Necmi ÜNLÜ


GÜNAH VE TÖVBE


         Beşer olarak dehşetli bir imtihandan geçiyoruz. Bazen farkında olmadığımız halde kendimizi bir veya birden fazla günahın içinde buluyoruz. Bazen Allah’ın rahmetinden uzak kalmayı gerektiren bir isyanımız -maazallah- olabiliyor; bazen Allah’ın lânetini mûcip bir davranışımız vücuda gelebiliyor. Biz beşeriz. Beşer, şaşar! Allah, şaşırtmasın! Cenâb-ı Hak ise Rahîm’dir, Kerim’dir, Afüvv’dür, Ğafûr’dur, Settâr’ul-Uyûb’tur (ayıpları örtendir).        

         Bir hadiste Peygamber Efendimiz (asm): “Üç kişi vardır ki; Allah onlara Cenneti haram kılmıştır: Bunlar; devamlı içki içen, ana-babasına eziyet eden ve ailesinin fuhuş yapmasını onaylayan” 1 buyurur. Bu hadiste geçen büyük günahlar için Cenâb-ı Hak öyle gazaplanır ki; kişinin affa istihkak kesbetmesi için, derhal bu günahlardan sıyrılıp pişmanlık içinde tövbe etmesi lâzım. Ancak, tövbe etmemekle beraber; gözü öylesine kararır, kulakları öylesine tıkanır, basireti öylesine bağlanır ki, bu günahları işlemeye devam eder; geleceğini düşünmez, âhiretini nazara almaz, Allah’a hesap vereceğini dikkate almaz. Allah’ın gazaplandığı günahlarda öyle bir nitelik vardır ki, pişmanlık ve tövbe ile derhal vazgeçilmediği takdirde, başka büyük günahlara da kapı açar. Meselâ içki böyledir. İçki bütün kötülüklerin anasıdır. Anaya babaya eziyet etmek de böyledir; başka büyük kötülüklere kapı açar. Diğer büyük günahları da aynı sırada sayabilirsiniz! Aslında büyük günahların tamamı böyledir; insanın kişiliğini, onur ve şerefini, edep ve hayâ perdesini alır götürür.        

         Ancak bu günahları işlemeye devam edilmediği; derhal terk edildiği, günah olduğu anlaşıldığı, pişmanlık duyulduğu ve derhal tövbe ve istiğfar içine girildiği takdirde hiçbir günah yoktur ki, Allah’ın af ve mağfiret şemsiyesi altına girmiş olmasın! Allah’a sığınan kurtulur! Allah’tan eman isteyen, eman bulur! Allah’tan mağfiret isteyen, bağışlanır! Allah’ın gazabını isteyen de -maazallah; bu, günahlara devam etmek ve pişmanlık duymamak demektir -Allah’ın gazabını bulur!        

         Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’inde: “De ki; ey nefislerine zulmedip, aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin! Allah bütün günahları bağışlar! Çünkü O, bağışlayandır, merhamet edendir” 2 buyurmakla, kötülüklere boylu boyunca dalan fitne, fücur, fısk, isyan ve tuğyan sahiplerine şefkatle seslenir. Bu müşfik ses, onlara, günah işleyip durdukları bu fânî dünyadan ayrılmadan, günahlarını terk edip tövbe etmeleri halinde mağfirete dönüşmektedir.        

         Enes (ra) rivayet eder: Allah Resulü’nün (asm) yanında oturuyordum. Adamın biri gelip dedi ki:        

         “Ya Resûlallah! Haddi gerektiren bir günah işledim! Bana bunun cezasını uygulayınız!”

         Allah Resulü (asm) ona cezayı gerektiren günahının ne olduğunu sormadı. Daha doğrusu, günahının gizli kalmasını ve tövbe ile arınmasını istediğinden, şimdilik üzerinde durmak istemedi. Nitekim namaz vakti geldi. Peygamber Efendimiz (asm) namaza durdu; o da Peygamberle (asm) birlikte namaz kıldı. Allah Resulü (asm) namazını tamamladığında, adam tekrar Allah Resulüne (asm) yaklaşıp durdu. Nihayet tekrar:        

         “Ey Allah’ın Resûlü! Ben bir günah işledim! Bana Allah’ın Kitabındaki hükmü uygulayınız!” dedi.        

         Allah Resulü (asm) bu def’a:        

         “Sen bizimle birlikte namaz kılmadın mı?” buyurdu.        

         Adam: “Evet!” diye cevap verince, Resûlullah (asm):        

         “Allah senin günahını bağışladı. Kalk git!” buyurdu. 3        

         Anlaşılıyor ki, biz Allah’a yaklaşmaya devam edip ibadetlerimizi yaptıkça ve geçmişte tövbe ettiğimiz günahtan dolayı -hâşâ -Allah’ın affedici olmadığını düşünecek derecede kriz içine girmemize gerek yoktur. İbadetlerimize devam edelim. Allah, Settâr’ul -Uyûb’dur; günahlarımızı örter ve bağışlar. Allah’ın örttüğü günahımızı, biz de unutalım ve ibadetlerimizi neşeyle ve umutla yapalım.

         Dipnotlar:

         1- Müsned, 2/63,

         2- Zümer Sûresi, 39/53,

         3- Buhârî, hudûd, Bab:27

 

YAZARLAR