İbrahim ÇALIŞGAN


HIRSIZ

"Hırsız, bildiğimiz üzere başkasının malını gizliden aşıran kişidir. Bir alete de hırsız denileceği hiç aklıma gelmezdi. Geçenlerde Demirci (Manisa) zahire pazarında gezerken bir dükkanın kapısı üstünde asılı sansar postundaki kara tüylerin ağca tüylerden çokluğuna şaşırarak “kara tüylü sansarı daha önce görmedim” diyerek sahibine sohbet etmek için laf attım..."


               Hırsız, bildiğimiz üzere başkasının malını gizliden aşıran kişidir. Bir alete de hırsız denileceği hiç aklıma gelmezdi. Geçenlerde Demirci (Manisa) zahire pazarında gezerken bir dükkanın kapısı üstünde asılı sansar postundaki kara tüylerin ağca tüylerden çokluğuna şaşırarak “kara tüylü sansarı daha önce görmedim” diyerek sahibine sohbet etmek için laf attım.

Zahirecilik yanında dericilik de yapan dükkan sahibi, “sansarlar yazın ağca, kışın kara tüylü olurlar, mevsimle, güneşle ilgili” dedi.

Zahire sınıfındaki ürünleri merak ediyorum demem üzerine önce demlisinden bir çay söyledi ve “bu mavi haşhaş, bu buğday, arpa, yulaf, eşek baklası, mısır, darı, sumak vs” diyerek en az yirmi çeşit kuru tahıl saydı, gösterdi. Devamla “biz aynı zamanda hayvan yemi satıyoruz, bizim yediklerimizi hayvanlar, hayvanların yediklerini de biz yiyoruz, tabi ki onlara ucuzlarını yediriyoruz” dedi kurnazca kahkaha atarak.

               Ben de “çiftçi çocuğuyum, yöremizde yetişen arpayı, buğdayı, çavdarı, darıyı, fasulyeyi cins adlarına varıncaya kadar bilirim” diyerek karşılık verdim ve onun gibi kurnazca kahkaha atarak “koca çuvalın içindeki, dibindeki buğdayın, darının iyisini, hasını, taşını, kumunu nasıl biliyorsun; bizler yumruğumuzu sıkıp çuvalın ortasına, bazen taa dibine kadar sokar, avucumuz dolusu zahire çıkartıp muayene ederdik,  sizler nasıl yapıyorsunuz” demem üzerine dükkan girişindeki üzerinde terazinin olduğu masaya yöneldi.

Masanın ucunda yarım metre boyunda , yarısı boru, yarısı orta yerinden ucuna doğru gittikçe açılan oluğu olan metalik bir aleti çabucak eline aldı. “Bu aleti çuvalın, torbanın, ambarın istediğimiz yerine, ortasına, dibine daldırıyoruz, örnek tahıllar alıyoruz, gözümüzle görerek değer biçiyoruz; bizlere kimse hile, hurda, hırsızlık yapamaz, bu aletin adı hırsız, hırsızı buluyor” dedi ve daha kül yutmaz tutum alarak, daha gür kahkaha attı.

Üzerindeki boyası yer yer dökülmüş, sarıları ortaya çıkmış bakır hırsızı gözlerimle ve ellerimle okşadım. Gezilerim esnasında hissettiğim “İşte farklı bir insan aklı daha, ben bu akılları yerinde görmeyi seviyorum” duygusunu tekrar hissedip mutlu oldum.

06.12.2020

İBRAHİM ÇALIŞGAN

YAZARLAR