Mustafa BAŞARAN


Çocuk ve Ergenlerde Sosyal Kaygı


               Sosyal kaygısı olan çocuklar denildiğinde akıllara içine kapanık, ürkek, çekingen, toplu ortamlara girmek istemeyen çocuklar gelir. Bu çocuklar arkadaşlarıyla oynamaktan çekinen, derslerde söz hakkı almak istemeyen, kendilerini ifade edemeyen ve konuşurken göz göze gelmekten kaçınan çocuklardır.  Bu çocuklar okulda yalnız ve sessiz çocuklar olarak dikkat çekerler. Topluluk önünde şiir okumak, şarkı söylemek ya da konuşma yapmak sosyal kaygılı çocuklar için aşırı kaygı verici ve zordur. Bundan dolayı çocuk lar topluluk karşısında bir şey yapmaktan kaçınırlar. Derste öğretmenlerin sorduğu sorulara cevabı bildikleri halde çok kısa cevap verirler ya da cevap veremezler. Sınıfta söz hakkı almak istemezler ve tahtaya kalkmak istemezler eğer tahtaya kalkarlarsa da normalden çok daha yoğun kaygı yaşarlar.  Bu öğrenciler arkadaşlarının yanında yemek yiyemezler ve onlarla birlikteyken çok sıkılırlar.

               Sosyal ilişkilerle ilgili yaşanan kaygı çocuğun birçok alanda hayatını kısıtlamaktadır. Bir ilkokul ya da ortaokul çocuğuna baktığımızda bu çocuklarının hayatını okul hayatı ve aile hayatı kaplamaktadır.

               Sosyal kaygıları yüksek olan bir çocuk derste söz hakkı almak istemez, sınıf içi etkinliklere dâhil olmak istemez. Sözlü sınavlarda ya da konuşma sınavlarında da performansını ortaya koymakta zorlanır, konuşmak istemez. Öğrenci sanki tahtada kilitlenir. Öğretmeni sınıfta onun konuşmasını istediğinde onun aklında “arkadaşlarım bana gülecek’’ “ya bilemezsem’’ “ya yanlış bir şey söylersem’’ “rezil olacağım’’ gibi düşünceler vardır. Bu durumda öğrenci için öğretmenin sorduğu sorudan çok bu düşünceler önem kazanmaya başlar, çocuk soruya odaklanamaz ve çocuğun soruya cevap vermeme ihtimali artar.  Bu ve benzeri durumların yaşanması sonucunda çocuğun okul başarısı düşmektedir. Sosyal açıdan yoğun kaygılı çocuklar okulda yapılacak herhangi bir tiyatro gösterisi, şiir okuma gibi görevlerden kaçınırlar. Zorla görev verildiğinde de aşırı yoğun kaygı ve korku yaşamaktadırlar. Verilen örnekler sosyal kaygıya sahip olan çocuğun okul başarısında düşüş olabileceğini göstermektedir.

               Sosyal kaygılar sadece okulla kalmaz ve çocuğun günlük hayatta da işlevini bozar. Tanıma dığı birisiyle konuşmak, alışveriş yapmak ve sipariş vermek sosyal kaygılı çocuklar için çok zordur. 

               Çocuklar neden yoğun sosyal kaygı yaşar?

               Konuyla ilgili yapılan çalışmalar sosyal kaygının temellerinin iki etkene dayandırmaktadır. Bunlardan birisi genetik faktörler diğeri de çevresel faktörlerdir. Genetik faktörler incelendiğinde sosyal fobi derecesinde kaygı seviyesi yüksek kişilerin ailesinde sosyal fobi bulunma oranı %16 bulunmuştur. 

               Diğer bir faktör olan “çevre’’ faktörü ise, bireyin ailesini, öğretmenlerini yakın akrabalarını ve komşularını kapsamaktadır. Anne ve babanın çocuğa yönelik tutumu, öğretmenlerinin ve arkadaşlarıyla yaşamış olduğu olaylar sayesinde çocukla oluşan düşünce ve inançlar sosyal kaygının gelişmesinde önem taşımaktadır. 

 

               Yoğun Sosyal Kaygıya Neden Olan Anne Baba Tutumları

               * Anne ve babaların da sosyal kaygılarının olması, toplumdan uzakta yaşaması ve çekingen utangaç davranışlar sergilemesi çocuğun yaşananlara şahit olması.

               * Anne ve babanın çocuğa yönelik sert ve azarlayıcı tutumları

               * Anne ve babanın çocuğu başkalarıyla kıyaslaması

               * Anne ve babanın çocuğun davranışlarıyla ilgili “başkaları ne der’’  bakış açısına sahip olması

               * Anne ve babanın çocuğun özellikleri ve davranışlarıyla alay etmesi

 

               Aileler Çocuklarının Yoğun Sosyal Kaygılı Olmaması İçin Neler Yapabilir?

               * Çocuklarınızın en küçük sosyal adımını dahi destekleyin. Çocuğun anne ve babasından bağımsız olarak yapmış oldukları davranışlar desteklenmelidir. 

               * Çocuğunuzla birlikte alışverişe çıkın, parkta gezin sosyal ortamlarda bulunun.

               * Çocuğunuzu eleştirirken yapıcı bir üslup kullanın. Anne ve baba çocuklarla iletişim kurarken onların kendisini ifade etmelerine fırsat verilmelidir. 

               * Çocuğunuza yaşına ve becerilerine uygun sorumluluklar verin ve çocuğunuzu destekleyin.

               * Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamak yerine çocuğunuzun özelliklerine uygun destek verin, 

               * Çocuğun sosyal ortamlara girmesini teşvik edin, arkadaşlık ilişkilerine destek olun. Çocuğunuzun arkadaşları ile İlişkilerine çok fazla müdahale etmeyin. 

               * Çocuğunuzun fikirlerine ve düşüncelerine saygı gösterin. Katılmasanız bile çocuğunuzun fikirlerini dinleyin ve fikirlerinin üzerine düşünmesine yardımcı olun. ( bu şekilde düşünmenin sonucu ne olabilir, belirttiğin şekilde düşünmenin iyi tarafı ne, bu şekilde düşünmenin olumsuz tarafı ne, bu şekilde düşünen bir arkadaşına ne tavsiyede bulunurdun gibi sorularla düşünceleri konuşun)

Sosyal kaygı yaşayan çocuğunuzla ilgili psikolojik danışma hizmeti almak için okul rehber öğretmen/psikolojik danışmanlardan ve Demirci Rehberlik ve Araştırma Merkezinden yardım alabilirsiniz.

YAZARLAR