Necmi ÜNLÜ


HASTALIK

İnsan Kur’an-ı Kerimin ifadesiyle zayıf yaratılmıştır. Her an hastalanabilir özelliktedir. Bu itibarla insanın sağlığını korumak için yemesine, içmesine, giyim kuşamına, temizliğe, sağlık kurallarına dikkat etmesi, sağlığının kıymetini bilmesi gerekir.


                Sahabeden Abdullah ibni Ömer (r.a.)’in rivayetinde “sağlıklı zamanlarımızda hasta olmamak için tedbirli olmalıyız.”1   “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu konuda aldanmıştır. Sağlık ve boş vakit”2 hadislerinde ifade edildiği gibi, sağlığımız konusunda aldanmamalıyız.

                Bir şeyin kıymeti yokluğunda bilinir. Dola-yısıyla insan, hasta olmadıkça sağlığının kıymetini bilemez.

                Hastalıklar insan için bir imtihandır, insana sağlığın kıymetini öğretir. Rabbini ve ölüm gerçeğini hatırlatır, kalbini yumuşatır, şefkat ve merhametini artırır. Sağlığını korumak konusunda şuurlanmasını ve tedbirli olmasını sağlar.

                İnsan bütün tedbirlere rağmen yine de hastalanabilir. Bir kaza geçirip yaralanabilir. Bu durumda hem bizzat hastanın kendisinin maddi ve manevi tedaviye başvurması hem de yakınlarının hasta ile yakından ilgilenip onu tedavi ettirmeleri gerekir.               

                Dinimiz İslâm’a göre bir insan hastalandığında iki şeyi birlikte yapmalıdır. Biri perhiz yapma, ilaç kullanma, gerektiğinde ameliyat olma gibi maddi tedaviye başvurmak; diğeri ise moralini bozmamak, Allah’tan şifa vermesi için dua etmektir. Çünkü şifayı veren, ilaçların üretildiği bitkilerde devayı yaratan Allah’tır. Kur’an’da bu husus, İbrahim peygamberin dilinden, “Hastalandığımda bana şifayı Allah verir.”3 şeklinde ifade edilmektedir. “Eğer Allah sana bir sıkıntı ve zarar dokundurursa, bunu O’ndan başka giderecek yoktur.” 4 anlamındaki ayet de şifayı ancak Allah’ın verebileceğini beyan etmektedir. Dolayısıyla insanın şifayı verenin Allah olduğunu bilmesi, buna inanması ve şifa vermesi için O’na dua etmesi gerekir. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) ziyaret ettiği bir hastaya mealen şöyle dua etmesini öğretmiştir: “Allahım!  Bize dünyada iyilik, güzellik ve nimet ver, ahrette de iyilik, güzellik ve nimet ver ve bizi cehennem azabından koru.”5               

                Sahabeden Osman ibni Ebil_As (r.a.), bir ağrısından dolayı Peygamberimize şikâyette bulunmuş, Peygamberimiz de ona, dua edip Allah’tan şifa istemesini tavsiye etmiştir. 6

                Şifa vermesi için Allah’a dua etmek ve hastaya dua ve şifa ayetlerini okumak, günümüz tıbbının ifadesi ile psikolojik tedavidir.               

                İnsanın hastalandığı zaman dua ile ye-tinmesi kesinlikle doğru değildir, böyle bir dav-ranış Kur’an ve sünnete ters düşer. Hasta mut- laka maddi tedaviye başvurmalıdır. Peygambe-rimiz (a.s.m.) karın ağrısından şikâyet eden bir hastaya , “bal şerbeti içmesini”7 tavsiye etmiştir. Bir sahabenin, “ Ey Allah’ın Elçisi! Tedavi olalım mı?” sorusuna, Peygamberimiz, “Ey Allah’ın kulları! Tedavi olunuz. Zira yüce Allah hiçbir hastalık yaratmamıştır ki, şifasını da birlikte yaratmış olmasın.”8 “Her derdin bir devası vardır.”9 buyurarak tedavi olmayı emir buyurmuştur. Tedavi olmak dini bir görevdir. Bu görevi terk eden vebale girmiş ve nefsine zulmetmiş olur.            

                İnsan hastalığı ile sızlanmaz, feryat etmez, sabır ve metanet gösterirse Allah’ın affına mazhar olur. Hastanın feryad ü figan etmesi, ağlayıp sızlanması ve ölümü istemesi doğru bir davranış değildir.

                Dipnotlar:

                1- Buhari,Rikak, 3. 

                2- Tirmizi, Zühd,1.

                3- Şuara, 80.

                4- En’am, 17.

                5- Bakara, 201.

                6- Müslim, Selam, 67.

                7- Buhari, VII, 159.

                8- Ebu Davud, Tıb, 192.

                9- Müslim, selam, 69.    

 

 

YAZARLAR