Vaiz Ömer Faruk EKİCİ


GUSÜL BOY ABDESTİ


                              Kur’ân-ı Kerîm’de cünüplükten temizlenmenin yolunun gusül olduğu belirtilmiş, bu temizlik yapılmadan namaza yaklaşılmaması ifade edilmiştir. Ayrıca Hz. Ali’nin belirttiğine göre, Allah Resûlü, cünüp iken Kur’ân-ı Kerîm okumamış ve cünüp olanların mescide gelmelerini de doğru bulmamıştır.

               

               Aslında insan, sadece belirli ibadetleri yerine getirirken değil, yaşadığı her an Yaratıcısının ve O’nun görevlendirdiği meleklerin gözetiminde olduğu hissini taşımalıdır. İşte gusül abdesti insana, temiz bir ruh ve bedenle her an Rabbinin huzurunda olduğu hissini verir. Resûlullah (sav), gusletme imkânı olduğu hâlde bunun geciktirilmesini hoş karşılamaz. Hatta bu şekilde kalınmasının nahoşluğunu ifade etmek için meleklerin gusletmeden dolaşan kimselerden uzak duracağını söyler.

 

               Ebû Hüreyre, ihtilâm olduğu birgün Resûlullah’la karşılaşınca huzursuz olmuştu. Peygamber’i görür görmez geri kalmış ve hızla gidip boy abdesti aldıktan sonra onun yanına gelmişti. Onun kaybolmasının farkına varan Peygamber (sav), “Nerede kaldın Ebû Hüreyre?” diye sorunca Ebû Hüreyre, “Cünüp idim, temizlenmeden seninle beraber oturmak istemedim.” diye cevap vermiş. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Sübhânallâh! Müslüman necis (pis) olmaz.” buyurmuştur. Bu sözleriyle Hz. Peygamber (sav), ihtilâm olmanın doğal olduğunu ve cünüp olan kişinin necis olarak değerlendirilme sinin de yanlış olacağını vurgulamıştır. Nitekim Resûlullah döneminde insanlar arasında, cünüp olan bir kişinin hem mânevî hem de maddî açıdan necis/pis olduğu, dolayısıyla gusletmediği sürece uyumasının, bir şey yiyip içmesinin, diğer insanlarla görüşüp konuşmasının günah olacağı yönünde inanışlar mevcuttu. Resûlullah, bu inanış ların yanlış olduğuna işaretle ashâbını, cünüp iken avret mahallerini yıkayıp abdest alarak uyuyabilecekleri, yine aynı şekilde sadece abdest alarak ya da ellerini yıkayarak bir şey yiyip içebilecekleri yönündeki telkinleriyle rahatlatıyordu. Peygamber Efendimiz kendisi de bu şekilde hareket ederdi. Ramazan ayında bu gibi durumlarda, sabahleyin guslettiği olurdu.

 

               Peygamber Efendimiz, her meselede olduğu gibi, bu meselede de kadın erkek demeden, bütün ashâbını en ince ayrıntılara kadar eğitmekteydi. Onlara, hangi durumlarda gusledip etmemeleri gerektiğini, ne zaman ve nasıl gusletmeleri gerektiğini, cünüp veya âdetli iken neleri yapıp yapamayacaklarını değişik vesilelerle tek tek açıklamaktaydı. Buna göre, boşalma, cinsel ilişki, ihtilâm olma gibi durumlarda mutlaka gusül etmek gerekliydi. Ayrıca kadınların âdet ve nifas/loğusalık hâli bittiğinde gusletmeleri gerektiği de onun bu bağlamda ashâbına öğrettikleri cümlesinden idi. (detay için ilmihal kitaplarına bakınız.)

 

               Peygamber Efendimiz 

               Nasıl Guslederdi?

               Sevgili Peygamberimiz (sav), gusledeceği zaman önce kapalı veya perdelenmiş bir yere gider, besmele çeker ve gusletmeye niyet ederdi. Ardından ilk önce sağ elini sonra da sol elini bileklerine kadar iki üç kere yıkayıp sol eliyle de avret mahallini iyice temizlerdi. Sonra (elini yıkar) ağzına ve burnuna üçer kere su verip temizler, yüzünü ve kollarını da aynı şekilde yıkayarak namaz için aldığı abdest gibi abdest alır ve nihayet başını mesh etmeden su dökerdi. Ancak başına sadece su dökmekle yetinmez, suyun saç diplerine ulaşması için, önce başının sağ tarafı sonra da sol tarafı olmak üzere, saçlarını iyice ovalardı. Ve nihayet suyu bütün bedeni üzerinden akıtırdı. Öyle ki bedeninde hiçbir kuru yer kalmazdı. Bir keresinde sol omuzunda suyun ulaşmadığı kuru bir yer görmüştü de saçından damlayan sudan alıp orayı ıslatmıştı. Onun gusülde en son yaptığı şey ise, guslettiği yerden kenara çekilerek ayaklarını yıkamaktı. Sevgili peygamberimiz, guslünü tamamladıktan sonra da şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Beyaz elbisenin kirden arınması gibi beni de günahlardan arındır.”

 

               Resûlullah, guslettikten sonra bazen renk li bir örtüye (havluya) bürünerek kurulanır ve elbisesini giyerdi. O (sav), guslettikten sonra namaz kılacağı zaman abdesti bozulmadıkça yeniden abdest almaz, namazını gusül abdesti ile kılardı.

               

               Cuma günleri gusül abdesti alıp güzel koku sürünmeyi tavsiye ederdi. Hz. Peygamber (sav), kadınların da aynı şekilde gusül yapma-larını söylemişti. Şu farkla ki, saçı örgülü ve sık olanların özellikle suyun az bulunduğu zamanlarda, örgülerini çözmeyip sadece üzerlerine su dökmeleri ve sonra da sıkmaları yeterliydi. Ancak Hz. Âişe, “Resûlullah başına üç defa su dökerdi. Biz ise, saçımızdaki örgülerden dolayı beş defa dökeriz.” diyerek suyun saç örgülerinin altına iyice nüfuz etmesi gerektiğine vurgu yapmaktaydı. Suya ulaşmanın gayet zor olduğu o dönemin şartlarında dahi Allah Resûlü, ashâbını ısrarla temizliğe ve arınmaya çağırmıştır. Günümüzde suyun çok daha kolay bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda, temizliğe verilen önemin daha fazla olması gerektiği şüphe götürmeyen bir gerçektir. Gusül, insanın bedenen ve ruhen zinde kalmasını sağlayan bir etkiye de sahiptir. Hayız, nifas ve cünüplük hâlinin vücuda verdiği yorgunluk ve gerilim, gusül abdesti ile giderilir. Guslederek arınma, insanı kirli olma hissinden kurtardığı gibi arınmış olma duygusu verir ve onu ibadete hazır hâle de getirir.

Suyu kullanırken israf etmemeye de özen gösterelim!

YAZARLAR