NİYAZİ UYAR

Tarih: 07.04.2025 11:25

DOĞAL DENGE

Facebook Twitter Linked-in

 
Çevre ile ilgili hemen herkes bir şeyler söyleyebilir. Bu konuda kafa yoran biriyim, eh benim de bir şeyler söylemem doğaldır. Yazıma öncelikle çevreyi ta-nımlayarak başlayayım...

“Çevre, etraf, dört yanımızda, yakınımızda, uzağımızda gördüğümüz, göremediğimiz her şey, her yer,” diye tanımlayabilirim.

İnsan, canlıların, en akıllısı, bir o kadarda en cahilidir. Akıllısıdır; çünkü aklını kullanarak, üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktur. İlk insandan bugüne gördü-ğümüz bütün değişimler, düşüncemi doğrulamıyor mu? İnsan cahildir. Cahil olmasaydı, göz göre göre doğanın yok olmasına, doğal dengenin bozulmasına izin verir miydi? Bakın sağınıza, solunuza, gölgesinde sığınılabilecek kaç ağaç kalmış, şırıl şırıl akan, eğilip gönü rahatlığı ile suyunu içebileceğiniz dereleriniz kalmış mı?

Çevre, her gün kirlendikçe kirleniyor. Bu kirlenmende doğal dengenin bozulmasında baş sorumlunun insan olduğunu Köylü Mehmet Ağa, Irgat Osman, bile bilirken; ya da az buçuk mürekkep yalamış, okuryazar cahillerimiz bilmez mi? Hızlı şehirleşme, beraberinde çözümlenemez sorunlar üretti. İnsana kolaylılığı sağla- yan makineleşme, çevreyi yok eden temel meselelerden biri haline geldi. Fabrikalar gökyüzüne durmadan zehir pompalıyor; arabaların, egzozları birer karbondioksit fabrikası.

Doğal dengenin bozulması canlıları yakından ilgilendiriyor. Bazı canlıların yok olması, öteki canlıları direkt olarak etkilemektedir. Çünkü doğal denge böyle kurulmuştur. Bütün böceklerin, bütün hayvanların -hatta bilimin keşfedemediği- binlerce mikroorganizma yaşam zincirinin birer halkasını oluşturmak- tadır. Ama bile bile bu zincirin halkaları gün gün yok olmaktadır. Bilim adamları 2050 yılında kutuplardaki, buzulların eriyeceğini, denizlerin yükseleceğini söylüyor. Nüfusun artması, doğada bulunan oksijenin azalmasını, karbondioksitin artmasını getirmekte. İnsanlık her şeye çözüm üretse bile, nüfus artışına bir çözüm getirmesi mümkün değildir. 

Denizlerin kirlenmesi, ağaçların yok edilmesi, hayvanların, kürk uğruna, ne bileyim bilmem ne uğruna katledilmesinden geçtim…

Yarına yaşanılabilir, bir dünya bırakmak için, doğal dengenin ne olduğunu öğrenmemiz gerekir. Yasaklar getirerek, geçici çözümler üretebiliriz; lâkin temel meselenin, eğitim olduğu asla akıldan çıkarılmamalıdır.

Bu konuda sayfalar dolusu, yazılar yazılabilir. Çünkü gerçekten önemli bir meseledir bu. Doğa ile meydan savaşına çıkan insan soyu zafer sarhoşluğu ile kendi sonunu hazırlamakta; lakin farkında değil. Çocuğuna, torununa kötü bir miras bırakmakta, yazıklar olsun! Taş için, beton için bir avuç maden için doğamız yok ediliyor, aşımıza, ekmeğimize zehir koyar gibi suyumuz, havamız zehirleniyor. Beş yüz yıllık, bin yıllık zeytinlerimizi katlediyorlar.

İnsanlık, zaman geçirmeden ortak aklı hakim kılmalıdır, canlılar için dünyada hayat bitiyor, çevreyi, yaşamayı, seven kişilerin aklını kullanarak, bir sona doğru hızla giden kötü gidişi durdurması gerekir. Bizler çevre katilleri kadar cesur olmadığımız sürece, bir bakacağız, ne içebileceğimiz bir damla su kalmış; ne de gölgesinde serinleyebileceğimiz bir ağaç kalmış!

Eyvah demek, oflamak, dövünmek hiçbir şeye yaramayacak, inanın! Bizler, çevre katilleri kadar cesur olamadığımız sürece, yarınlarımız olmayacaktır! 
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —