Vaiz Ömer Faruk EKİCİ


Çekememezlik Hastalığı


               İnsanları içten içe kemiren, gözle ya da mikroskopla görünmeyen birtakım psikolojik hastalıklar vardır. Bunlar psikoterapi yöntemleri ile tedaviye ihtiyaç duymaktadır. Aksi halde hem ferde hemde topluma yönelik ciddi zararlara yol açmaktadır.

 

               Bu hastalıkların en tehlikeli olanlarından birisi de haset yani çekememezlik hastalığıdır. Haset hastalığını kısaca şu şekilde tarif edebiliriz; bir kimsenin başkasında olan bir nimetin yok olmasını ve sadece kendinde olmasını istemesidir. Buna kıskançlıkta diyoruz. Haset alanı çok geniş bir hastalıktır. Örnek vermek gerekirse; bir kişinin yüz güzelliğine, aldığı maaşa, makamına, evine, arabasına, zeytin bahçesine, hayvanlarına, iş yerine, çocuklarının başarısına, keskin zekâsına, itibarına… Ve benzeri saymakla bitmeyecek birçok şeye karşı kişide haset hastalığı belirebilir. 

Felak suresinde Rabbimiz bize hasetçinin hasedinden kendisine sığınmamızı öğretmiştir. “…Ve min şerri hâsidin izâ hased.” Anlamı: Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım. Çünkü bu hastalık karşıdakine olumsuz tesir etmektedir. 

 

               Haset eden, çekemeyen, kıskanan birisi kıskandığı kişiye karşı neler yapar?

               Arkasından iş çevirir, nazarı yani bakışları ile olumsuz etki bırakır, kuyusunu kazar, dedikodusunu yapar, itibar suikastı yapar, küçük düşürmeye çalışır, aşına  ekmeğine göz diker…

 

               Haset hastalığına yakalanan kimseler başkalarının başarısına veya sahip olduklarına karşı sürekli kıskançlık belirtileri göstererek, onların başarısını engellemeye veya kendilerini üstün göstermeye çalışabilirler.

 

               Bu hastalık öncelikle kişinin kendi kendisine hayatı çekilmez kılar. Sürekli kıskandığı kişileri düşünerek gününü geçirir. Allah’ın kendine verdiği nimetleri, elde ettiği başarıları fark etmez. Başkalarının mutluluğu onu mutsuz eder. Uzun lafın kısası hayatı kendine ve yakın çevresine zindan eder.

 

               Ekranlarda komşusunun koyunlarını kıskanan birisinin onun koyunlarını zehirlediğine, komşusunun bahçesini kıskanan birinin onun bahçe sine zarar verdiğine belki denk gelmişsinizdir. Belki sınıf ortamında aldığınız nottan üzülen arkadaşınız olmuştur. Çalışma hayatınızdaki kârınızı çekemeyen sürekli sizin gelirinizle meşgul olanlar olmuş olabilir.

 

               Kişi zaten kıskançlığı genelde en yakınına karşı hisseder. Mesela kardeşine karşı! Zaten Kabil kardeşi Habil’i kıskançlığı yüzünden öldürmemiş miydi? Akraba arası bağlar genelde kıskançlıklar sebebiyle kopmuyor mu? İnsanlar komşularına kıskançlıktan dolayı küsmüyor mu? Elbette bunların arkasında yatan tek sebep kıskançlık değildir ama kuvvetli bir etken olduğu da inkâr edilemez.

               Oysaki Yüce Rabbimiz bize; Allah’ın kendi faziletiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyleri imrenip temenni etmeyin! Buyurmuştu. Sevgili Peygamberimiz;  “Hasetten sakının! Çün kü haset odunun ateşi yakıp tükettiği gibi iyi amelleri yakar bitirir” buyurmuştu.

 

               Efendimiz (SAV) sadece iki kişiye gıpta anlamında haset edilmesine izin vermiştir. Bunlardan biri, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse, diğeri Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse.

 

               Şunu bilmeliyiz ki Allah her kuluna, kabiliyet ve çalışmasına göre nimetler, nasipler vermiştir; başkasında olana göz dikmek, onun hasretini çekerek ömür geçirmek yerine, herkesin kendisinde olanı görmesi, onu kıymetini bilmesi ve isteyeceğini Allah’ın lütfundan istemesi gerekir. Aksi halde Allah’ın takdirine karşı çıkmış olur. 

 

               Hasedi psikolojik bir rahatsızlık olarak kabul ettiğimize göre bu hastalığa karşı manevi bir reçete sunmak gerekmektedir. Kişi öncelikle hasedi bir hastalık olarak kabul edecek ve tedavi olmayı talep edecek, Allah’tan bu hastalıktan kurtulmak için yardım isteyecek, yaşam şartları kendisininkinden daha üstün olanlara bakmak yerine daha aşağıda olanlara bakacak, son olarak haset ettiği kimseye karşı bol bol dua edecek. Kardeşindeki haset ettiği özelliğin muhafazası için Allah’a yalvaracak işte o zaman şeytan hasetçinin yakasını bırakacaktır.

 

               Dua : Allah’ım sen bizleri hasetçinin hasedinden koru, kardeşlerimize karşı haset etmekten de bizleri uzak eyle. Bizim şerrimizden insanları, hayvanları ve bitkileri koru, yarattıklarının şerrinden de bizleri muhafaza eyle ÂMÎN.

YAZARLAR