Dilimiz, günlük hayatta konuşmamızı sağladığı gibi kelimelerin anlamı ile de düşünce ufkumuzu geliştiriyor. Son yıllarda sosyal medyanın yaygınlaşması ile konular hakkında konuşma alanımız daralmaya başladı. Bunu en çok günlük hayatta gençlerin argo olarak nitelendirdiğimiz ve yazım kurallarına uymayan kelimeleri uygunsuz söylemekte görüyoruz.
Dilimizdeki yozlaşma neden meydana geliyor. Öncelikle okullarımızda Türkçe’yi sağlıklı öğretemediğimiz gibi konuşma hayatında da argolaşma ve yabancı dillere özentinin de etkisi olmaktadır. İnternet ortamı da bunu körüklemektedir.
Halbuki millet olarak varlığımızı sürdürmek ve cahillikten kurtulmak için kendi öz dilimizi kullanmalı ve geliştirmeliyiz. Başkalarına özenti sonunda felâkete yol açabilir.
Yazarlarımızdan Yavuz Bülent BAKİLER hocamız; "Cahillikten kurtulmak için çok kitap okudum. Okudukça ne kadar cahil olduğumu anladım. Çok kitap okumuyoruz. Bu sebeple hiç durmadan 5 dakika konuşacak kelime hazinemiz yok." Sözü ile içler acısı halimizi dile getiriyor..
Araştırmalarda; evlerimizin yüzde 95'inde kütüphane olmadığı, anlaşılmıştır. Bir çocuğumuz 7 yıl ailesinin yanında, 11 yıl ilkorta ve lisede Türkçe derslerine girdiği halde 18 yaşında üniversiteye geldiğinde yine Türkçe dersi okutuyoruz. Neden? Çünkü dilimiz hakkıyla öğretilemiyor diyen Bakiler, üniversite mezunları arasında yapılan bir araştırmaya göre öğrencilerin yüzde 38'inin üniversite tahsili boyunca ders kitaplarının haricinde bir tane bile kitap okumadığının” ortaya çıktığına dikkat çekti.
Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu gençler bizim evladımız. Coğrafya bizim, tarih bizim. Varlığımızı sürdürmek milli benliğimiz dilimiz ile olacaktır.
Sosyal medyanın yaygınlaşması ile dilde bozulma daha da artmıştır. Varlığımızı sürdürmek için kendi benliğimize sahip çıkmalıyız.
Unutmayalım ki biz sadece Türkiye değiliz. Etrafımıza baktığımızda İran, Orta Asya Ülkeleri, hatta Rusya, güneyde Irak, Suriye, batımızda Yunanistan, Bulgaristan ve diğer Balkan ülkelerinde milyonlarca soydaşımız bizi seyrediyor, bizim gibi Türkçe konuşuyor. Sosyal medyanın yaygınlaşması ile gerek televizyonlardan gerek se internetten bizleri izliyorlar, gözleri hep Türkiye üzerinde.
Üstad Necip Fazıl 'Bir milletin edebiyatı yoksa, o millet zaten yoktur' der. Bugün İngiltere okullarında okutulan ders kitapları 70 bin kelime ile yazılırken, maalesef Türkiye'de 6 - 7 bin kelime ile yazılıyor. Kendi aramızda konuşurken de 100 kelime ile konuşuyoruz." açıklamasını yaptı.
Osmanlı devletinin 14. ve 18. asırlar arasında 322 yıl dünya devleti olduğunu, ancak Türkçe'yi dünyaya yaymadığı için son dönemlerinde yıkılmasının hızlandığına dikkat edersek bugünkü varlığımızı sürdürmek için dilimize, milli birliğimize, kültür dünyamıza daha çok sahip çıkmalıyız. Türkçe’nin zenginliğini, kültür dünyamızın sınırsız olduğunu öğrencilerimize kazandırmalıyız.