Uzun yıllar önce, uzaklarda, çok uzaklarda bir ortamda Suriye meselesini konuşmuştuk. Aslında ben Suriye meselesi olarak bakarken olaya, muhataplarım Suriyeliler olarak bakmıştı. 12 - 13 günde muhaliflerin Şam iline kadar ilerleyip, Şam'ı da ele geçirilmesi üzerine o kadar çok sevindim ki, anlatamam. Muhataplarım o gün için AK Parti’nin Suriye politikasının yanlış olduğunu acımasızca eleştirirken ve ümmetçilik politikası üzerinden ülkenin parçalanacağını söy-lerken, ben de naçizane, Avrupa birliğini örnek gösterip, mezkûr (daha önce söylenen) politikayı savunmuştum. Dillerine kolay aynı iktidarın şimdi etkin politikalarını savunuyorlar, belki de savunmak zorunda kalıyorlar.
Türklerin Anadolu'ya ayak basmalarından, hatta daha da önce Müslümanların güçlü konuma gelip Bizans’la mücadele etmeye başlamalarından itibaren, Haçlı zihniyeti orduları kurulup üzerimize gelindiğini kabul etmeyecek hiç kimse yoktur aramızda, herhalde. Özellikle 3 dinin kutsal kabul ettiği Kudüs şehri Müslümanlara geçtiğinde, hemen Haçlı orduları gelir, gelirken de yıkıp, yağmalayıp, yok ederek hedefe varırlardı. Kısa keseyim; Siz 1948'den beri Kudüs Yahudilerin elinde olmasına rağmen ve diğer dinlerin mensuplarına eziyet etmelerine rağmen, haçlı ordusu kurulduğunu ve Kudüs'ü geri almaya yeltendiklerini gördünüz mü? Duydunuz mu, böyle bir şeyi?
Peki; Osmanlı'nın son yüzyılını dışarıda tutar isek ve Müslümanların aralarında birlik ve beraberliklerini sağladıkları (geçmişiyle şimdisiyle İran hariç) zamanları baz alır isek; bu zamanlarda siz hiç Müslüman topluluklarının mağduriyetini, mazlumiyetini ( zulüm altında olmasını ) ve çile çektiklerini, tarih sayfalarında okudunuz mu?
Yine peki; Osmanlı'nın son zamanlarında, şeytani bir akıl ile icat ettikleri ulusalcılık akımları dolayısıyla, Balkanlardan Afrika'ya, Kafkaslardan Asya'nın uzak ücra köşelerine kadarki coğrafyayı birbirinden kopararak, parçalayarak ayırdıklarını, tarih sayfalarında okumadınız mı? Ve O günlerden bugünlere bir türlü huzurun bu coğrafyalara gelmemesi ne ile izah edilebilir?
Yine yine peki; İttihat ve Terakki zihniyetinin hem sıkı ulusalcılık politikasını izlemesi hem de tam bir çelişki içerisinde, Alman hayranı olmasını bilmiyor musunuz? Ve bu durumun ülkenin başına açtığı felaketleri tarih sayfalarından çıkaramıyor musunuz?
Suriye'de son günlerde yaşadığımız geliş-meler elbette, "bizi haklı çıkardı", "Biz söylemiştik." gibi bencil duygular içerisine sokmuyor beni. Girişte bahsettiğim muhataplarımın zihniyeti, Gazze olayında da başka türlü gelişti. İlk cümleleri; "Filistinliler de, yedi Ekim'deki saldırıyı yapmasalar idi?" Oldu. Hiç mi dedeleriniz aklınıza gelmiyor? Hiç mi Kurtuluş Savaşı'nı okumadınız? Hiç mi "Sütçü İmamın ilk çıkışını duymadınız? Ülkeleri işgal altında inim inim inlerken ve zulüm, işkence devam ederken hiç mi bir şey yapmayacaksınız?” Şimdi "on binler öldü diyor aklı evveller." Filistinli gencin cevabını vereyim: "Biz 1948'den beri işgal altındayız. İşgal altında, zulüm ve işkence altında yaşa-yacağıma onurumuzca ölürüz.”
Bizlerin sinirleri alındı da, "senin deden Kurtuluş Savaşı'nda samanlığa saklananlardan mı idi?" Diyemiyoruz ama bu şekilde düşünenlerin insani duyguları alındı mı acep? Halep, Şam'ın büyük bir kısmı, Hama, Humus ve diğer şehirler ağır bombardıman altında iken ve sistematik olarak halk sürülürken, sürülmeyenler hapishanelerde ağır işkencelere tabi tutulurken, elinde silah mühimmat yokken; hâlâ daha "ülkeleri için savaşsalardı." diyen kişilerden daha ne beklersiniz? En sonunda ellerine silah verilince, mühimmat verilince gerekeni yaptılar mı, yapmadılar mı?
Daha bu konuda söylenecek çok şey var. Konuyu irdelemeye, incelemeye devam edeceğiz. Muhataplarım 3 kişi idiler. Bir arkadaş biraz uzaklara gitti. Ama diğer iki muhatabım etkin ve yetkin durumdalar şimdi. Aynı düşünceler de mi diye merak etmiyor değilim. Ama şunu unutma-yalım; "Kara köpeği bir insan severse onu beyaz görür." Bunu da ben literatüre sokayım canım, benim ne eksiğim var?
Allah bu coğrafyaya zulüm işkence yaşatmasın! Birlik ve beraberlik içerisinde, barış ve huzur versin bu coğrafyaya! Çünkü çok çileler çektik ve çekildi İslam coğrafyasında iki asırdır. Hadi kolay gelsin! Allah yardımcımız olsun, işimizde gücümüzde…