Zaman ve mekân; felsefenin halledemediği iki kavram… Ancak zamanın “dün, bugün” ve “gelecek” bağlamında aktığı muhakkak. Ve bu akışta kenetlenmiş değişen, değişen ve değişen mekânlar, mekânlar, mekânlar …
Dilemek serbest. Çünkü “İnsan bu âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar”. Evliya Çelebi’nin Türkmen şehri, Saruhanoğlu’nun son başşehri, Yunan’a kök söktüren Akıncıların şehri Demirci’nin hizmeti hedefleyen memleket büyükleri, hatta küçükleri de öyle hayal eder, öyle yapar.
“Şehir Güzelleştirme Derneği”nin girişimiyle kader denilen coğrafyayı düzenlemede girişilen çabalardan biri olarak bir bina inşa edilir. “Sanat Okulu” hayali gerçekleşmeyince, taştan bina mekânda, askerî okullardan biri olarak “Demirci V. Astsubay Hazırlama Okulu” açılır. Bu okul, Emirdağ ile birlikte ilçelerde açılan iki askeri okuldan biridir.
* * *
Zaman içinde mekân, çevresiyle beraber değişir.
Kereşe meydanından yukarıya doğru, tepe tarlanın yamaçları ile tabandaki kavak ağaçları arasından akan dere boyunca uzanan yolun kıvrımındaki Akpınar mevkii, artık askerî bölgedir.
Yol boyunca bir toprak bardak, çömlek ve kiremit atölyesi ve Orman İşletme binasından başka bir yapı yoktur. Daha sonrası ise, yasak bölgedir. Bir zamanların harman alanı Akpınar Çayırı’na artık izinsiz girilemez.
Askeri alanın içinde geçen yolun üstündeki tepeye, kuzeyden güzeye uzanan iki katlı bir bina inşa edilir. Mekânlar, amaca uygun devam ederken 1963’e kadar Astsubay Hazırlık Ortaokulları kapatılır ve Demirci V. Astsubay Hazırlık Ortaokulu da, İstanbul Halıcıoğlu Astsubay Hazırlık Ortaokulu’na nakledilir.
Demirci V. Astsubay Hazırlık Ortaokulu’nun Demirci’den nakliyle geride, aşağıdaki taş bina ile yukarıdaki iskelet halindeki uzun beton bina kalır. Sonradan yukarıya doğru birbirine paralel binalar topluluğu olacağını öğrendiğimiz uzun beton bina, aylarca yukarıdan Demirci’yi seyreder.
Mayıs ayının üç Cuma gününün öğleden sonrasında yapılan Hıdırellez kutlamalarında, bir baştan diğer başa yarışan çocukların çığlıklarıyla şenlenir, bu uzun beton bina. Ne kadar uzun görünürdü gözümüze.
1960 darbesi sonrası kurulan hükümetin Milli Eğitim Bakanı olan Şevket Raşit Hatipoğlu, Demirci Belediyesi ve Şehir Güzelleştirme Derneği’nin başvurusuyla söz konusu binalarda, “Öğretmen Okulu” açılacağı sözünü verir, ancak okulun açılması Hatipoğlu’nun yerine Milli Eğitim Bakanı olan İbrahim Öktem’in talimatıyla 1964 yılında gerçekleşir.
* * *
“Demirci İlk öğretmen Okulu”, 03 Aralık 1964 tarihinde, okul müdürü Seyfi Ertem’in konuşmasıyla eğitim ve öğretime başlar. Birinci ve dördüncü sınıftaki ilk öğrencilerden başlayarak okulun çehresi, derslerle, yaz çalışmalarıyla yıllar içinde değişir; Akpınar’ın bozkır arazisi, yıllar içinde yeşile bürünür.
1974’te hizmete giren yeni bina ile Demirci İlköğretmen Okulu, yeni laboratuvar, atölye, spor ve müzik salonlarına, öğrenci lokali ve yeni dersliklere kavuşur.
1974 – 1975 öğretim yılında İlköğretmen Okullarının bir kısmı, öğretmen yetiştirme görevini yitirir, 3 yıllık “Öğretmem Lisesi” haline getirilir. Öğretmen liselerine dönüşüm ile bu okullara olan ilgi azalır, öğretmen okullarının geçmişteki nitelikli öğrenci kaynağı kaybolur. Milli Eğitim Temel Kanunu ile de, “öğretmenlik özel bir ihtisas mesleğidir” ilkesi belirginleşir.
Eğitim sisteminin yeniden yapılandırıldığı, ilköğretim öğretmenliği dâhil, öğretmenlik mesleğinin her dalında yükseköğretim şartının benimsenerek öğretmen yetiştiren kurumların üniversite bünyesine alındığı bir döneme girilir. Öğretmen okullarının işlevleri, Sınıf Öğretmeni Yetiştiren İki yıllık Eğitim Enstitülerine verilir.
Demirci İki Yıllık Eğitim Enstitüsü, 1975 -1976’da eğitim ve öğretime başlar. Bu öğretmen yetiştirmede yeni bir dönemdir. 1979’da kapatılan Enstitü, Demircililerin çabasıyla 1980 başında açılarak kapatılan Sinop Eğitim Enstitüsü’nün öğrencileriyle yeniden eğitim öğretime başlar.
1980 – 1981 öğretim yılında, Demirci Öğretmen Lisesi, son mezunlarını verir. 1976 yılından itibaren öğrenci alınmayan Demirci Öğretmen Lisesi’nin yatılı öğrencileri, 1981–1982 öğretim yılında, Balıkesir-Savaştepe Öğretmen Lisesi’ne nakledilir.
* * *
Öğretmen yetiştiren kurumların yükseköğretim kurumlarına bağlanması kararları sonucu, iki yıllık enstitüler, Üniversitelere bağlanınca Demirci İki Yıllık Eğitim Enstitüsü de, 1982’de Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir - Buca Eğitim Fakültesi’ne bağlanır. “Demirci Eğitim Yüksekokulu” olarak öğretime devam eder. Öğretim süresi 1988–1989 öğretim yılında 4 yıla çıkarılır.
1992 yılında Eğitim Yüksekokullarının fakülteye dönüştürülmesi ve yeni açılan üniversiteler, Demirci Eğitim Yüksek Okulu’nu da etkiler. Sonuçta Demirci Eğitim Yüksekokulu, Eğitim Fakültesi olarak 1992 yılında Manisa’da yeni kurulan Celal Bayar Üniversitesi’ne bağlanır.
“İlköğretmen Okulu, Öğretmen Lisesi, Öğretmen Lisesi ve Eğitim Enstitüsü” ve “Eğitim Yüksekokulu” süreciyle bugün Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi’nin konumu, Cumhuriyet dönemi öğretmen yetiştirme politikaları ve çabaları içinde gelinen noktadır.
* * *
Şehir coğrafyacıları, kültürel hizmetler açısından, yükseköğretim kurumlarının bulunduğu şehirleri “üniversite şehirleri” olarak isimlendirirler. Yine onlara göre bu yerler, bir takım sanat faaliyetlerinin düzenlendiği yerlerdir.
Üniversite şehirlerinde, üniversite hayatıyla günlük hayat, iyice kaynaşır, Üniversite veya fakülte, günlük hayatı, daha da artan bir şekilde etkiler. Bu şehirlerde hayat, tamamen üniversiteye göre düzenlenir. Şehir, üniversiteyle canlılık kazanır, tatil ise buralarda genel olarak şehir hayatının bir sonraki öğretim yılına kadar söndüğü devredir.
Büyük şehirlerdeki üniversiteye dayalı hayat tarzı, oluşma imkânı bulamamış, dolayısıyla gerçek anlamda üniversite şehirleri ortaya çıkamamıştır. Almanya, İtalya, İngiltere, İspanya, Portekiz, İsveç, Belçika, Danimarka ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bazı üniversite örneklerinde görüldüğü gibi, üniversite şehirleri, küçük şehirlerde görülür. Nispeten küçük şehirlerde kurulmuş eski ve büyük üniversiteler, üniversite şehirlerinin günlük hayatının hatta yıllık hayatının esas unsurunu teşkil ederler.
Küçük üniversite şehirleri, üniversite merkezinin bazı yüklerini üslenebilir. Önemli organizasyonları, büyük şehir merkezlerinde düzenlemek mümkündür. Ancak, bu şehirlerin sanayi ve ticaret ilişkilerinden oluşan karışık hayatı, bazı organizasyonların, küçük merkezlerde yapılmasını düşündürdüğünden, Avrupa’da, bu çeşit hizmetlere sahne olan şehirleri ortaya çıkarmıştır.
Ülkemizdeki ve dünyadaki önde gelen örnekleri dikkate alındığında, üniversitelerin veya ünitelerinin bulunduğu yerler, sanayi ve ticaret şehirlerinin gürültülerinden ve olumsuzluklarından uzak olan veya uzaklaştırılan yerlerdir. Üniversitelerin çalışmalarını gerçekleştirebilmeleri, ancak bu şartlarda mümkün olabilmektedir.
Demirci, öncelikle, 2024 yılı itibariyle 60. eğitim öğretim yılını ulaşan Eğitim Fakültesi’yle haklı bir gurura sahiptir. Eğitim Fakültesi, Cumhuriyet döneminin öğretmen yetiştirme politikalarındaki uygulamalarının bütün basamaklarını, yaşamış bir kurum olarak alanında kendini göstermesini bilmiştir. Eğitim ve öğretimde 60 yıl bunun örnekleriyle doludur.
Eğitim ve öğretimde 60 yıl; bir iskelet binadan, tesisler kompleksine, çıplak bir araziden ağaca, çiçeğe, ilk mezundan binlerce eğitim ordusuna ulaşmanın kazandırdığı gelişim, değişim ve tecrübenin oluşturduğu tarihe dayalı bir gelenektir.
Demirci’de, Eğitim Fakültesi ve Meslek Yüksekokulu’yla Manisa Celal Bayar Üniversitesi, şehir hayatının esas unsurudur. Demirci’de, “üniversiter hayat” tarzı, her yıl gelişme kaydetmektedir. Esasen Demircili bu hayata uzak değildir, Demircililer, 50’li yıllarda bir Askerî okulla da tanışmış ve yaşamışlardır. Demirci Eğitim Fakültesi, o yılların eğitim yatırımları, projeleri üstünde yükselip bu günlere ulaşmıştır.
Nüfusunun yaklaşık %40’ı eğitimle doğrudan iç içe olan Demirci, bir eğitim kentidir. Fonksiyonel özelliği açısından halıcılığı ile isim yapıp tanınan Demirci, İlköğretmen Okulu’ndan Eğitim Fakültesi’ne uzanan 1964’ten 2024’e 60 yıllık süreçte bu özelliğine eğitim fonksiyonunu da katmasını bilmiştir. Eğitim - öğretim faaliyetleri başlamasıyla şehrin tüm cadde ve sokaklarını öğrenciler süsler. Eğitim Fakültesi öğrencisi, Demirci’de yaşamaya başlamasından itibaren günlük hayatın her kademesinde “Hocam!” veya “Hoca Hanım!” unvanıyla onurlandırılır.
Her eğitim-öğretim yılı sonunda bir gelenek haline dönüşen mezuniyet törenleri, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi’nde her yıl bir vefa uğurlaması olarak Demirci halkının da coşkulu katılımıyla, yurdun dört bir yanından gelen öğrenci velileriyle, yakınlarıyla birlikte yapılır.
Yurdumuzun her yerindeki hizmetleriyle Demirci İlköğretmen Okulu, Demirci Öğretmen Lisesi, Demirci Eğitim Enstitüsü / Yüksekokulu, Manisa Celal Bayar Üniversitesi (Demirci) Eğitim Fakültesi mezunları, eğitim tarihindeki yerlerini alırken, şimdilerde çocuklarının, hatta torunlarının onların yolunu izlemekte oluşları, en büyük gurur kaynağıdır.