Ayten ERKUL


İğneci Şükürye ( Demircimizin söylemiyle. )

"... Kendisi evlere iğneye gittiği için Demirci küçük yer her şeyden her haberden bilgisi olurdu olduğu gibide yardımcı da olurdu hemencecik..."


   

               İğneci Şükürye Demircimizin söylemiyle. Demircimizin iyilik meleği. 40 - 50 - 60 - 70 kuşağı çok iyi tanır Şükriye teyzemizi. Nerde bir hasta görse ilgilenir yardımcı olur. “Sen üzülme” der gider iğnelerini evlerinde yapar ve evine döner.

 

               Bu zamanda bu kadar merhametli iyilik sever birisine az rastlarsınız kesinlikle. Kimsesizlerin kimsesi olmuştur hep. Kendi annemden bilirim ben ilkokula giderken siyatik geçirmişti ağrıları çok fazlaydı. Gelir iğnesini yapar giderdi. Giderkende ‘yapılacak bişey var mı?’ diye mutlaka sorardı anneme. Sadece bize değil ki herkese herkese aynı şekilde iyilikle güzellikle yardım severlikle davranırdı.

               Resmen iyilikleriyle bize, bizlere küçük yaşlarda örnek olur öğretirdi. ‘Ne götürcez be kızım yalancı dünya’ derdi. Mahallelerde bile yaşlı bir insan olsun onun için onunla ilgilenmek bir ayrıcalıktı. Eminim Şükriye teyzenin herkese iyiliği herkese  yardımı  olmuştur.  DEMİRCİNİN İYİLİK MELEĞİYDİ kendisi.

 

               Garibanın ihtiyaç sahiplerinin özelliklede yetimlerin ihtiyacı olanın her zaman yanındaydı. Bulur buluşturur hemen anında hallederdi. Oyası olan danteli olan işi olan ŞÜKRİYE teyzeye danışır ne yapacağını sorar hemencecik çözüm bulurdu. Her konuda elinden geleni yapardı Şükriye teyze. Evlere iğne yapmaya geldiğinde satılacak alınacak birşey olursa ihtiyacın varsa al derdi. Hem sana yardımcı olurdu hemde o elişini yapan kişiye. Hiç bir konuda gocunmazdı, hiç emeğide kıymetli değildi kesinlikle. Birşeye ihtiyacı olan Şükriye teyzeye koştururdu. Ayağının engelli olmasına rağmen hiç kimseyi kırmadı, kırmazdı.

 

               Kendisi evlere iğneye gittiği için Demirci küçük yer her şeyden her haberden bilgisi olurdu olduğu gibide yardımcı da olurdu hemencecik. Kimin oduna ihtiyacı var, kimin kömüre ihtiyacı var kimin evi boşalmış kiracı lazım hemen ayarlar buluverirdi. Birde bunları hiç bir kimseden hiç bir menfaat beklemeden yapardı. İnsanların içinde merhamet duygusu varsa eğer farklıdır asla kötülük düşünmez Allah’ın rızası için. Yani çıkarsız karşılıksız menfaatsizdir. Şimdilerde olmadığı gibi. Şimdi öylemi herkes menfaati için selam verir durumda genelleme yapmıyorum kesinlikle.

 

               Hiç unutmam ilk polis olduğumda Ankara’ya çıktı tayinim. Hemen duymuş telefonla aradı. ‘Kızım tanıdığın varmı Ankara’da bilmiyom ama Mustafa abin, İsmail abin var orda git tamam mı hiç çekinme benim oğlanlarım bi tanedir gelinlerimde öyle hiç üzmediler beni. Selamımı söyle ben Mustafa abinide ararım bak elin gurbet elleri pek zordur ara haaa sakın bak yeni memur oldun bişeye ihtiyacın olursa ordalar onlar.’

 

               Allah razı olsun İsmail abimde Mustafa abimde sahip çıktılar sadece banamı. Polis evinde birlikte kaldığımız Nilgünüme de. Babası Başkomiserdi Nilgünümün görevi başında kalp krizi geçirerek vefat etmiş ŞEHİT olmuş mekanı cennet olsun nurlarda uyusun.

 

               Nilgün dedim birgün görev dönüşü ben Ankara’ya yeni geldim çok iyi bilmiyorum Hemşehrilerim var burda beni götürürmüsün sen Ankarayı çok iyi biliyorsun. Nilgün Ankara’da üniversiteyi okuduğu için uzun zamandır orda yaşamış tayin bekliyordu kendisi öğretmen olmuştu. Dünyanın en güzel mesleklerinden biriydi onun için öğretmenlik Orduluydu. Ayten olur tabiki götürürüm anlaştık mı dedim ne demek dedi. İzinli günümdü hiç unutmuyorum. Nilgün beni Mustafa abimlere götürdü. Kendiside tanıştı Mustafa abimlerle eşiyle. O kadar çok ilgilendilerki benimle ve Nilgünle her konuştuğumuzda kulaklarını çınlatırız. Ne kadar güzel değilmi ne güzel ne iyi bir insandı demek dedirtebilmek. Bu dünya ayakta duruyorsa iyi insanlar sayesinde duruyor bence kesinlikle.

 

               Gel zaman git zamanda bu iyi insanlar yaptıkları iyiliklerle güzelliklerle anılıyor işte. ‘Aaahhh anam ahhh iyilik güzel şey kötülükden ne çıkar derdi Şükriye teyzem.’

 

               Hakkı amcamız İğneci Şükriye teyzemizin eşi. Türkiyede belki de ilk en uzun yıllar defalarca mahalleli tarafından seçilmiş muhtarıydı. Yıllarca Muhtarlık yapmış. Hemde hiç gocunmadan parasından pulundan değil 50 - 55 yıl zannedersem. Çok uzun yıllar bir ömür gibi. İyi birisi olmasaydı Mahalleli memnun kalmasaydı seçermiydi seçerler miydi Hakkı amcamızı  üst üste koskoca 50 - 55 yıl ben böyle hatırlıyorum. Belki daha uzun yıllar yaptı Hakkı amca Muhtarlığı.

 

               Bu uzun yıllarda da hiç kimseyi inciltmeden yapmış bu kutsal görevini. Mahallenin en büyük mülki amirliğini işte böyle her zaman uzun yıllar insanlara yardımlarla geçmiş ömürleri kimine maddi yardım etmişler kiminede manevi yardım ben inanıyorumki Rabbimin Cennetinde en güzel yerdeler... Yaptıkları iyiliklerle hâlâ anılıyor ve hâlâ kendilerine vefa duyuluyor. O kadar güzel birşeyki ne iyi ne güzel insandı dedirtebilmek.

 

               Hepimize nasip olur inşallah böyle arkamızdan güzellikle yüzümüzde güzel buruk bir hisle. Küçük şirin DEMİRCİMİZDEN ŞÜKRİYE KARPUZCU teyzemiz ve HAKKI KARPUZCU amcamız isimli iki güzel insan İYİLİK MELEKLERİ geldi geçti.

               O kocaman yüreklerindeki merhamet iyilik yardımseverlik sevgi saygı hepimizede nasip olsun inşallah. Allahım gani gani rahmet eylesin mekanları cennet olsun nurlarda uyusunlar inşallah.

 

               Cennet bahçeleri durakları olsun.

YAZARLAR