Kaş aldıran veya yüzündeki tüyleri yolduran kadınlara lanet edildiğine dair aktarılan bilgi Kur’an’da değil, rivayetlerde yer alır.
Öncelikle bilinmelidir ki, İslam’da helal ve haram belirleme yetkisi sadece ve sadece Allah’ındır. Muhammed aleyhisselam dahil başka hiç kimsenin haram koyma yetkisi yoktur. (Araf [7] 32-33; Enam [6] 145; Kehf [18] 26; Yusuf [12] 40).
Kur’an’da Allah’a iftira, cinayet, namuslu kadınlara iftira gibi lanetlenmiş 17 davranış yer alsa da (örneğin Maide [5] 64; Nisa [4] 93; Nur [24] 23) bunlar arasında kaş aldırma zikredilmez.
Kur’an’da olmadığı halde bir şeyi dinde varmış gibi sunmak Allah’a din öğretmek, ona iftira etmektir:
“Ve kendi dillerinizin yalan nitelemesi ile Allah’a yalan uydurmak için, “Şu helaldir, şu haramdır” demeyin. Şüphesiz Allah’a yalan uyduran kimseler iflah ol mazlar.” (Kur'an, Nahl [16] 116).
Sonuç olarak kaş aldırmak, yüzlerdeki tüyleri yolmak vs. gibi uygulamalar haram olsaydı bunların mutlaka Kur’an’da yer alma ları gerekirdi. Bunlar Kur’an’da yer almadıklarına göre haram olmaları söz konusu değildir. Kur’an’da açıkça yasaklanmamış davra nışlar kişinin kendi tercihine bırakılmıştır. Bu tür davranışların dini bir yönü olmadığı için sadece tıbbi olarak zararı olup olmadığına bakılmalıdır.
Not: Kaş aldırmanın yasak olduğunu savunmak için şeytanın “…Onlara emredeceğim ve Allah’ın yarattığını değiştirecekler…” (Nisa [4] 119) ayeti delil olarak getirilir.
Öncelikle bilinmelidir ki bu ifadenin bağlamı, Allah’ı bırakıp bazı dişilere / putlarla yalvaranlar ve Allah’ın yanı sıra şeytanı veli (otorite) edinerek Allah’a ortak koşmalarını ele alan ayet grubu (necim) ile ilgilidir (116-121. ayetler).
Allah'ın yarattığını değiştirmenin varlıkların genleriyle oynamak, varlıkları kutsallaştırarak ilah haline getirmek, istifade edile bilecek hayvanları haramlaştırmak, doğayı veya doğadaki dengeyi bozmak gibi şeyler olduğu söylenebilir.
Fakat kaş aldıranların Allah’a ortak koşmak veya doğanın dengesini bozmak gibi bir niyetlerinin olduğunu söylemek pek mümkün görünmemektedir.