AHMET AKKOÇ / Demirci İlçe Müftülüğü Şube Müdürü


KADINA ŞİDDET


İSLAM’IN ASLA KABUL
ETMEDİĞİ BİR YARA
Toplumun en büyük sınavlarından biri hâlâ çözülmeyi bekliyor: kadına şiddet.

Her yıl yüzlerce kadın, eşinin,  kardeşinin ya da tanımadığı bir erkeğin elinden acı çekiyor. Peki bu tablo İslam’ın hangi ilkesiyle bağdaşabilir? Kısaca söylemek gerekirse: Hiçbiriyle.
İslam, insan onurunu merkeze alan bir dindir. Kadın ya da erkek fark etmeksizin her birey Allah’ın kuludur ve dokunulmaz bir değere sahiptir. Nitekim Kur’an-ı Kerim, “Onlarla iyi geçinin” (Nisâ 19) diyerek aile hayatının temelini “güzel muamele” üzerine kurar. Şiddet ise güzel muamelenin değil, zulmün adıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Veda Hutbesi'nde “Kadınlar hakkında Allah’tan korkun; onları Allah’ın emaneti olarak aldınız” buyurur. Düşünün: Bir Müslüman, Rabbine ait bir emanete el kaldırabilir mi? Elbette hayır. Ama bugünün toplumunda ne yazık ki tam da bu yaşanıyor.

Peygamber Efendimiz (sav) eşlerine bir defa bile el kaldırmamıştır.  Hz. Peygamber’in “Sizin en hayırlınız, ailesine en iyi davranan-dır” sözünü her gün duymamıza rağmen, bazı insanlar hâlâ gücü merhametin yerine koyuyor.

Oysa aile, sevgi ve sükûnet yuvasıdır. Rûm Suresi’nin 21. ayeti bunu çok net ifade eder: Allah eşleri "sevgi ve merhamet" için yaratmıştır. Merhametin olduğu yerde şiddet olmaz; şiddetin olduğu yerde ise sevgi yaşayamaz.

Şiddet sadece fiziksel değildir. Aşağılamak, tehdit etmek, ekonomik baskı kurmak, psikolojik ambargo uygulamak da şiddettir. Bu tür davranışlar kimi zaman bir tokattan daha fazla iz bırakır. Kur’an, “güzel söz”ü emrederken, biz bazen en yakınlarımıza bile en ağır kelimeleri söyleyebiliyoruz.

Bugün kadına şiddetin önüne geçmenin yolu eğitimden, bilinçlenmeden ve dinimizin bu konudaki açık hükümlerini bilmekten geçiyor.

Kadına şiddet, sadece aile içi bir sorun değil; toplumun vicdanını test eden bir meseledir. Ve unutma-yalım: İslam, şiddeti değil; merhameti emreder.

Toplum olarak yapmamız gereken bellidir:

Kadınlarımızı korumak, , evlerimizi huzur yuvası hâline getirmek ve en önemlisi, insan onuruna sahip çıkmak.

Çünkü bir toplumun gerçek gücü, kadınlarının huzuru kadar güçlüdür.

YAZARLAR