Aslında akademik araştırma konusu olacak, bir ömür hikâyesiydi yaşadıkları. Bir kadının neler yapabileceğini; azimle inançla, fedakârlıkla, sabırla göstermiş müstesna bir insandı.
1933 yılında Simav’da doğdu. Matbaacı Namık Kemal Erdem ile mutlu bir evlilik yaptı.
Eşiyle birlikte, 1953 yılında Simav’ın Sesi gazetesini çıkarmaya başladı. Erdem çifti matbaa makinesinin başında, bütün zorluklara inat geceli gündüzlü çalışıyordu. 1 yıllık kızları vefat edince, Simav’da kalamadılar. Demirci’ye yerleşmeye karar verdiler.
Matbaacılık ve gazetecilik bir tutkuydu onlar için. Anlatması zor, tarifi imkânsız bir tutkuydu bu.
1957 yılında Demirci’nin ilk gazetesi, “Demirci’nin Sesi”ni çıkarmaya başladılar.
Hayatın zorlukları, bazen deli dalgalarla gelir ve vurur sineye.
Eşi Namık Kemal Erdem, henüz 34 yaşındayken 23 Nisan 1961 tarihindevefat eder.
O istisna bir anadır. Kartal heybetiyle açar kanatlarını ve oğulları Cengizhan ve Âli Cenabı altına alır. Oğullarıyla birlikte yine işinin başındadır. Hem öğretir, hem çalışır yıllarca.
Ben bu hikâyenin, son 40 yılında onunla beraber oldum. Halıkent ve Gördes gazeteleriyle, yılları nakış gibi örerek bugünlere geldik.
Oğullarına, torunlarına bu kadar sarılan, işine bu kadar sevdalıydı Esma Erdem.
Demirci Ticaret ve Sanayi Odasının ilk kadın üyesiydi. Yine Demirci’de telefonu olan ilk iş kadınıydı.
Yıllarca beraber olduk. Onun gibi Osmanlı, onun gibi mütevazı, onun gibi merhametli, onun gibi fedakâr bir insanı görmedim hayatımda.
O bizim anamızdı. Mesleğimizin ve haysiyetimizin anasıydı.
Benim için bir okuldu. Okumam gereken kitaptı.
O okuldan ve o kitaptan çok şeyler öğrendim, nice tecrübeler kazandım.
Vakit geldi, süre doldu. Ölümsüz bir hayat hikâyesi bırakarak göçtü bu dünyadan.
Bir koca çınardı o. Her ölüm kederlidir. Önemli olan geriye ne kaldığıdır.
Kitaplara sığmayacak bir hikâye bırakarak bize, veda edip gitti.
Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. Esma teyze fatihalarım seninle, fatihalarım seninle….