Mustafa KAYA


KAZALIM VE KAZANALIM


Malum halk olarak çabuk unutur fakat geç hatırlarız. Birbirimizi alt etmek istediğimiz konuları üzerinden yıllar yıllar geçmiş olmasına rağmen hemen hatırlayıveririz de yapılan iyilikleri, beraber mutlu geçen dostlukları küçücük menfaatler uğruna unutuverir ve zinhar hatırlamayız. Hatırladığımızda bizi biraz meşgul edecek, emek harcatacak ve nihayetinde rahatımızı bozacak konular da hatırımıza veya hatıramıza pek uğramazlar. 

 

               Hayatımızın çoğunluğu toplumumuzdaki kişilerden kişilere, guruplardan guruplara azınlığı etkilememekle berabersıkıntı, stres ve bunlara dayalı meşguliyetle geçiyor. Hastalık dışında hepsi ufak tefek sıyrıklarla atlatılabiliyor. Modern toplumda yaşadığımız şehirler bu sıkıntıların artmasında ya da azalmasında etkili oluyor. Büyük şehirlerin büyük sorunları oluyor. Demirci büyük şehre bağlı küçük bir şehir olduğu için çok fazla sıkıntı çekmiyoruz. Son zamanlarda su, kanalizasyon ve doğalgaz kaynaklı kazılar haricinde trafik ve trafiğe dayalı sıkıntımız diğer büyük şehirlere nazaran yok denecek az. Bu arada çereşeye giriş ve çıkışlarda kızılçağla tarafında yavaş yavaş sıkışıklar başlamadı değil! Ama altını çizdiğim kazı kaynaklı trafik sıkıntısı ile arabaların yıpranması meselesi uzun sürmemesini canı gönülden arzu ettiğimiz bir husus oldu. Kazılardaki zamanlama ile kazılan yerlerin Demirci’nin her yerinde ve her an olabilmesi açıkçası halkın homurdanma katsayısını artırdı.

 

               Şunu da kabul etmek gerekir ki, yapılan yatırımlar önemli yatırımlar. 

 

               Demirci’nin alt yapısını sağlamlaştırması ve daha temiz bir su şebekesi olması açısından önemli yatırımlar. İlçemizin temiz bir havaya kavuşması yani hava kirliliğinden kurtulması -cidden hava kirliliği oluyor kışın- ve daha ekonomik ısınma için doğalgaz yatırımı önemli… Demirci halkı ve özellikle kızılçağla halkı, kazıların aynı yerlerde defalarca yapılmasından, kötü bir yol bırakılıp arkaya bile bakılmadan gidilmesinden ciddi manada rahatsız. Kızılçağlaya göre karşı tarafa, Akın cılar mahallesine, Fatih mahallesine ve eski Demirci’nin oralara da yavaş yavaş dokunulmaya başlandı. Buralar karşıya göre daha engebeli olması sebebi ile sıkıntıyı daha fazla yaşayacak gibi gözüküyoruz. Vatandaş “özellikle çarşı tarafı ve mecburiyet caddesi yani eğitim yolu kızılçağla gibi olur ise vay halimize” diyor.

 

               Tam yılını hatırlayamayacak olsam da başta bahsettiğim çileli yılları unutmak meselesine atfedeyim- 1985-1990 arasındaki yıllarda Demirci toptan bir kazıya uğramıştı. Çocukluktan gençliğe geçiş zamanımızdı. Günlerce sularımız kesik halde perişan vaziyette idik. Evlerimizin önü sabit çukurlarla kazılı idi. Çocuklar ve yaşlılar çukurlara kaçmasın diye tam bahçe kapısının önündeki çukura tahtadan köprü yapılırdı. Bulaşıktan banyoya temizliğimizi taşıma suyla yapar “ taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini” böylece anlardık. İşin güzel tarafı, sokakları çukurlu o ortamda saklambaç ve hırsız- polis oyununu zevkle oynardık, diğer zamanlara göre. Mahallede araba sayısı az olduğu için araba park etme sorunu şimdiki kadar zor olmuyordu. O zamanlar bırakın her evde iki araba olmasını her sokakta araba bile zor bulunuyordu. Araba trafiğindense yaya trafiği vardı, şimdiye göre kalabalık nüfuslu Demirci’de.

               Şimdilerde Demirci nüfusu biraz daha yaşlı insanlardan oluştuğu için bu, benim hatırladıklarımı kolaylıkla hatırlar. Bakmayın siz benim zorluklar unutulur, hatırlanmaz dediğime… o günlerde teknolojik imkanlar bu günlere göre daha az olduğundan ve dolayısı ile insanlarımız bu kadar rahata alışık olmadığından, şikâyet bu kadar fazla olmazdı. Aradan muhalefet olsun diye sesini yükseltenleri, iktidar dursun diye susturanlar bastırırdı. Şimdilerdeki problemlere hayıflanmalar, sız lanmalar daha gür çıkabiliyor. Kabul edelim son 20-30 yılda demokratikleşme adımlarımız oldukça fazla oldu. Tüm sızlanmalara ve sözüm ona kısıtlı bölgeli iç protestolara rağmen aklı selim çoğun luğumuz yatırımların gerekliliği konusunda hemfikir. Bu sıkıntılarımızın ileride hayatımızı kolaylaştıracağı ve temiz su ve sağlıklı kanalizasyon şebekesine kavuşmamamıza vesile olacağını, eminim hepimiz kabul ediyoruzdur. 

 

               Konuyu yavaş yavaş özetlemeye çalışalım: çok önceden yaşamış olduğumuz zorluklar ile kıyaslarsak bu günkü sıkıntılarımız çok da fazla değil. Ama o zamanki yaşam koşulları ile bu zamanlardaki yaşam koşulları da bir değil. Bu günün problemlerine bu günün çözüm yolları ile yaklaşmak en güzeli. Yapılan yatırımlara teşekkürü borç bilirken, kazıların daha düzenli olmasını ve günümüzün teknolojisinden yararlanarak hızlı ve sağlam bir şekilde ilerlenmesini istemek de hakkımız olsa gerektir. Bizi biz yapacak en büyük değer halka hizmeti, hakka hizmet olarak görmek değil midir? 

 

               Bu arada latife olsun diye demiyorum; biz de sanayi esnafını çok seviyoruz ve destekliyoruz. Yeter ki, fırsattan istifade etmeyi akıllarından bile geçirmesinler. Anladınız siz o meseleyi. Arabalarımızı da seviyor ve yıpranmalarını sevmiyoruz. Sanayi esnafı içerisindeki dost, tanıdık ve öğrencilerime hitaben bir yazı yazmayı da düşünüyorum. Şimdilik böylece kısa bir selam vermiş olayım. 

               Hadi kalın sağlıcakla.. 

YAZARLAR