İbrahim ÇALIŞGAN


FESLEĞEN KOKULU ÇİÇEK SAKSISI

"... Fırının girişindeki saksı çok ilginçti. Daha önce böyle bir saksı görmemiştim. ..."


               Şimdiye kadar çok çeşitli malzemelerden , çok çeşitli şekillerde saksılar gördüm. Eski ayakkabılar, çizmeler, kot pantolon paçaları, tencereler, taslar, kısaca içine toprak konulabilecek her nesne saksıya çevrilmiş ve çiçekler  bitkiler dikilmişti.

               Bu çiçekler haneleri, odaları, balkonları, kapı eşiklerini, işyerlerini güzelleştirip nefis kokular yayıyordu .

               Bugün Demirci’de bir fırında su değirmeninde çekilmiş çeşit çeşit doğal tahıl unları gördüm. Siyez unu, karabuğday unu, tam buğday unu, arpa, yulaf, çavdar unu raflarda sıralanmıştı. Aynı zamanda mahalle muhtarı olan fırıncı, “buğday danesinden ruşeymi ( buğdayın özü, embriyosu), kepeği ayıklamıyoruz, bir tondan taş çatlasa bir kilo ruşeym elde ediliyor, ceviz, haşhaş katıp odun fırınında pişiriyoruz, bu ekmekler bir öğün savıyor” dedi.

               Fırının girişindeki saksı çok ilginçti. Daha önce böyle bir saksı görmemiştim. Ana bir saksının karnında, sırtında beş tane bebek saksı vardı. Fırıncı, “orta tepedeki büyük saksıya fesleğen, küçük saksılara çilek dikiyorum, fesleğen kokulu çilek yetiştiriyorum” dedi. Sanat, güzellik, tarım, bitki ıslahı bir saksıda yaşıyordu.

20.12.2020

İBRAHİM ÇALIŞGAN

YAZARLAR