Sezai EREN


ÇOCUKLUK ANILARIM -5-


 V

İLKOKULA BAŞLIYORUM

Bin dokuz yüz yetmiş iki yılının eylül ayıydı. Havada hafif bir serinlik vardı ama biz çocuklar için oyun zamanı hâlâ bitmemişti. O gün de arkadaşlarımla caminin çeşmesinin başında su serperek oynuyorduk. 

Ben çeşmenin beton yalağının içinden onlara, diğerleri dışarıdan bana su atıyor; hepimiz kahkaha atarak gülüşüyorduk. Okulların açıldığından ya da babamın beni çoktan okula yazdırdığından haberim yoktu. Zaten o zamanlar okul dendi mi çoğu çocuk biraz ürkerdi. Bu yüzden o gün kimse okula gitmemişti.

Bir anda ayak sesleri duyuldu. Döndüğümüz anda öğretmeni gördük. Arkadaşlarım hemen kaçıştı ama ben kaçmakta geç kaldım. Öğretmen yanımda durunca heyecandan kıpırdayamadım. Kolumdan tutup beni evine götürdü. Yolda içimden “Herhâlde kızacak,” diye geçiriyordum.

Öğretmenin evi sade ve düzenliydi. Beni sandalyeye oturttu, sonra çekmeceden küçük bir kutu çıkarıp açtı. İçinde şekerler vardı. Bir tane uzattı. O an şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. “Dövmeyecek misiniz?” diye sordum sessizce. Öğretmen gülümseyip, “Niye döveyim? Yarın okula gelin, arkadaşlarını da getir. Hepinize şeker vereceğim,” dedi. 

Korkum bir anda yok oldu.

Evden çıkar çıkmaz arkadaşlarım etrafımı sardı. “Dövdü mü? Ağladın mı? Kaç kere vurdu?” diye soruyorlardı. Ben de, “Hiç dövmedi. Bana şeker verdi. Okula gidersek size de verecek,” dedim.

Herkes bir anda rahatladı ve ertesi gün okula gitmeye karar verdik.

Sabah olduğunda hepimiz sınıftaydık. Okulun kapısından girerken içimde hafif bir heyecan vardı ama artık korku yoktu. Sınıfın tahtası, sıraları, duvardaki yazılar bana yabancı gelse de hoşuma gitmişti.

Öğretmen bizi görünce gülümsedi ve “Hoş geldiniz çocuklar,” dedi. Ben de o anda okula başlamanın hiç de kötü bir şey olmadığını anladım.

İrişler İlkokulundaki beş yılım işte böyle başladı. O günden sonra okul benim için hem öğrenme hem de güzel anılar biriktirme yeri oldu. Çocukluğumun unutamadığım günlerini orada yaşadım.
 

YAZARLAR