek, önümüze gelen farklı yönlere gidişin hiçbirini tercih etmemek veya yönümüzü ilerlemeye devam ettirirken sağımıza solumuza hiç bakmadan değiştirmemek.

 

               İster kabul edin ister kabul etmeyin, bugün kafaları karıştıracağım. Başlıyorum karıştırmaya. Denenmiş denenmez (el mücerredü la yücerred) diye bir söz var. Bu Arapça kökenli söz, kötü tecrübe edilmiş bir olayın, bilindiği halde ilk defa veya tekrar olarak denenmesinin yanlışlığını vurgulamak içindir. İlk defadan kastım başkaları denediği halde yanlışlığa düşmesi insanın. Ancak hiç denenmemiş bir yolu denemenin de yanlış olduğuna dair sözümüz var bizim, "doğru bildiğin yoldan ayrılma!" Ama tüm bunlar birbiriyle çelişen, birbirini yalanlayan sözler ya da deyimler değil! Hepsinin yeri geldiğinde, zamanı geldiğinde ve mekâna uyduğunda kullanışlılığı ve elverişliliği var.

 

               Hep aynı yöne bakmakla ve aynı yönde ileriyi ve sağı solu görememek birleşir ise işimiz zor olur demeye getiriyorum. Şöyle açıklayayım meramımı: bayan arkadaş, araba kullanırken insanların sağa sola selam vererek ilerlemelerini nasıl becerdiklerini anlayamadığını söylemiş ve "kocam Araba kullanırken ana yola çıkabilecek arabaları kestirip ona göre yavaşlıyor ve karşıdan gelen arabanın sollama yapma ihtimalini kestirip hızını yavaşlatabiliyor, herhalde ben asla bunu yapamam!" demişti. İşte ben gözünü sadece kendi şeridine endeksleyen, sağına soluna yolun ilerisinde de olsa  hiç bakmayan kişinin iyi bir şoför olamayacağını düşünüyorum. Bir Avrupa ülkesinde yaşayan vatandaşımız, sokaklarda araba kullanırken bir şoförün, yolda yayaya çarpmasının tek sorumlusunun şoför olacağına, aniden yola çıksa bile bir yayanın yola çıkma ihtimalini kestirmesi gerektiğini ifade etmiş ve  her an yola bir kişinin çıkabileceğini şoförün hesap etmesi ile ilgili ehliyet alma kurslarında ısrarla ifade edilen bir gerçektir demişti. Hatta herhangi bir hayvanı ezmesinin de tazminatı ağır bir trafik suçu olduğunu söylemişti. Bizim Türkiye'de bırakın hayvanı da, insanı ezmenin, bilinçli tehlikeli bir araba kullanımı ile olması dahilinde bile, ağır bir ceza ile karşılık bulmasını daha ne kadar temenni edeceğiz, bilemiyorum.

 

               Konumuza dönüp bağlamaya çalışır isek, sadece rutinlikten çıkıp gözümüzü ileriye dümdüz dikerek düşünürek hiçbir şey göremeyen insan olmayalım lütfen. Kim kiminle, nerede ve ne yapıyor görmeye çalışalım lütfen. Unutmayalım, bizim göremediklerimiz bizi bizden daha iyi gördükleri için, bizi ebedi görünmez kılmaya çalışıyorlar...

 

               Çok karmaşık oldu. Ben kıyıdan kenardan, azıcık ortadan attım bombayı. Kimde patlar ise....

 

               Hadi Kalın sağlıcakla...

YAZARLAR