Geleneksel anlayışa göre dinin direği namazdır, cihattır vs. Gerçi Kur’an dinin direğinin ne olduğunu söylemez. Fakat dinin direğinin tevhid olması gerektiğini anlayabiliyoruz. Çünkü Allah’ın asla affetmeyeceği günah, şirk üzere ölmektir (Nisa [4] 48, 116). Şirkin zıttı ise tevhid üzere iman etmektir.
İkinci olarak, öldükleri halde cehenneme gitmemek için tekrar dünyaya dönmek isteyenlerin isteklerine bakalım. Tekrar dünyaya dönmek isteyenler bunu Allah’a inanmak (Enam [6] 27; İbrahim [14] 44; Şuara [26] 102) ve salih amel (ıslah edici, düzeltici, üçüncü kişileri içine alan davranışlar) işlemek için istemektedirler:
“... Bizi geri döndür de iyi salih amel yapalım. Çünkü ikna olduk.” (Secde [32] 12. Ayrıca Fatır [35] 37; Mü’minun [23] 99-100).
Yine hatırlanacağı üzere onlarca ayette ahiretteki kurtuluş için iman yanında bir başka eylem daha şart koşulur: Salih amel (Örneğin, Furkan [25] 70; Maide [5] 93; Talak [65] 11). Dikkat edilirse tekrar dünyaya gelmek isteyenlerin yapmak istedikleri şeyler geleneksel anlatımda ifade edilenler değil, iman ve salih ameldir. Kur’an’daki her emir, ibadet elbette çok önemlidir. Bunları hiçbir Mü’minin küçük görmesi veya gereksiz sayması zaten mümkün değildir. Fakat Rabbimizin en çok önem verdiği şeyleri ortaya koymak da elbette gereklidir.
Sonuç olarak, Kur’an’a göre dinin direği tevhid (iman) ile bunun yansıması olan salih ameldir.
