Mustafa KAYA


KANUNİ VE NEME LAZIM!


              Hangimiz Anadoluluktan vazgeçmedik ki? Hangimizi öz benliğimizden vazgeçirmediler ki? Bazen geriye doğru baktığımızda, benlik olarak ifade edilen kültürümüz, çocukluğumuzdan gençlik çağlarımıza kadar yaşayabildiğimiz örfümüz, âdetimiz size de benim gibi, tarih kitaplarında bahsedilen uzun yıllar önceki atalarımızın yaşam tarzları gibi gelmiyor mu? 

 

          "Dünya köyleşiyor!" derken, hepimiz, hâkim batı kültürünün esiri olmuş köylüler olmuyor muyuz? Zaten hâkim batı kültürü, kültürel olarak hâkimiyeti altına alamadığını, topraklarını işgal ederek veya ekonomik işgalle dönüşüme uğratmıyor mu? Peki bunların hepsini, genellikle İslam dünyası ve Hristiyan dünyanın dışındaki toplumlara (Yahudileri saymayın, onlar hepsinin üstündeki akıldır.) zorla kabul ettiren bu zorba ve istilacı batı kendi de dâhil, dünyayı nereye sürüklüyor? Avrupa ve Amerika’nın göreceli mutlulukları dışında, dünyanın neresi huzurlu acaba? Yine "Peki" diyerek sorayım: en az 300 yıldır bu istilacılara "neme lazım!" demese idik ve eğer tüm kültürler ve kimlikler olarak bir ve beraber karşı çıksa idik, mücadele etse idik, sizce başarılı olabilirler mi idiler?

 

          Yukarıdaki paragraflardaki gerçeklere inat, diğer yaşam tarzlarına hoşgörüyü, merhameti gösteren ve isteselerdi dinlerini ve kültürlerine el sürerek deformasyona uğratabilecekken korumalarına imkân veren İslam anlayışı en az 1500 yıl bu dünyada hüküm sürmedi mi? Kime elimizi sürdük Allah aşkına? Eğer bu gün bu ülkede, söylemiş olduğum tarihi gerçeklere rağmen, bunun tersini savunan %1 bile insanımız var ise bu hâkim batı kültürünün tesiri ve bizi dönüştürmesi değil midir? Çok iddialı bir cümle kurayım: bu oran şu an toplumumuzda en az %25-30’larda, inanın buna... Ve bu söylediklerimin hepsine "bana ne bunlardan, neme lazım!" diyen toplumumuzdaki oran nedir acaba? "Yüzde 75 mi dediniz?". O zaman ben demedim, siz dediniz. 

 

          İşte size, bu tarihten yüz yıl öncesinden başlayan, son 1000 yıllık cihanşümul devletin en büyük hükümdarlarından Kanuni Sultan Süleyman Han'ın, devletinin güçlü kalmasını sağlama adına yaptırttığı araştırmaya dair bir hikâye. Hadi sizin deyiminizle %25'e bari ibret olsun.

 

          Kanuni Sultan Süleyman’ın aklına takılan ve onu yoran bir soru vardır. “Çok güçlü bir duruma getirdiği Osmanlı Devleti’nin akıbetini hayâl eder, günün birinde Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı?” diye…

 

          Bu sorunun cevabını almak için dönemin ünlü̈ Türk âlimi Yahya Efendi’ye Sadrazamını gönderir.

          

          Sadrazam gider, sorar ve döner.

 

          Kanuni; “Ne dedi?” diye sorunca Sadrazam cevabı söyler; 

 

          “Neme lazım dendiği zaman!”

 

          “- Başka bir şey söylemedi mi?”

 

          “- Hayır efendim. Bir tek cümle söyledi.”

          Bu cevabı uzun bir süre düşünen Kanuni, sonunda ünlü âlime mektup yazar, bunun ne anlama geldiğinin açıklanmasını ister. “Çeşitli yorumlar yapıyorum, ama doğrusu nedir, onu ancak siz söylersiniz…” der. Ve ünlü âlim Yahya Efendi de bir mektup yazıp, Kanuni’ye gönderir. Mektup şöyledir:

 

          “Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzluk sıradan bir hale gelirse, işitenler de “neme lazım” deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse… Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse… Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taslardan başkası işitmezse… İşte o zaman devletin sonu gelir. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır. Halkın güven ve itimadı sarsılır. Asayişe itaat hissi kaybolur. Halkın umutları yok olur, böylece devletin yıkılması mukadder ve kaçınılmaz hale gelir…” Bu mektup, 500 sene önce yazılmış̧ ve Topkapı Sarayı’nda sergilenmektedir…

 

          Bu alıntıyı dünyanın gidişatına, bu gözle bakmamızı sağlamak adına paylaşmış oldum. Olay sadece görece son 3 - 5 yıllık Türkiye’deki ekonomik kriz ile ilgili değil. Dünyadaki en az 200-300 yıllık ekonomik, sosyal ve psikolojik kriz ile ilgili. Onun için 500 yıl önceye döndüm, Dikkatinizi çekerim.

 

          Hadi Kalın sağlıcakla her şey gönlünüzce olsun! Kolaylıklar dilerim.

YAZARLAR