Vaiz Ömer Faruk EKİCİ


GÜNÜN AYETİ


Günün Ayeti:

 

               “Yine o iyi kullar, harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisi arasında mâkul bir dengeye göre olur.”  (Furkan 67)

 

               Günün Hadisi:

               “Kibre düşmeden ve israfa kaçmadan (dilediğiniz gibi) yiyin, sadaka verin / harcayın ve giyinin!” (Nesâî, Zekât, 66)

 

               Günün Duası :                  

               Onların sözü şunu demekten ibaretti: “Rabbimiz! Günahlarımızdan ve işimizdeki aşırılıklardan ötürü bizi bağışla, sebatımızı arttır, kâfir topluluğa karşı bize yardım et!” 

               (Âl-i İmran 147)

 

               Günün Fetvası:

 

               Aşı olmak veya iğne yaptırmak orucu bozar mı?

               Oruç; yemek, içmek, cinsel ilişki ve bunların kapsamına giren şeylerle bozulur. Bu sebeple, gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Aşı da böyle olup orucu bozmaz. Ancak gıda veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar.

               Tedavisi devam eden hastalar, sağlıklarına kavuşup tedavileri sona erinceye kadar oruçlarını erteleyebilirler. Bununla birlikte, Ramazan ayında herkesle birlikte oruca devam etmeyi arzu ediyorlar ve oruç tutmalarına da başka bir engel bulunmuyorsa iğnelerini iftardan sonra yaptırmaları yerinde olur. Bu imkâna sahip olmayanlar, tedavi ve aşı amaçlı iğne yaptırabilirler. Ancak oruçlu iken gıda ve vitamin iğneleri yaptıranların, ağızdan aşı alanların damardan serum ve kan verilenlerin orucu bozulur. Daha sonra bu oruç kaza edilir. (Din İşleri Yüksek Kurulu)

 

               Günün Makalesi:

 

               İFTAR SOFRALARINDA İSRAFTAN KAÇINMA

               Ömer Faruk EKİCİ / Demirci İlçe Vaizi

 

               Bir şeyi olması gerekenden fazla yapmaya ifrat (aşırılık), olması gerekenden az yapmaya tefrit (gevşeklik), olması gerektiği gibi yapmaya ise itidal denir. İfrat ve tefrit istenmeyen bir durumdur. Bu iki duruma da israf denir. İsraf, dinimizce yasaklanmış bir tutumdur. Öyle ki kişi ibadetinde bile orta halli olmalıdır. Yüce Allah  “sizi orta yolu tutan ümmet kıldık” buyurmuştur. Efendimiz de; “işlerin en hayırlısı orta halli olanıdır” buyurmuştur.

 

               İmam Gazzâlî’ye göre dinin, âdetlerin ve insanlığın gerekli kıldığı yerlere gerekli gördüğü ölçüde harcamak cömertlik, bu ölçülerin altına düşmek cimrilik, bunların üstünde harcamada bulunmak ise israftır. Bu açıklamalara göre lüzumundan fazla harcamada bulunmak cömertlik olarak değilde müsriflik olarak kabul edilmektedir. Aynı şekilde gerektiği kadar harcamamak temel ihtiyaçları dahi imkan olduğu halde almamak ve bu şekilde aile fertlerini zor durumda bırakmakta cimrilik olarak adlandırılmaktadır. İslam dini, hayatın her noktasına makul, fıtrata ve aklı selime uygun ölçüler koymuştur. Bu ölçüleri aşmak hem bireye hem de topluma yönelik olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

 

               İftar Menüleri Ramazan'a gölge düşürmesin!

               Ramazan ayının girmesiyle beraber TV programlarında, gazete ve dergilerde, takvimlerde vs. Birçok mecrada iftar menüleri yayınlanıyor. Bu menüler ise toplumun kahir ekseriyetine hitap etmiyor. Daha çok zenginleri şımartmak onların göz, mide ve damak zevklerini kabartmak adına hazırlanmış menüler karşımıza çıkıyor. Oysa ki bizler orucun hikmetlerini  sayarken zenginin, fakirin halini anlaması ve ona karşı merhametinin artması yani dokun acın halinden anlamasını da sayarız.

 

               İmam Gazalî (rahimehullah) İhya'da der ki:

               "İftar vakti sofra hazırlandığında menü, kişi eğer oruç tutmasaydı nelerden oluşacaksa, yine onlardan olmalıdır." Yani bir tas çorba, bir tabak yemek ve biraz da ekmek.. Eğer sofra, yılın diğer zamanlarında yenmeyen gıdalar ile donatılır; Ramazan haricinde akşam yemeğinde üç parça yiyecek yerken iftarda bu altı, yedi oluyorsa o zaman orucun hikmeti kaybolur. Orucun hikmetine uygun hareket etmek için Ramazan soframıza çeki düzen vermeliyiz.

               Aksi halde orucu ruhumuza değil sadece bedenimize tutturmuş oluruz ve ruhî terakkiyi elde edemeyiz.

 

               Ramazan Ayında Ekmek İsrafı!

               Araştırmalara göre Ülkemizde ne yazık ki her gün 6 milyon ekmek israf ediliyor. Bu rakam maalesef Ramazan ayı girdikten sonra çok daha fazla artmaktadır. Gün boyu oruç tutup nefsimizi terbiye ederken bir lokma ekmek bulamayan insanların halinden anlamak için bu dönemde başta ekmek olmak üzere gıda israfından mümkün olduğunca kaçınmalıyız. Fırından gelen mis gibi ekmek kokularına karşıda nefsimize oruç tutturmalıyız. Kesinlikle evde ekmek ihtiyacı var mı yok mu araştırmalı ve ihtiyaç yoksa ekmek almamalıyız. Dünden kalan ekmekleri derin dondurucu da muhafaza edebiliriz, bayat ekmekleri tekrar ısıtıp tüketebiliriz.

 

               Sevgili Efendimiz (a.s) in yemek ölçüsü.

               Efendimiz her işinde ölçülü idi. İbadetlerde dahi abartıya kaçmamış ümmetine bir insan olarak rol model olmuştur. Fetihlerden sonra ganimet malları çoğalmasına ve müslümanların zenginleşmesine rağmen Allah Resulü yine de belini doğrultacak kadar gıda ile, başını sokacak kadar ev ile mütevazı bir yaşam sürmüştür. O bizlere yemeiçme konusunda da ölçü koymuştur. Buyurmuştur ki; “Hiçbir kişi, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Şayet mutlaka çok yiyecekse, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefesine ayırmalıdır.” Resûlullah'ın bu ölçüsü bütün ayları kapsamaktadır. Ancak birçoğumuz günümüzde bu ölçüye riayet etmiyoruz özellikle de Ramazan sofralarından neredeyse destek almadan kalkamayacak derecede şişkinlik ile ayrılıyoruz.

               Uzmanlarda, iftarda kontrolsüz ve aşırı miktarda beslenmenin organizmanın anormalleşmesine yol açacağına dikkat çekmektedir.

 

               İftar da yiyelim, içelim ama israftan uzak duralım! Tuttuğumuz orucun bizi irfan boyutuna taşıması ve bize hikmet kazandırması için iftar sofralarında ölçüyü aşmayalım!

YAZARLAR