İSTİKLÂL HARBİ,
KUVAYI MİLLİ KUVVETLERİ,
DEMİRCİ AKINCILARI
İstiklâl Harbinde Demirci, Gördes ve Selendi bölgesi çeteleri ile Manisa ve civarından gelen, üçü de Balkan göçmeni Parti Pehlivan "Mehmet Baskak" (kabri Manisa Kırtık mezarlığında), Halil Efe (Şehit Gördesli Makbule'nin eşi, o da şehittir. Kabri Selendi Yağcı dağında), Mütevellili Sarı Efe (Şehit. Kabri Gördes Sarıaliler köyü yakınında) ve daha niceleri Ankara'nın bilgi ve talimatları ile Kuvayı Milliye birliklerini oluşturmuşlar.
Bu taş köprülerden çokça geçmiş o kahramanlar. Karargâha, İbrahim Ethem (Akıncı) bey Ankara TBMM hükümeti tarafından kaymakam olarak atanmış. Gördes kaymakam vekilliği de üzerindedir. Bugünkü tarihi Demirci Adliyesinin (Eski Hükümet binasıdır) üst katı onun karargâhı ve konutu olmuş. Yaklaşık hepsi süvari 600 civarındaki bu gönüllü fedakâr kahraman Türk evlatları, Yunan kuvvetleri ile yüzlerce kere çatışmaya girmiş, 700'den fazla Yunan askerini öldürmüş, 160 esir almış.
Yunan ikmal hatlarını da sık sık basarak onların batı Anadolu'da 10-12 bin asker tutmasına yol açmıştır. Bu ise, Türk ordusunun Sakarya Savaşı ve diğer zaferleri kazanmasında çok büyük avantaj sağlamıştır.
ROMA HAMAMI / BORLU KAPLICALARI
Yola devam ediyoruz Köprübaşı Demirci arasında. Sağda bir Kaplıca (Ilıca) var, ama terk edilmiş. Eski bir Roma hamamı bu. Türk devrinde de yenisi yapılıp kullanılmış. Uyuz hamamı diye de halkın adlandırdıģı ve kullandığı bir eser. 2000'li yılların başından beri atıl halde.
Bu arada arkeoloji (kazıbilim) ve jeoloji (yerbilim) bilgisi olan bir arkadaşımızdan bilgiler alıyoruz.
KAPLICA VE FAYLAR
1. Bu kaplıcanın su sıcaklığı 40-45 derece ve buradan Demirci Borlu fay hattı geçiyormuş. Kaplıcalar hep fay hatlarında olur. Yüzeysel fay kırıklarında su sıcaklığı düşük, Denizli Alaşehir gibi derin fay kırığı alanlarında ise 200 dereceye varacak kadar çıkarmış. (Jeotermal enerji alanları)
2. Hamam kültürü İlk kez Romalılarda görülür. Milattan sonra 395 yılından öncesi Roma, sonrası Bizans dönemidir. Sebep ise, tonozun keşfi ve Horasan harcı.
TONOZ VE HOROSAN HARCI
3. Tonoz; tuğla ve harçla yapılan, üste doğru yarım silindir şeklindeki tavan örtüsü. Bunun sağlanması ile, sıcak kaplıca suyunun kapalı olarak taşınması, tünellerin yapımı ve hamam kültürü başlamış.
4. Horasan harcının Türklere ait olmadığını, bir Roma harcı olduğunu söyledi bu konuda bilgi veren arkadaş. Biraz şaşırdım. Kelimenin Romalılara ait bir kelime olduğunu, doğu anlamında kullanıldığını (Anadolu kelimesinin de doğu anlamının olduğunu "Roma'nın doğusu" biliyorum) söyledi.
Hatta ufuk anlamına gelen Horizon kelimesiyle ilgili dedi. Roma'nın horasanı Anadolu, Anadolu'nun horasanı İran, İran'ın horosanı Türkistan'dır diye de ilâve etti. Iran'ın kuzey doğu ve doğu sınırındaki Türkmenistan ve Afganistan ile komşu geniş bir eyalet adının da halen Horasan olduğunu biliyorum.
TDK SÖZLÜĞÜ NE DİYOR?
İçim pek rahat etmedi. TDK sözlüğünde baktım. Kelimenin Farsça olduğu, "güneşin yükseldiği yer", yani doğu anlamında olduğunu okudum. Farsça malum; Hint Avrupa dil ailesinden. Dolayısıyla ortak pek çok kelimeleri var Avrupa diller ile Farsçanın. Bu nedenle bilgi ve yorum farkları ortaya çıkmış olabilir diye düşünüyorum.
5. İçinden hava kabarcıkları çıkan kaplıca suyunun etrafindaki "todu" adı verilen, küme halindeki ince uzun bitkileri göstererek, "bunların olduğu yerde ılık, sıcak su vardır. Çünkü bunlar tropikal bitkilerdir, sıcağı severler" diye ekledi.
6. Horasan harcının "toz kireç, pişirilip öğütülmüş tuğla tozu ve toz volkan curufu (tüfü) ile hazırlandığını öğreniyorum. Sıvada ise oranlar değişiyormuş. Horasan harcının hiç su geçirmemesi sebebiyle bin yıldan fazla dayandığı biliniyor.
MERMER OCAKLARI
Bu fay hattı ve Demirci yolu üzerinde çok sayıda mermer ocağı ve işletmesini görmek de beni şaşırttı. Evvelden gördüğümü ya da bu kadar çok gördüğümü hatırlamıyorum. Bu arada arkadaşım "mermer yatakları yerkürede yüksek basıncın olduğu fay hatları üzerinde oluşur" dedi. Öğrenmek ne güzel bir şey..
TEKELER MAHALLESİ (KÖYÜ) ÇINARI /
KÖY İNSANLIĞI
Tekeler köyü Demirci'ye 10 km mesafede. 1834 yaşında bir çınar. 2021'de tescillenmiş. 7 (yedi) metre çapında. Upuzun yan kolları kırılmasın diye, üç ahşap telefon direği sövesi ile desteklenmiş, dayak yapılmış. Ah bu köyler, köy insanlığı kaybolmasın.
40'lı yaşlardaki muhtar Abdurrahman Ünlü bey, haberli olduğundan hazırlıklar yapmış. Köy konağı denen, düğün, davet vb faaliyetlerin yapıldığı yerde, 46 kişiye kuru fasulye, bulgur pilavı ve ev yapımı ayran ikram ettiler. Arkasından çay, tabii ki. Şehirli bu kadar cömert olabilir mi? Bilmiyorum. Bu arada köye geldiğimizden birkaç dakika sonra yeni seçilen Demirci Belediye Başkanı Erkan Kara ve arkadaşları ile Akıncılar Derneği başkanı Hüseyin Kıncı beyler hoşgeldinize geldiler.
Bir arkadaşımız, çınarı ve köyü tanıtan kısa bir video çekti ve instagram hesabından yayımladı. Birkaç saatte, binlerle ifade edilen görülme sayısına ulaştı hemen.
13.30 gibi Demirci'ye doğru yola çıkıyoruz. Belediye Başkanı ile birlikte gelen veya aynı zamana denk gelen Ziraat ve Orman mühendisi arkadaşlar bir orman aracı ile önümüzden gidiyorlar. Yol üstünde bir anıt ağaç daha var demişler birkaç arkadaşımıza. Programda olmadığı halde Demirci girişinden sağa dönerek dar, tehlikeli virajları olan orman yollarına giriyoruz.
KÜÇÜKOBA KÖYÜ VE 500 YAŞINDAKİ MEŞE
Aracımız büyük. Biraz korku oldu ama, Küçükoba köyünde iyi korunmuş 500 yaşında olduğu söylenen ulu bir meşe ağacını görüyoruz. Yan dalları, yine dayaklarla desteklenmiş. Aksi halde kolay kırılır dedi muhtar bey.
Buranın muhtarı da genç. Küçükoba'nın eski adları Yortancık, Küçük Yortan'mış. Oğul Beyler Yörük aşireti yerleşikmiş buraya. Bu özgün tarihi köy adlarını neden değiştirirler ki. Çaylarımızı içip, daha iyi bir dönüş yolu üzerinden Demirci'ye ulaşıyoruz.
Selâm ve saygılarımla.
Not : Son bölümde, Demirci içinde gördüklerimiz Kara Oklar Ekolojik Tarım Çiftliği ile Mahmutlar köyü anlatılacak.