Celal METİN

Tarih: 01.05.2024 14:53

Karacanın Soy Kütüğü - Girizgâh

Facebook Twitter Linked-in

Işıksız, bol yıldızlı bir dağ köyünde,

Doğuma sancılıydı gece.

Bahar bakışlı bir mevsim,

Bir tarih düşüyordu kendince.

Bir bebek ağlayışı,

Zaman zembereğinde öğle,

Hem de delice.

 

Aile, bir tarafı Menderes’e ağıtlar düzen,

Yeni yetme demokrat.

Bir tarafı İnönücü, Ortanın Solu,

Gedikli halkçı.

Kulağına okunan ezanla birlikte 

“Celal Bayar” dı adı.

Çokçası “Bayar” dedi bilenler kısaca,

Gene de 

Bir “Celal”i vardı.

 

“Onbaşı oğlu Hüseyin’den olma,

Çavuş kızı Şerife’den doğma,

Dokuz yüz altmış beş tevellütlü..”

Denilmedi kendisine,

Denilse güzel olurdu.

Ama ilkokulu bitirince öğrendi

Ne Nüfusta, ne köy defterinde,

Yedi çocuktan sonra,

Kaydı bile yoktu.

 

Hatırladığı ilk şey bir ulu ceviz ağacı,

Gölgesine sığınmış tabut.

 -Karacaların Hasan vurulmuş Kulat düzünde-

Yorgun bir kızılcık ağacı gölgesinde,

Kadın ağıtları göğü tutmuş,

Gözyaşı dağıtır bulut.

Bu çocuk! Ah bu çocuk!

Kaygıdan azade,

Taze bir umut.

 

Hanay evin kapı eşiğinde bir ana,

Bir yorgun üveyik.

Süt gerdanında bir çocuk yanağı,

Gökteki yıldız sayısınca masum.

Ana her daim bir sığınak,

Ana en güzel dirlik.

Çocuksa koklar o teni

Yeni bir pencere açar can içre,

Günlük - güneşlik.

 

Orta boy - kasketi öne basık bir baba,

Kurulur sarı traktöre.

Sanırsın Mercedes kullanır som asfaltta

Hükmeder dağlara derelere.

Elleri hep mazot kokar, yarısı nasır,

Çocuk o ellere bakar güvendedir

Minnet duymaz kimselere.

 

İki göz oda, bir hayat ev dediğin

Altı dam - üstü çatı.

Yedi baş horanta, aile çekirdek de

Üç koca eskitmiş bir koca karı

Büyük hala, tarih öncesinden, müzelik!

Çocuk onu çok sever

Öyle ya!

Çoğunca koynunda yatar,

Adı Zeynep de

Lakabı Sarı.

 

Gökte tayyarelerin, suda balıkların

Peşinde koşup

Yalayacağını sanırdı.

- Dere Boyu, Top Sahası, Yarım İn -

Daim Meskeni.

- Çad, Göynük, Maşat -

Onu tanırdı.

 Önce okulu, sonra yazıyı icat edene,

 Sövüp saymakla… Birleştirilmiş sınıf,

Üç senede beş öğretmen,

Rekora daha çok vardı. 

 

En yakın komşuları dedesigil,

Nine tombalak, doğuştan esmer,

Dede yürürken kambur.

Çocuk hatırlıyor her ikindiüstü,

İnce-yorgun cezbeli bir sesle dede

Kur’an okur.

Zapturapt altına alınmamış zaman,

Yetmişlerin hedef tahtasında ülke,

Kirkit bildiğini dokur.

 

Kaç kuş yavrusunu yuvasız bıraktı,

Komşu bahçelerinden meyve çaldı,

Şimdi çok pişman.

Günde üç vakit döverdi anası,

 Yine de bildiğini okurdu hergele!

Belli yaramaz, afacan.

Düşler tutardı yıldızlı gecelerde

Harman yerinde,

 Nedense gelmezdi hiç

Altın sırmalı kutlu ferman.

Koyu kahverengi, iskeleti ahşap, yarım metre,

Grunding marka radyo.

Uzun dalga cızırtılı, kısası Ankara Radyosu,

Kıbrıs. Barış. Harekât vs...

Orta boy kırçıl sakallı dede ve baba

Eğilmişler, derin düşünceli

- Çocuk anlam veremiyor ama -

Durmadan konuşuyor radyo. 

 

Dağa- taşa “Karaoğlan” yazıldığı bir çağda,

- Babalar hızlı Demirelci -

- Oğullar aykırı Türkeşci -

Ne yaman çelişki!..

Ortaokul sıralarında bir asker kızına 

Çaresiz abayı yaktı.

O yaz sonu tayin... Kız çekti gitti!

Orda başladı ozanlık belki.

 

Siyaset meydanında çatılıyordu bakışlar;

Atlarından düşüyordu sipahiler,

Gündem: Terör ve anarşi…

Duvarlarda, “Tek Yol Devrim” yazılı

Sloganlar, pankartlar kan istiyor,

Militan

Birilerin sıkılı dişi,

Çağ sancılı vurmalı mühür,

 “Kanımız Aksa da Zafer…”

Yaman kurulu feleğin çarkı!

Nasıl durdurmalı bu gidişi?

 

Yaş, yeni yetme! Gençlik! Kan deli!

Bir okul çıkışı kıyasıya dövdüler onu

Sırtında demir çubuk izi

Ağız - burun kan revan.

Yine de uslanmadı, yol çetin belli!

Dava ondan da büyük!

Aldırmadı, nasılsa

 “ İt ürer, yürü kervan! ”

 

Son yaza girerken uzun gölgeli Eylül!

Azgelişmiş silahlarıyla kışlalarından

Çıkıverdiler,

Araçlarında yoktu yakıt.

Apoletli…… Çakma……

Televizyon ekranlarında zırt - pırt

Yusuf’un kör kuyusundan daha derin

Ve karanlık zindanlar.

Gönülsüz darağaçları!..

 

Neden bir satırlık selamım yok,

Biliyormusun?

Daha bitmedi destan!

Dahası yazılmadı ağıt!..

                                          C. Metin (22.05.2021)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —