Fatih TUNA / Demirci İlçe Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı


Miraç Kandili


26 Ocak Pazar gününü Pazartesi gününe bağlayan gece mübârek Miraç Kandilidir. Miraç Kandili, sevgili Peygambe-rimiz Hz. Muhammed Mustafâ (s.a.v.) Efen-dimizin, bir gece Mekke'deki Mescid-i Harâm'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya, ora-dan da göklere seyahat ettirildiği mübârek gecenin adıdır. Peygamberimizin hayatında önemli bir yere sahip olan Miraç, Allah'ın Hz. Muhammed (s.a.v.)’den başka hiç bir kuluna sunmadığı ilâhî bir ihsânıdır.
Miraç, hicretten bir buçuk yıl kadar önce, kamerî takvime göre Recep ayının 27. gecesinde, Peygamberimizin amcası Ebû Tâlib ile eşi Hz. Hatice'nin vefât ettiği, müşriklerin zulüm ve baskısına dayanamayan bazı Müslümanların Habeşistan'a göç etmek zorunda kaldığı bir zamanda vukû bulmuştur. İşte böyle bir ortamda Yüce Allah, Peygamberini böylesine yüce bir mucize ile tesellî etmiştir.
Birçok ilâhî sırrı, hikmet ve bereketi bünyesinde barındıran bu kutsal gece hakkında, Kur’ân-ı Ke-rîm'de şöyle buyrulur: “Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulu Muhammed’i bir gece Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” [1]
İsrâ ve miraç, zaman ve mekân hudutları dışında cereyan etmiş mucizevî bir hadisedir. Mucizeler akılla izâh edilemez, onlara sadece imân edilir. Bizler de Hz. Ebu Bekir’in dediği gibi “O söylediyse doğru-dur” diyerek Kur’an’ın ve Rasulullah (s.a.v.)‘in haber verdiklerine şüphe duymadan iman ederiz.
İsrâ ve miraç olayının Müslümanlar için en önemli hediyelerinden birisi, hiç şüphesiz namazdır. Mü’-min, namazda aracısız ve vasıtasız olarak, manen Rabbiyle buluşur. Yüce Allah Kur’ân’da namazın önemi ile ilgili; “Namazı kıl! Muhakkak ki namaz, (insanları) hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğü-dür.” [2] buyurmuştur.
Miraç gecesinde Resûl-i Ek-rem (s.a.v.)’e ayrıca Bakara sûresinin son âyetleri indirildiği gibi, Allah’a şirk koşmadan ölen kimsenin günahlarının affedileceği müjdesi de verilmiş-tir. [3]
Böyle müstesna bir gece vesilesiyle sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e vahyedilen, insanlığı mutluluğa götürecek prensipleri de hatırlamak gerekir. Bu prensipleri şöylece sıralayabiliriz; “Allah'a ortak koşulmayacak, yalnız O'na kulluk edilecek ve yalnız O'ndan yardım istenecek; anne ve babaya iyilik edilecek, onların duaları alı-nacak; akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkı verilecek; cimri ve müsrif olunmayacak; yoksulluk korkusuyla evlatlar öldürülmeyecek; zinaya yaklaşılmayacak; hak-sız olarak kimsenin canına kıyılmayacak; yetimin hakkı yenilmeyecek, ölçü ve tartıda doğruluk üzere olunacaktır; bilinmeyen bir şeyin ardından gidilmeyecektir; yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürünmeyecektir.” [4]
Bu mübârek geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, Allah’a karşı şükrân borçlarımızı ödemeliyiz. Namaz kılmalı, Kur’ân okumalı ve Allah’tan af ve bağışlanma dilemeliyiz. Aile fertlerimize bu gecenin anlam ve önemini anlatmalıyız. Çevremizdeki yoksul ve kimsesizlere yardım elimizi uzatmalıyız. Annemizi, babamızı ve büyüklerimizi ziyaret edip ellerini öpmeli ve bu mümkün olmuyorsa telefonla veya uygun araçlarla arayarak dualarını almalıyız.

Ahirete intikal etmiş olanlarımızı rahmetle anarak, ruhlarını şâd etmeliyiz. Herkesle tebrikleşmeli, sevgi ve saygı duygularımızı tazelemeliyiz.

Bu vesileyle Miraç Kandilinizi tebrik ediyor, bu mübârek gecenin İslam âleminin birlik ve beraberliğine, insanlığın barış, huzur ve hidayetine vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Kaynaklar: 
[1] İsra, 17/1.
[2] Ankebût, 29/45.
[3] Müsned, I, 422; Müslim, Îmân, 279.
[4] İsrâ, 17/22-39.
 

YAZARLAR