Allah’a iman edenlerin özelliklerinden biri de misafirine ikramda bulunmasıdır. [1] Misafire ikram etmek, sadece kültürümüzde var olan bir gelenek değil, aynı zamanda Allah’a ve ahiret gününe inancımızın da bir göstergesidir.
Her şeyin bir edebi, bir ahlakı olduğu gibi, misafir ağırlamanın da bir edebi, bir ahlakı vardır. Kur’an’a, sünnete ve bu ikisinin süzgecinden geçen kültürümüze göre misafirlikle ilgili dikkat etmemiz gereken bazı önemli hususlara temas etmek istiyorum.
‘Misafire ikram etmek’ dendiğinde akıllara Hz. İbrahim (a.s.) gelir. Hz. İbrahim’in, tanımadığı halde evine gelen misafirlerine karşı göstermiş olduğu incelik ve cömertlik hepimiz için güzel bir ders niteliği taşır. İbrahim (a.s.), Yüce Allah’ın barış ve esenlik çağrısıyla gelen misafirlerini, aynı şekilde karşılamış, [2] onları birer ‘Allah misafiri’ olarak görmüş ve evine davet etmiştir. Hz. İbrahim’in, misafirlerine “aç mısınız, tok musunuz?” diye sormadan, onları rencide etmeden, ailesinin de yardımıyla bir sofra hazır-laması, [3] kültürümüze ‘Halil İbrahim Sofrası’ olarak geçen takdire şayan bir cömertlik örneğidir. Zira ‘misafir ağırlamak’ demek, sadece onlara yemek yedirmek değildir. Misafir ağırlamak demek, aynı zamanda onları sıcak bir şekilde karşılamak, mahcup etmemek, incitmemek demektir.
‘Misafire ikram etmek’ dendiğinde akıllara ayrıca Hz. Muhammed (s.a.s.) gelir. “Misafir ağırlamayan kimsede hayır yoktur” [4] buyuran rahmet peygamberi, misafire ikram etmenin hayır ve berekete vesile olacağını ifade etmiş, [5] kendisi de ömrü hayatında evinde birçok misafir ağırlamıştır. [6]
Misafirlikle ilgili belki farkında olmadığımız, belki de zaman zaman unuttuğumuz bazı hassasiyetleri gelin hep birlikte hatırlayalım:
Ne kadar samimi olursak olalım, ziyaret edeceğimiz kişilere mutlaka önceden haber verelim. “Hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın” [7] buyuran Peygamberimizin tavsiyesine kulak vererek misafirliğe eli boş gitmeyelim. Sözleştiğimiz saatte, sözleştiğimiz yerde hazır olalım. Özellikle habersiz yapılan ev ziyaretlerinde, hane sahibinin müsait olup olmadığını soralım, şayet müsait değillerse anlayış gösterelim. Kişinin evi mahremidir, saygı duyulmalıdır. Zile bastıktan sonra kapının açılmasını kenarda bekleyelim, buyur edilmeden de içeriye girmeyelim. Birbirimize karşı nazik ve güler yüzlü olalım. Ev sahibinin gösterdiği yere oturalım.
Rabbimizin bize bahşettiği nimetlerden misafirlerimize ikram ederken, maddi imkanlarımızı zorlayan harcamalardan sakınalım. Misafirperverliğin gösterişten öte, samimiyet ve içtenlikle ortaya konulması gereken bir değer olduğunu unutmayalım. Her türlü aşırılıktan ve israftan uzak duralım. Bir araya geldiğimizde kimsenin gıybetini yapmayalım, kimseye iftira atmayalım, kimsenin gizli hallerini araştırmayalım. [8] Gıybet ve iftira içerikli bir dedikodu başlatılırsa, konuyu hemen kapatalım.
Birbirimize daima iyiliği, hakkı ve sabrı tavsiye edelim. [9] Peygamberimizin emrettiği gibi ya hayır konuşalım ya da susalım. [10] Misafirlik süresini, ev sahibini sıkıntıya sokacak kadar uzun tutmayalım. Misafirlerin yaptığı duaların Allah katında özel bir karşılığı olduğunu unutmayalım. [11] Misafir duası almaya çalışalım. Bizleri misafir eden ev halkına hayır dualarımızı eksik etmeyelim.
Selam ve dua ile
Kaynaklar:
[1] Buhârî, Edeb, 85.
[2] Zâriyât, 51/25.
[3] Zâriyât, 51/26.
[4] İbn Hanbel, IV, 157.
[5] İbn Mâce, Et’ime, 55.
[6] İbn Mâce, Mesâcid,6.
[7]..[7] Muvatta’,Hüsnü’l-huluk, 16.
[8] Hucurat, 49/12.
[9] Asr, 103/3.
[10] Buhârî, Edeb, 31.
[11] Ebu Dâvûd, Vitr 29.