1997 yılıydı, genç bir öğretmen olarak Demirci’ye, atanmıştım. Öğrencilere en iyisini vermek için elimden ne gelir diye düşünüyordum. Öğrencileri mutlaka günlük İngilizce ile muhatap kılmalıydım. En iyi yollardan birisi orijinal filmlerdi. O zamanlara video kasetleri var. Video işi sorunlu. Kaset sarıyor, makine arıza yapıyor, vesaire. İnternetten alışveriş olmadığı dönemler. Ankara’da ilk defa VCD makinası gördüm. Hemen satın aldım ve sınıfta kullanmaya başladım. Gençler için VCD bir taş devri hikâyesi gibi geliyordur. VCD, şeritli kasetlerden dijitale geçişi simgeler, yeni dönemin başlangıcıdır.
Ortaokul hazırlıktaki öğrencilerin yaşı 11 / 12 civarıydı. Gerçekten zor bir süreçti. Üst üste 8. derste öğrenciler de ben de yorgunluktan konuşamaz hale geliyorduk ve VCD’den bir film izliyorduk. En çok Jim Carry’nin “Pet Detective” filmini sevdiklerini hatırlıyorum. “Titanic” ise beğendikleri diğer bir filmdi. 1999 yılında “Matrix” çıkınca bütün filmlerin pabucu dama atıldı. O filmin bütün diyalogları hala zihnimdedir.
“Matrix” sinema tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. 360 derece dönen kamera, karakterlerin havada asılı kalması ve diğer özellikleri ile eşsiz bir filmdir. Film görsel şölen ile felsefeyi birleştirmiştir. Bu ikisini bir araya getiren film çok azdır. Ayrıca geniş ve derin tarihi ve dinsel göndermeleri vardır. Ajan Smith’in Morpheus’u sorguladığı sahne çok etkileyicidir. “Siz insanlar doğa ile uyum sağlayamıyorsunuz. Dünyanın virüsü gibisiniz. Bulunduğunuz yerdeki kaynakları tüketip başka bir yere gidiyorsunuz” der, Ajan Smith. Birçok insan filmi izledikten sonra acaba bu hayat gerçek mi tereddüttü yaşamış, insanlar, bir bilgisayar programı içindeki küçük yazılımlar olabilir mi, diye sorgulamıştır. Gerçek nedir; zihinsel bir yanılgı mı, elle tutup gözle gördüğümüz şeyler hakikat mı sorularını sordurmuştur film. Acaba mavi hapı mı yoksa kırmızı hapı mı tercih etmeliyiz hayatta? Karar sizin.
Keanu’nun oyunculuğu başlı başına harikadır. Ajan Smith, Morpheous, Kâhin karizmatik karakterlerdir. Neo’nun mimar ile karşılaştığı, ümidi ve aşkı seçtiği sahne çok etkile yicidir. Serinin 2. ve 3. filmleri 1. film kadar başarılı olmamıştır, çünkü bu filmler aksiyona yönelmiştir, senaryoda felsefi boşluklar doğmuştur.
22 Aralık’ta Wachowski biraderler serinin 4. filmini yayınlayacaklar. Bütün döngü yeniden başlayacak gibi duruyor. Warner Bross, “Matrix 4” ve “John Wick” filmlerini aynı anda sunacak dedikoduları dolaşıyor. İki filmin de başrol oyuncusu Keanu Reeves. Bu olursa sinema tarihinde bir ilk gerçekleşecek. Keanu Reeves, “Matrix 4” te John Wick gibi dolaşıyor; bu durumda dedikodular doğru gibi gözüküyor. Ümit ediyorum hem göz zevkimizi okşayan hem de derin felsefi tartışmaları barındıran bir film olur, bizi yıllar öncesine götürür