Bazı Mü’minlerden Müslüman olarak doğmanın verdiği bir "şımarıklık" vardır. Bu tür kişiler ibadetlerinde gevşek, Kur'an'a karşı çok bilmişlerdir. Kendilerini de kesinlikle cennetlik olarak görürler. Oysaki Yüce Allah hiç kimseye garanti vermemektedir. Rabbimiz bu bilgiyi, kendi Elçi'si üzerinden vermektedir: "De ki: Bana ve size ne yapılacağını da bilmem..." (Ahkaf [46] 9).
Kimsenin garantisinin olmaması uyarısı, beraberinde sahip olduğu imana ve durumuna güvenmemeyi de getirir. İman artıp azalabilen bir özelliğe sahiptir. Günlük hayatta kullandığımız fakat imana aykırı olan sözler (özellikle küfürler), aklımıza takılan sorular vs. üzerinde durmalıdır. Bunlar üzerinde düşünmeli, giderilmeleri için okumalı veya bilgili kişilere danışmalıdır.
İmana aykırı olan en tehlikeli ve sinsi sorun ise, bilindiği gibi, şirktir. Şirk kapsamına giren kavramları kısaca birer ayet referansı ile hatırlarsak:
Kulluk ve duada sapmak (Al-i İmran [3] 64), arzuların / keyfin kulu olmak (Casiye [45] 23), Allah'ı yetersiz görmek (Enam [6] 100), sevgide aşırıya gitmek (Araf [7] 189-190), aracılık (Zuhruf [43] 15), Allah'tan başka şefaatçi edinmek (Enam [6] 94), kibre kapılmak (Mü’min [40] 60), dinde hükümranlığı / otoriteyi paylaştırmak (Kehf [18] 26).
İslam aslında çok çok kolay bir dindir. Tevhidi ilke edinen birisi zaten yukarıda sözü edilen tehlikelerden korunmuş olur. Konumuzu, başlığımızı verdiğimiz ayetimizle bitirelim:
"Ey inanıp güvenenler. Allah'a karşı sorumluluğunuzun hakkıyla bilincinde olun ve ancak Müslümanlar olarak ölün." (Al-i İmran [3] 102. Ayrıca bkz. Araf [7] 126).
