Ahmet İNCE


İÇTİĞİN 5, İÇMEDİĞİN 10 AKÇE!

Son zamanlarda, su faturalarıyla ilgili serzenişler alıyorum...


                Son zamanlarda, su faturalarıyla ilgili serzenişler alıyorum.  Vatandaşlarımız ısrarla, suyun çok pahalı olduğundan şikâyetçi. Misliyle içmediğimiz suyun parasını ödüyoruz, diyerek tepki gösteriyor.

                Bugüne kadar, şahsen hiç ilgilenmedim. Yoğun bir çalışma tempomuz ve hayat akışımız var. Su sayaçlarımız akıllı, yükletip geçiyoruz. İnanın, verilen makbuzlara bile bakmadım bugüne kadar.

                Üç kişiyle sohbet etsem; en az birisi, konuyu su ücretlerine getiriyor.

                Eee o zaman, bir bakalım dedim.

                Fakat size, önce Deli Dumrul hikâyesini anlatmam gerekiyor.

                Dede Korkut kitabının en güzel hikâ-yelerinden birisidir.

                Duha oğlu Deli Dumrul, bir köprü yaptırır. Güçlü kuvvetlidir. Köprünün yapımında büyük emek sarf eder. Köprü bittikten sonra ulaşıma açılır. Deli Dumrul, köprüden geçenden 30 akçe alır. Fakat geçmesi gerektiği halde geçmeyenden de 40 akçe alır. Vermek istemeyenleri de pataklar.

                Niye böyle yapıyorsun dediklerinde; Deli Dumrul şöyle cevap verir, “40 akçe benim güç ve kudretimin karşılığıdır.”

                Bizim kültürümüzde bu hikâye, deyim haline getirilerek asırlardır kullanılmıştır. Mantığa ve hakkaniyete sığmayan uygulamalar karşısında, Deli Dumrul kıssasına başvurulmuş, oran 5 ve 10 rakamlarıyla ifade edilmiştir.

                Geçenden 5, geçmeyenden 10 akçe. Verenden 5, vermeyenden 10 akçe gibi…

                Şimdi konuya geliyorum. Vatandaşın şikâyeti ne ölçüdedir diyerek, kartıma 10 ton su yüklettim. Makbuzu alarak, başladım incelemeye. 10 ton su ücretini; makbuzdaki gibi, kalem kalem şöyle sıralamak istiyorum:

                Şimdi, tabloya dikkatle bakalım. 10 ton suyun bedeli 31.80 TL. Bu su, hangi su? Yeni Gördes kurulduğundan beri, Bodamas kuyularından gelen su. Enerji ile geliyor. Bir maliyeti var elbette. Demek ki bunlar hesaplanarak bir tarife belirlenmiş. Tonu 3,18 TL’ye geliyor.

                Kuyular aynı kuyu, su aynı su. Büyükşehir olmasaydık, Gördes Belediyesi bu tarife üze-rinden, tahsilât yapacaktı şüphesiz.

                Büyükşehir olduk, aynı kuyunun, aynı şartlar altındaki suyunu yaklaşık 60 TL’ye kullanır hale gelmişiz. Bunun anlamı şu olmalı: Suyu kullanandan 5 akçe, kullanmayandan 10 akçe alıyoruz.

                Daha iyi anlaşılsın diye, şöyle ifade edeyim.

                10 ton suyun bedelini ödüyorsun. 10 ton da kullanmadığın suyun bedelini ödüyorsun.

                Nasıl ama? Dede Korkut kitabındaki Deli Dumrul hikâyesi gibi.

                Su üzerinde özellikle durmak istiyorum. Önemini anlatmaya gerek bile yok. İnsanın var olduğu günden bugüne, en büyük meselesi su olmuştur. Devletler halkının, önce su ihtiyacını karşılamanın yolunu aramıştır.

                Belediyeciliğin en temel görevi, halkına su temin etmektir. Bunun parası düşünülmez. Hayatın olmazsa olmazıdır. İnsan olmanın vazgeçilmezidir. Belediye diğer hizmetlerinde vatandaşından vergiler alır ve hatta bunların oranlarını yüksek tutabilir. Fakat suyu en ucuz ta-rifeyle halkına ulaştırmak, bir belediyenin asli görevi olmalıdır.

                Fakat mevcut şartlar,  ne yazık ki öyle değildir.                

                Deli Dumrul hikâyesine atıf yaparak şunu söylüyorum; Kullandığından 5 akçe, kullanmadığından 10 akçe su parası almak, nasıl bir belediyecilik anlayışıdır ???       

YAZARLAR