Necmi ÜNLÜ


DÜNYA - AHİRET DENGESİ

"...Hedefini sadece bu dünya yapma. Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için tedbirli ol. Çünkü ölümün ne zaman, kime, kaç yaşında geleceği meçhul. Onu ancak Allah biliyor..."


         “Hiç ölmeyeceğini zanneden birisi gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol.” 1

         İslam dini bir denge dinidir. İnsanların dünya ve ahiret dengesini kurmasını istiyor. Kimi insanlar, hayatın sadece bu dünyaya ait olduğu vehmine kapılarak bütün duygularını, lâtifelerini bu dünya için harcıyor. Doymak bilmeyen bir hırs ile çalışıyor, çalışıyor. Tabii ahireti hesaba katmadığı için de helâl, haram ayırımı yapmıyor. O sadece daha lüks bir hayat yaşamak ve çocuklarına üst seviyede imkânlar hazırlamak için uğraşıyor. Bu tip kişilerle karşılaştığınızda konuşuyorsunuz, hemen size “çalışmak da bir ibadet değil mi” diyorlar. Evet, gerçekten de çalışmak da bir ibadettir. Ama bu ancak Allah’a karşı kulluk görevlerini yerine getirdikten sonra olur. Yoksa insanın çalışması asla ibadet olmaz. Bu yüzden dengeye dikkat etmek gerekir. Günümüzde ahir zamanın bir özelliğinden olsa gerektir, insanlar, Kur’ân’ın ifadesiyle “dünyayı ahirete bilerek tercih” ediyor. Yani ahiret için hiç çalışmıyor, sadece fani dünya için çalışıyor. Hatta ahiretin güzelliklerini bildiği halde, dünya hayatını ahirete tercih ediyor.

          Hâlbuki hadis-i şerif, bu manasıyla günümüz insanına hitap ediyor. Dünyaya çalış, dünyayı ihmal etme. Bir âyette bildirildiği gibi dünyadaki nasibini de unutma. Ama kalbini dünyaya bağlama. Hedefini sadece bu dünya yapma. Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için tedbirli ol. Çünkü ölümün ne zaman, kime, kaç yaşında geleceği meçhul. Onu ancak Allah biliyor. Ölüm genç yaşlı ayrımı yapmıyor. Bu anlayışı içimizde yaşattığımız takdirde, dünyaya kendimizi fazla kaptırmayız. Bazen öyle insanlar görüyoruz ki, para kazanmak için na-    mazlarını ihmal edebiliyor. Yani Allah’a olan borcunu ödemiyor. Bir insana borcu olan bir esnaf, onu ödemezse ne kadar sıkıntı çekiyor, itibarı kalmıyor. Biraz daha borçları birikir ve ödeyemezse, iflâs ediyor. İşte Allah’a karşı borçlarını ödeyemeyen bir insan ne kadar dünyalık elde e-derse etsin, Allah katında böyle müflis bir insan durumuna gelecek. İnsana sevap kazandıran para kazanmak değil, onun bir kısmını zekât, sadaka gibi Allah rızası için infak etmek, harcamaktır. Allah’a hakkıyla kulluk yapmaktır.

         Toplumun gidişatı, televizyonların insanları lüks hayata teşvik etmesi bizi aldatmamalı. Helâlinden kazanmak için çalışmalıyız, kanaat sahibi olmalıyız, asla hırslı olmamalıyız ve dünyevî çıkarlar için Allah’a ibadet etmeyi, bilhassa günlük beş vakit namazımızı kılmayı ihmal etmemeliyiz.

         O halde İslâm, ne tembel tembel oturmayı, ne de sadece dünya için koşturmayı tavsiye ediyor. O bizi ikisi hususunda dengeli olmaya dâvet ediyor. Bunun ölçüsü de, dünya için çalışmak, ama dünyevî hedeflere kalbimizi bağlamamak olmalı.

 

         Dipnotlar:

         1- Camiüssağir, C. I. s. 335.

YAZARLAR