İlknur BURSALI


CUMHURİYETİMİZİN 100.YILINA ÖZEL İLYAS KALAY ÖĞRETMENİMİZ İLE “KÖY ENSTİTÜLERİ VE EĞİTİMİN GÜCÜ” SÖYLEŞİ - 3 -


            BÖLÜM 3 

 

            DEMİRCİ AKINCILARI 

            21 Temmuz 1921 tarihinde Yunan askerleri, Demirci’yi işgal ediyor. Çerkez Ethem kuvvetleri dayanamayarak kasabayı terk edince, her tarafı Yunan askeri dolduruyor. Evlere yapılan saldırılar nedeniyle halkın can ve mal güvenliği kalmıyor. O yıllarda ailemizin kasaba yakınlarında, atla düven sürülen bir buğday harmanı bulunuyor. Yunan işgali sırasında babam eve geliyor. Yunan askeri alır götürür düşüncesiyle atı ormana saklıyor. Uzaktan atı gören Yunan askeri geliyor atı almak isteyince çırak vermek istemiyor. Yunan askeri de, silahı ateşleyip gencecik çocuğu öldürüyor, atı alıp gidiyor. Babam geri döndüğünde çırağın kanlar içindeki cesediyle karşılaşıyor. Çok üzülüyor ama elinden bir şey gel miyor…

 

DEMİRCİ AKINCILARININ MÜCADELESİ

            İşgal altındaki Balıkesir, Manisa ve Kütahya üçgeninin ortasında yükselen Ulus dağı çevresinde örnek alınacak bir savaştı. Köylüler, kaymakamlar, avukatlar, demirciler, çerçiler, öğretmenler, çocuklar, genç kızlar, yaşlılar, işgal bölgesinin kalbindeki dağlarda, ovalarda, köylerde, kentlerde ihanete aldırmadan direndiler.

 

            19 yaşındaki Gördesli asker Makbule, Ulus, Alaçam, Seyhan dağlarında karda, fırtınada içinde büyüyen isyan ateşiyle savaştı. Onun kara sevdası olmasaydı. Özgürlük de o kadar değerli olmazdı. Kara günler yeniden gelip çattı. Korkuya yer yok, yılgınlık hiç gerekmez diyerek vatanı uğruna can veriyor yiğit kahramanlarımız...

 

            İbrahim Ethem, 1921 yılının Haziran ayında Demirci’ye kaymakam olarak atanmış; avukat, kültürlü, cesur bir kahraman. O sırada Çerkez Ethem, Milli ordu ile girdiği savaşı kaybetmiş, kaçarak Yunan birliklerine katılmıştı. Bölge Yunan kuvvetlerine karşı savunmasız kalmıştı. Kaymakam İbrahim Ethem, Çerkez Ethem’den kalan Parti Pehlivan, Halil Efe gibi müfreze komutanlarını bulup  ”Akıncılar” adlı örgütü kurmuş, o bölgeyi Yunan’a karşı kahramanca savaşarak korumuştur. Karşılık beklemeden, aç, çıplak; karda, kışta bütün olumsuzluklara rağmen canlarını siper ederek gerilla savaşına devam etmişler. Yunan ordusuna karşı gelmişlerdir.

 

            Bu gibi olaylar o dönemde yaygındır ve Yunan zulmüne uğrayan yüzlerce kişi vardır.

 

            9 Eylül 1922’de Yunanlılar denize döküldü.

            29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi.

            Artık tam bağımsızlığımıza kavuştuk. 

 

DEMİRCİ’DE CUMHURİYETİN 

10. YIL KUTLAMALARI

 

            Bayramlar genelde coşkulu kutlanırdı. Ama 1933 yılındaki Cumhuriyetin 10. Yıl kutlamaları çok coşkuluydu. O dönemlerde şehit aileleri ve harp gazileri vardı. Yeni bir devlet kurulmuştu. Halk geleceğe umutlu bakıyordu. Cumhuriyet bir rahatlık yaratmıştı. Mustafa Kemal’e ve Cumhuriyete büyük bir güven vardı. Demirci Kaymakamının direktifleriyle kasabadaki tüm evler beyaz kireçle badana ettirildi. Her ev, kapısına bayrak asacaktı. İçinde mum yanan kağıt fenerler yapıldı. Tüm resmi daireler süslendi. Köylerden efe giysileriyle atlılar geldi. Atlılar tüm giriş yollarından Demirci’ye giriş yaptılar. Akşam Çereşe Meydanında büyük bir gösteri yapıldı. Gece fener alayı düzenlediler. Kasabanın meydanında ortaoyunu sahnelendi. Milli oyunlar, türküler eşliğinde sabaha kadar eğlenildi. Halkın yeni cumhuriyete karşı tam bir güveni vardı.

YAZARLAR