Necmi ÜNLÜ


DÜNYA İMTİHAN YERİDİR


                İnsanoğlu var edildiği günden beri imtihana tabi tutulmuş ve kıyamete kadar gelecek insanlar da mutlaka imtihana tabi tutulacaktır. Ölüm ve hayatın var edilmesinin hikmeti de imtihanda saklıdır. Mülk süresinde Rabbimiz şöyle buyuruyor.

                O ki, hanginizin daha güzel davrana-cağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır. 1

                Çeşitli imtihanlara tutulacağız. Açlık ile yoksulluk ile korku ile ve belki de en acısı canların kaybı ile. Bakara süresinde buyrulan şu ayet bizim için bir mihenk taşı olmalıdır.

                “And olsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaş-tırılmış olanlar da işte bunlardır.” 2   

                Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır. Vatan coğrafyasında yaşayan her birey bu hususu mutlaka aklında tutmalıdır.

                “Ey iman edenler! Başınıza gelecek her şeye sabretmekle ve namaz kılmakla Allah’tan yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir.” 3

                Niceleri başlarına gelen sıkıntılara sabretti, nefsine ve şeytana uymadı, Rabbine isyan etmedi kazananlardan oldu. Niceleri isyan etti kaybedenlerden oldu. Geliniz bizler de birbirimize sabrı tavsiye edelim. Geliniz Ashabın birbirine telkin ettiği Asr süresini birbirimize telkin edelim.

                 “Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” 4

                Sabır sıkıntının geldiği ilk anda gösterilen direnme gücüdür.

                Sevgili Peygamberimizden öğrendiğimiz bu hususu hatırlayalım. Enes İbni Mâlik (r.a) dan rivâyet edildiğine göre Nebî (s.a.s), (çocuğunun) mezarı başında (bağıra-çağıra) ağlayan bir kadının yanından geçti.

                Ona: “Allah’dan kork ve sabret!” buyurdu.

                Kadın: Çek git başımdan; zira benim başıma gelen felâket, senin başına gelmemiştir, dedi.

                Kadın Hz. Peygamber’i tanıyamamıştı. Kendisine, onun Peygamber s.a.s. olduğunu söylediler. Bunu duyar duymaz Peygamber (s.a.s)’in kapısına koştu, orada kapıcılar yoktu. (Özür beyân etmek üzere Hz. Peygamber’e):

                - Sizi tanıyamadım, dedi.

                Peygamber (s.a.s.) de:

                 “Sabır dediğin, felâketle karşılaştığın ilk anda dayanmaktır” 5 buyurdu. Müminlerin başına gelen her türlü sıkıntı günahlara kefarettir.

               

                Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır.

                “Amellerinizde orta yolu ve doğruyu bulmaya çalışın. Mü'mine musibet nevinden her ne ulaşır ise günahlarına bir kefâret olur. Musibet, beklenmedik bir hâdise olmuş, ayağına batan bir diken olmuş fark etmez. ” 6                   

                Felaketlere asla sevinilmez.

                Hiçbir Müslüman, kardeşinin uğradığı felaketi sevinçle karşılamaz. Müminler, kardeşlerinin başlarına gelen sıkıntıları üzüntüyle karşılar, onlara dua eder. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur:

                “Kardeşinin uğradığı felâketi sevinçle karşılama! Allah onu rahmetiyle o felâketten kurtarır da seni derde uğratır." 7

 

                Dipnotlar:

                1- Mülk Suresi, 67/2

                2- Bakara 2/155-157

                3- Bakara, 2/153

                4- Asr, 103/1-3

                5- Buhârî, Cenâiz 32

                6- Müslim,Birr,49

                7- Tirmizi, Kıyamet 54

 

YAZARLAR