" Kadir kıymet bilmek" diye bir deyim var, bilir misiniz? Yaşı 25'e kadar olanlar dedelerinden, 25'ten yukarı olanlar babalarından duymuş olmalılar. (30 rakamını üst sınır olsun diye söyledim. Yoksa yo benim için bir kadri kıymeti yok! Cümlede de kullanmış oldum böylelikle.) Duymadılar ise benden duymuş olsunlar. Herhangi bir şeyin kadrini, kıymetini bilmek demek; değerini bilmek, kendi katındaki anlamının kendisine verdiği katkıyı ölçümleyebilmek demek. Tarif tamamen bana ait olup bütün sorumluluğunu da kabul ediyorum.
Biz İnsanoğlu ya kadir kıymet bilmeyiz ya da kadrini Kıymetini bileceğimiz kişinin vakti geçince, bu deyimi anlamlı hale getiririz. Vakitlice (Zamanı gelince) kıymet takdir etmek nadirattan (çok az) oluyor bizim topluluğumuzda. Ha konuyu çok dağıtmadan, ama yeri gelmişken, kadir kıymet konusunda aşırıya kaçanlar, gös-termelik yapanlar da vardır ve en tehlikelisi, o kişiyi insanüstü varlık haline getirmeleridir.
Yine "biz insanoğlu" diye başlayarak söyleyeyim ki; çocukluğumuzdan vefatımıza kadar geçen sürede, kadir kıymet bilmemizi gerektirecek, çok da fazla etken görmez olduk son zamanlarda etrafımızda. Her şeyi ve herkesi görevlendirilmiş, olması zorunlu gibi görüyoruz, fedakârlık yapmalarına rağmen. Bu yazı da bu tatsızlığa girmemek için kapatayım. Ama bilin ki; mutlaka açılmalı ve irdelenmelidir.
Kadir kıymet noktasında öncelikli olanları sıralayayım bugünlük. Doğmadan önce başlayan, bizden önce vefat etmedi ise ve biz önce ölür isek; ölünceye kadar geçen sürede sevgisini, emeğini ve canhıraş mücadelesini evlatlarına adayan ebeveyn (anne-baba) en fazla vefa gösterilmesi gereken varlıklar değil midir? Kötü istisnalar dışında tutularak yakın akrabalar kıymeti bilinmesi gereken kişiler değil midir? Ülkeyi bizler için vatan haline getiren, düşman-dan kurtaran, Anadolu'ya geldiğimiz günden son PKK eyleminde şehit olanlara kadar tüm şehitlerimiz, gazilik mertebesinden merhum olan ve halen yaşayanlarımız takdir edilmesi gere-kenlerimiz değil midir?
Ve nihayetinde; bir insan olarak ceddimizden tutun da bu günümüze ister dinimiz üzere olsun ister diğer dinlerden (dinsizlik de bir dindir, yeri gelince işleriz.) olsun; bize ve insanlığa hizmet etmiş herkes takdire şayandır, kadir kıymet bilinmesi gerekenlerdir.
Belirli gün ve haftalarla ilgili görüşlerimi genelde günü geçtikten sonra yazarım. Bu sefer öncesinde yazıp, sonrasında okunsun istedim. Şimdi sırası geldi: Kadir kıymet bilme noktasında en fazla sahiplenilmesi gereken zümre (topluluk) öğretmenlerdir. Ve yine aslında, bir başkasına kendisi için yararlı herhangi bir şeyi öğreten herkes öğretmendir. Ve insan için en büyük öğretmen, anne-baba ve yakın çevresidir. Sonrasında kim mi gelir? Elbette: Okullardaki öğretmenlerimiz gelir. Zorluklarını, sıkıntılarını, sorumluluklarını, acılarını içlerinde ve bil fiil olmakla yakından bildiğim öğretmenlerimiz ömür boyu kadri kıymeti bilinmesi gereken insanlardır. Ahilik teşkilatındaki tüm ustalar, fabrikalardaki ustabaşılar dâhil iyi yönde, yararlı ve meslek sahibi olmayı hedefleten tüm insanlar kurumsal olmasa da öğretmendirler. O halde onlar da kıymeti bilinenlerin içerisinde yer almalıdırlar. Ama herkese öğretmenlik yapanlar, en fazla eli öpülesilerdir.
Bu vesileyle, başta İlkokul öğretmenlerim -ki 5 yılda 3 öğretmen değiştirdim- kur'an kursu hocam, lise öğretmenlerim, üniversite hocalarım olmak üzere, üzerinde emeği olan tüm insanlara ve insanlığa ve vatanımıza hizmet eden tüm geçmişlerimize Allah'tan rahmet, yaşayanlarına da sağlık, sıhhat ve afiyetler diliyorum.
“ Öğretmenlerimiz, meslektaşlarım günümüz kutlu olsun! " Günümüz, yılın 365 günü hatırlanası ve ömrümüz boyu saygıyla anılası bir anlama dönüşsün!
Hadi cümlemiz (hepimiz) kalalım sağlıcakla! İşiniz, gücünüz rast gitsin! Kolaylıklar diliyorum hepimize hepimize....