Gordion, Sakarya ve Porsuk nehirlerinin birbirlerine yaklaştıkları yerde. Gordion’un eteğinde ve tepelerinde seksenin üzerinde tümülüs bulunmaktadır. Tümülüs önemli kişilere, özellikle de kral ve prenslere ait mezar yapılardır. Bunlardan en büyüğü Midas Tümülüsü’dür.
Hikâye bu ya, Frigler yeni bir lider arıyorlarmış. Bir kâhin onlara demiş ki: “Şehre öküz arabası ile giren ilk adam kral olmalı.” Kâhin söyleyince o zamanlar yapılırmış. Beklemişler, öküz arabası ile ilk geleni…
Derken yoksul bir köylü çıkagelir. Bu fakir köylü ileride kulakları ile ünlü olacak Kral Midas’ın babasıymış. O da Gordios’muş.
Halk kâhinin dediğini yapmış, bu adamı kral ilan etmişler. Köylü Gordios adaletli Kral Gordios olmuş. Gordios da ne varsa bu öküz arabasında var onun sayesinde kral oldum düşüncesi içinde olsa gerek, arabasını Zeus tapınağına armağan etmiş.
Gerçi onlar Zeus demiyormuş. Frig tanrısı Sabazios diyorlarmış.
Arabayı kızılcık dallarından bir düğüm yapmış, onu da tapınağa bağlamış. Bir de şöyle bir şey söylemiş.
“Kim bu düğümü çözerse Asya’nın hâkimi olur.”
Aradan bayağı bir zaman geçmiş. Birçok kral denemiş kimse açamamış. Sonrasında Büyük İskender gelmiş. Büyük İskender kim? Pers İmparatorluğu’nun güçlü ordularını yenmiş, M.Ö. 336–323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biri.
Şehri Perslerden almış. Gordion’daki bu tapınağa hediye edilen öküz arabasından haberdar olmuş. Ona demişler kralın söylediklerini. Büyük İskender hemen denemiş. Bir, iki bakmış ki açamayacak, sinirlenmiş, kılıcını çekmiş Ya Allah! deyip düğümü ikiye bölmüş düğüm açılmış. Herkes onun Asya’nın da fatihi olacağı kanaatindeymiş. Fakat düğümü açmayıp, kestiği için lanetlendiğini düşünmüşler. Otuz üç yaşında ateşli bir hastalıktan ölmesini buna bağlamışlar. Ona verilmiş bir ceza olarak görmüşler.
Acaba diyorum bu Gordion düğümü zamanla kör düğüme evrilmiş olmasın. Hatta Gordion düğümünden Gördes düğümü bile çıkar mı? Neden olmasın.
Demem şu ki bu kör düğümler hep var olagelmiş. Sorun şu. Büyük İskender’in yaptığı, sorunu çözmek mi sorunu ortadan kaldırmak mı? Şimdi bir deli kuyuya bir taş atmış, ben niye çıkarmaya çalışayım diyor İskender. Eğer kuyuya inip o taşı çıkarsaydı İskender büyük olurdu. Fakat yemişim düğümünüzü deyip kuyuyu taşla dolduruyor ve yine Büyük İskender oluyor. Bazı meseleler Gordion düğümü haline gelmişse ancak onları İskender gibi düşünerek çözebiliriz. Aslında böyle bir genelleme yapmak istemem. Eğer öyle olsa ilm-i siyaset neden var. Diplomasi, insanlar konuşa konuşa neden var. Haklısınız tıp ilmi de var ama bazen kangren olmuş bir azayı kesmekten başka çare yoktur. Böyle söyledim ama yine de içim rahat değil. Hep bir ihtimal daha var diye düşünüyorum. Can çıkmadık bedenden umut kesilmez diyorum.
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz.
Yunusumuz böyle demiş. Söz ile her şeyin halledilebileceği meyanında bunu zikretmiştim. Fakat diyor ki Yunus söz ola kestire başı. Bunun manası kellim kellim la yenfa, yani anlamayana davul zurna az. İsterseniz sözün bittiği yer de diyebilirsiniz. Yani bıçak kemiğe dayanmışsa artık bizden günah gitmiştir. Hannibal soğuk bir kış günü ordusuyla beraber Alp dağlarının yamaçlarında komutanlarını cesaretlendirmek için demiş ki; “Ya bir yol bulacağız ya bir yol yapacağız.”
Buna benzer bir olay, bir yumurtanın sivri ucu üzerinde dengede tutulması problemidir. Kristof Kolomb bu işi yumurtanın ucunu kırarak başarır. Etrafındakiler Kolomb’a yumurtayı böyle durdurmak zor bir iş değil diye itiraz edecek olunca, ondan şu cevabı alırlar: “Doğru, bu zor bir iş değil. Zor olan, bunu düşünebilmektir!”
Son bir şey kaldı. Benim yanağımda bir kıl ısrarla çıkıp duruyor. Traş olurken İskender gibi ben de o kılı jiletle ikiye biçiyorum fakat nafile. İki gün sonra yine baş veriyor. Baktım olmayacak bir cımbız marifetiyle kökünden halledeyim dedim. O da ne, bir hafta sonra yine göğermiş. Baktım olmayacak bıraktım kendi haline. Şimdilik usul usul geçiniyoruz. Allah kerimdir elbet.
Bana sorarsanız ben derim ki Gordion düğümü mü, o da ne?