Demircili Demir Döven Ustalar
Foto : Ali ÖZKAHRAMAN’dan Alınmıştır.
Yaylaları güzel, suyu güzel, havası güzel, güneşi güzel olan bu yere gelen göçebe Türkmenler burayı yurt tutarlar. Bu yurt yüksek dağların ve derin vadilerin bulunduğu bir yerdir. Bu yer, Manisa’da Türklerin yerleştiği ilk yerdir. Yerleştikleri bu yere de Demirci adını verirler. Ancak Demirci’ye bu adın neye göre verildiğiyle ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak bu adın verilişiyle ilgili bazı olasılıklardan söz edilmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:
1- Amasyalı Strabon, M.Ö. 2000 senelerine kadar uzanan Anadolu tarihinde Demirci (Temiros) Dağı'ndan ve Demirci (Temiros) Çayı'ndan söz etmektedir. Temiros kelimesi zamanla Demirci'ye dönüşmüş olabilir. Yani Türkler tarafından fethedilmeden önceki ismi, bozularak Demirci olmuştur denilmektedir.
Birçok kaynakta rastlanılmayan bu isme Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar isimli kitabında Demirci adı konusunda Boyacıoğulları - Alakese ikilisinin yazmış olduğu bu olasılığa katılmadığını belirtmiştir. Bu durumu şöyle açıklamaktadır: “Boyacıoğulları - Alakese, çayın adının Strabon’da Temiros diye geçtiğini söyleyerek, De-mirci adının bu Temiros’dan bozma olduğunu tahmin ediyorlar, başka bazı olasılıkları da kaydediyorlar. Ancak, Strabon ve Temiros konusunda yanılıyorlar; bir Temiros adı (e’si epsilon veya eta ile) Strabon’da anılmadığı gibi, A. Bailly’nin dev sözlüğüne bakılırsa, hiçbir diğer ilkçağ yazarında da anılmaz. Yazarların yanılgısı, Strabon’da Simav - Demirci dağlarının Temnos Dağı adıyla anılmış olmasından kaynaklanmış bulunuyor sanırım; ama dağı nasıl çay ettiler, Temnos’u nasıl oldu da Temiros diye anladılar bilemem,” diye anlatmaktadır.
2- Demirci adının Demirci’yi alan Saruhan beylerinden Demiroğlu Kara Mus-tafa Bey’in babasının lakabı olan Demiroğlu ismine dayandırılan görüştür. Evliya Çelebi, Seyahatname'sinde, Cimcime Kralın kızının kardeşi Fındıcak Kral elinden, Saruhanoğlu beylerinden Demir oğlu Kara Mustafa Beyin şehri fethetmesine işaret etmektedir. Halk arasında Eski Camii, Yar Camii adlarıyla da bilinen Yakup Çelebi Camii'ni; Evliya Çelebi, Kara Mustafa Beyin Saruhanoğlu Yakup oğlu Devlet Han adına yaptırdığını da belirtmektedir.
3- Saruhanoğullarının kurucusu Saruhan Beyin oğlu Fahrettin Bey Han'ın kardeşi Timur Atmaz Han, burada beylik yaptığı için şehre Timur şehri anlamına gelen ''Timurçi'' ismi verilmiş olabilir, denilmektedir. Bozkaya'da halk tarafından Damırhan (Timur Han) Çeşmesi diye bir çeşmeden söz edilmesi de Timur - Atmaz Han'a izafeten böyle bir isim almış olma olasılığını artırmaktadır. Saruhanoğulları şeceresine bakıldığında Timur Han ve Atmaz Han ayrı ayrı kişilerdir. Ancak bunlardan birinin adının Demirci'ye verilmiş olabileceği ihtimalini kesin olarak söyleyemiyoruz.
4- Demirci adıyla ilgili başka bir ola-sılık da şudur: “Civardaki bir yerden ge-lerek şimdiki şehrin olduğu boş araziye yerleşen bir demirci ustasının kendisini merak edenlerce aranması neticesi birbirlerine bizim demirciyi görmeye gidelim sözünden Demirci adının kaldığı söylenmektedir.” Yani şehrin bulunduğu yere önce bir demirci ustası yerleşmiş zamanla yerleşim yeri haline gelen bu yere demircilik mesleğinin yapıldığı yer anlamına gelen Demirci adı verilmiştir.
Bu olasılıklardan en zayıf olanı birinci olasılıktır. Türkler eski yerleşim yerlerinin adını da yerleşim yerlerine verdikleri olmuştur. Fakat bu olasılıkta adı geçen Demirci çevre-sinde böyle eski bir yerleşim yeri bulunma-maktadır. Yukarıdaki ikinci ve üçüncü olasılıklar da demir adı içeren beylerin adı geç-mektedir. Fakat bey adlarının bir yere ad olarak verilmesi geleneğine uymadığı görülmektedir. Yani bu beylerin adlarından yola çıkarak bir meslek adı olan “demirci” adına ulaşmak oldukça zor gözükmektedir.
Bu olasılıkların en güçlüsü son ola-sılıktır. Çünkü Türkler yaptıkları mesleklerin adını yeni yerleşilen yere isim olarak vermektedir. Demirci ve çevresinde demir ve demircilik kültürünün yaygın oluşu da bu olasılığı güçlendirmektedir. Demircilik, Türklere özgü bir meslektir. Demircilik mesleği, tıpkı değirmencilik mesleği gibi belli bir yer ve mekânda yapılabilen bir meslektir. Demirci ve toprakları tarihi göç yolları üzerinde bulunmaktadır. Manisa’da Türklerin ilk yerleştiği yer Demirci topraklarıdır. Bu Türkler, o yıllarda doğrudan yerleşik hayata geçemedi. Çünkü kendileri konargöçerdi. Hayvanlarıyla sürekli yer değiş-tiriyordu. Böyle bir yaşam tarzını bozan bir demirci ustası olmuş olmalı. Mesleğini yapabilmesi için mecburen uygun bir yere yerleş-mesi gerekliydi.
Ayrıca Demirci ve çevresinde demir madeninin bulunduğuna ve demircilik mesleğinin yapıldığıyla ilgili pek çok iz bulunmak-tadır. “Demirci topraklarının birçok yerinde cevheri alınmış demir cüruflarına rastlanılmaktadır. İrişler köyü ile Simav’ın Öreğler köyü arasında bulunan sınırda ‘Demir-ocağı’ denilen bir yer bulunmaktadır. Yine aynı yerin doğu tarafında Demirbükü denilen bir yer daha bulunmaktadır. Bu yerlerin kuzey tarafında yakın zamanlara kadar birçok demirci esnafının bulunduğu Demirciköy adında bir yerleşim yeri de bulunmaktadır. Yine Demirci’nin bir köyü-nün eski adı da Delidemirciler’dir.”
Yine Demirci’de de birçok demirci esnafının bulunduğu “Demirciler Çarşısı” denilen bir yer de bulunmaktaydı. Bu çarşıda demirci çırakları çıraklığa şöyle alınmaktaydı: “Demirci çırakları genelde yoksul ailelerin çocuklarından seçilirdi. Çıraklar sabah ezanından sonra ustasının evine gider, ustasının hayvanlarını sular, onları tımar ederdi. Ardından da demirci dükkânına giderdi. Öğle yemeklerini ve akşam yemeklerini ustasıyla birlikte yer, akşam yatmaya kendi evlerine giderdi.
Çıraklar ayrıca ustasının bağında çapa çeker, bağın temizliğini de yapardı. Ustanın evine su taşır, odunlarını keser, odunları taşırdı.
Çıraklara emekleri karşılığında para verilmezdi. Bazen bayramlarda bayram harçlığı verilirdi. Durumu iyi olan ustalar bazen çıraklarına elbise de alırdı. Çıraklıktan kalfalığa geçişte tören düzenlenirdi. Akşam namazı kılındıktan sonra tören yapılırdı. Törene yiğitbaşı, usta, çırağın babası, bir hoca ve aynı mesleğin ustaları törene katılırdı. Yiğitbaşı, çırağın us-tasına çırağın iyi yetişip yetişmediğini sorardı. Usta da işi öğrendi derse helalleşirdi. Ardından da çıraklık kaldırılarak, kalfalık dönemi başlardı. Bazen de usta, daha birkaç aylık hakkım var diyerek çıra-ğın çıraklığının kaldırılmasına izin vermezdi. Çırak kalfa o-lunca başka işyerlerinde üc-retli çalışılabildiği gibi dükkân açma yeterliliğini de kazan-mış olurdu.”
Son olarak “Demirci” adı ile ilgili şunlar söylene-bilir: Türk Dil Kurumu’na göre “demirci” sözcüğü “Demir satan, demir eşya yapan veya onaran kimse,” anlamına gelmektedir. Nişanyan Sözlük’te de “demir” sözcüğünün Eski Türkçe “temür” sözcüğünden evrildiği belirtilmektedir. İşte Saruhanlı Beyliği ve Osmanlı dönemlerinde ilçeye “Timurci” denilmesinin nedeni de budur. “Demirci” ve “Timurci” kelimelerinin anlam bakımından bir birinden hiçbir farkı yoktur. Yazılıştaki farklılık ise yakın olan ses- lerin birbirinin yerine kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Yani Türkçe bir sözcük olan “demir” sözcüğüne, yine Türkçe bir ek olan “-ci” yapım eki getirilerek “Demirci” adı türetilmiştir. Bu sözcük de güzel ilçemize ad olmuştur.
Yazılı Kaynaklar:
1. A. Sedat Boyacıoğulları - Hasan Alakese, Her Yönü ve Herşeyi ile Demirci, İstanbul 1972.
2. Bilge Umar, Türkiye’-deki Tarihsel Adlar, İnkılap Kitabevi, İstanbul-1993.
3. Evliya Çelebi, Seyahatname, s. 515; Çağatay Ulu-çay, - İbrahim Gökçen; Manisa Tarihi, İstanbul 1939
4. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, TTK, Ankara-1982,c.1.
5. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük
6. Nişanyan Sözlük, Çağdaş Türkçe’nin Etimolojisi
Kaynak Kişiler:
1. 1931 Demirci doğumlu Hüseyin Yakar
2. 1933 Demirci doğumlu Ali İhsan Elmacı ( Demirci mesleğinde çıraklığı anlatmıştır.)