“Beyin, sahip olduğumuz en karmaşık organ. Yaklaşık olarak yüz milyar hücreden meydana gelmektedir. Yeni bilgiler öğrendiğimizde, beyin hücrelerimiz arasında oluşan bağlantı sayılarının, evrendeki atom sayısından daha fazla bir sayıya kadar değişebileceği tahmin edilmektedir. Bu sayılar beynimizin teorik kapasitesini göstermektedir. Etkin nöronlar binlerce sinaptik bağlantıyla diğer nöronlara bağlıdır. Buna göre birbirine bağlı inanılmaz çok sayıda ağın varlığı söz konusudur. Nöronlar hem diğer nöronlardan sinyaller alırken hem de bu sinyalleri işleyerek diğer nöronlara, sinap adı verilen çok ince boşluklar boyunca iletirler. Bir sinir hücresi, diğer sinir hücrelerinden mesaj aldığında, mesajdaki elektrik yükünün miktarına göre, bunu başka sinir hücrelerine geçirip geçirmemeye karar verir. Gelen bilginin anlamı açık değilse veya bağlantılaşacak yer yoksa bilgi (elektriksel sinyal) geçirilmez. Konuştuğumuz, hareket ettiğimiz, düşündüğümüz, vb. her anda on binlerce nöron arasında elektriksel ve kimyasal iletişim meydana gelmektedir. Bilim adamları yirmi ile seksen yaş arasında her sene onsekiz milyon nöron kaybettiğimizi tahmin etmektedir.
Beyinlerin değişkenliği genetik ve çevresel etkilere bağlıdır. Yaşantımızın sonucu oluşan beyin hücreleri arasındaki bağlantılar, kişisel bilişsel haritalarımızı meydana getirir.
Hepimizin düşünme ve algılamayla ilgili haritalarımız çok farklıdır ve bunlar zaman içinde de değişiklikler gösterir. Bu haritalar ya da sinirsel ağlar birbiriyle konuştuğu zaman öğrenme gerçekleşir. Beyin benzersiz olduğu gibi, kendi hızında gelişen bir organdır. Her beynin gelişim zaman çizelgesi farklıdır. Aslında beynin çok büyük bir kapasitesi vardır.
Beynin merkezinde yer alan badem biçimindeki amiğdala duygularla en ilgili bölüm olarak görülmektedir.
Bioritmimizden etkilenen fizyolojik işlevler: kan basıncı, nabız, nörotransını ter seviyeleri ve hücre bölünmeleridir.
Uyku esnasındaki devirler (derin uyku (REM) ve hafif uyku) gün boyu devam etmektedir ve bunlar doksan dakikalık periyotlardır.
Beynin en iyi performansı elde etmesi için fizyolojik dinlenme kritiktir. Uyku esnasında öğrenilenler sindirilir, düzenlenir. “temizlik” yapılır, “nörokimyasal çöplük” temizlenir. Ne kadar uyku gerektiği kişiden kişiye değişir. Ancak uykunun REM safhası en önemli safhadır.
Uykunun, beynin temizlik ve düzenleme işlerini yaptığı, devreleri yeniden düzenlediği, gereksiz bilgileri attığı bir zaman dilimi olduğu düşünülmektedir. Bazı gereksiz görülen bilgileri attığı bir zaman dilimi olduğu düşünülmektedir. Bazı gereksiz görülen bilgiler, anılar, vb. silindiği zaman nöral ağ daha verimli hale gelmektedir ve beyin daha verimli olmaktadır. Nörondan nörona bilgi transferi her iki hücrenin polarizasyonuna bağlıdır ve bu polarizasyon, kalsiyum, potasyum ve sudan etkilenmektedir.
İyi beslenme, nöronların sağlıklı çalışmasını artırır. Bilindiği gibi nöronlar zihinsel performansın en önemli yapı taşlarındandır. Bey nimizin en önemli oksijen ihtiyaçları oksijen, glikoz ve sudur. Su ve oksijenin yanı sıra amino asitler öğrenmeyi olumlu veya olumsuz etkilemektedir. Bir kan şekeri olan glikoz beyin hücrelerinin yakıt kaynağıdır. Vitaminler beyin gelişimi ve beyin metabolizması için gereklidir.
Beynimizin absorbladığı bilgilerin yüzde seksen doksanı görseldir. Bu çok büyük kapasite dolayısıyla, nasıl gördüğümüzü ve bilgiyi nasıl işlediğimizi etkileyen faktörlerin farkında olmak önemlidir. Hipotalamusun SCN denen bir bölümü bu bilgiyi doğrudan gözlerden alarak vücudumuzun zaman saatini ayarlar”.
Kaynakça : Cumhuriyet BİLİM TEKNİK NO: 920, 6 Kasım 2004 Yedi Mayıs Haber Ajansı, İstanbul