AHMET AKKOÇ / Demirci İlçe Müftülüğü Şube Müdürü


MÜSLÜMAN YILBAŞI KUTLAMAZ


Yüce Dinimiz İslam; kâfirlere, münafıklara, batıl dinlere ve diğer ideoloji mensuplarına benzemeyi kesin bir şekilde yasaklamış ve haram kılmıştır. Görünüş itibariyle onlara benzemek, daha sonra ahlaki değerlerde, çirkin ve kötü fiillerde; hatta inanç ve ibadetlerde onlara benzemeye sebep olur. Çünkü onlar gibi giyinmek, onlar gibi davranmak, onlar gibi yaşamak, sonunda yapılan bu hareketler kalplere nüfuz eder ve onlara karşı bir sevgi ve saygı meydana getirir. Bunun için Kâfirlere benzemenin haram olduğu hususunda bütün İslam âlimleri ittifak etmişlerdir. Bu konuda icma’ vardır.

Peygamber (sav) Efendimiz, bir hadis-i Şeriflerinde: “Kim bir kavme benzemeye özenirse, o da onlardandır” buyurmuşlardır. Böylece Hıristiyanlık ve Yahudilik adetlerine özenti duymaya set çekmiş, taklitçiliği adet haline getirenlerin milli ruhunu kaybedip, özendiği o topluluğun mahiyet ve karakterini elde edeceğine işaret buyurmuş, taklitçiliği yasaklamıştır.

Kur’an-ı Kerim ayetlerinin ve Hz. Peygamber (sav) Efendimizin hayatı boyunca üze-rinde durduğu en önemli konulardan birisi de, Müslümanların fert ve toplum olarak belli bir kimlik (İslam kimliği) kazanmaları, kendi inanç ve şahsiyetlerini korumaları ve kendilerine güven duymaları olmuştur. Kur’an-ı Kerim Müslümanlara ısrarla birlik ve bütünlük içinde olmalarını, kâfir ve münafıkları dost ve arkadaş edinmemelerini emretmektedir. Bu hususta Yüce Allah şöyle buyuruyor:

“Ey İman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a, aleyhinize apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?”
                  
“ Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur “ Bu konuda diğer ayet-i Kerimeler de şöyledir:
“ Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uyma. Onlar, Rablerine eş tutuyorlar”.

“…Deki, Benim işim bana, sizin işiniz de size aittir. Siz, benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım”.

“ Resulüm de ki: Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta(olduklarınıza tapmam, Siz de benim taptığıma tapmıyorsunuz. Ben sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim de bana dır”.

“Sana emir olunanı açıkça söyle ve ortak koşan (müşrikler)den yüz çevir”.

“…Kafir olanlar da birbirlerinin dostları-dırlar..”

Yüce Allah yukarıdaki ayet-i kerimelerde buyurduğu üzere; özellikle Yahudi ve Hıristiyanlar, Müslümanların dostu olmazlar. Onlar ancak birbirlerinin dostu ve yaranıdır. Onlar birbirlerini desteklerler, Müslümanları ancak menfaatleri için geçici olarak destekler ve dost görünürler. Asla dost olmazlar ve hiçbir zaman da olmamışlardır. Müslü-manların Yahudi ve Hıristiyan komşusu olabilir. Komşuluk elbette ki olacaktır. Müslüman, Müslüman kalmalı ve dinini taviz vermeden yaşamalı, komşusunun dinine uymamalıdır.

“Zulmedenlere meyil etmeyin. Sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra O’ndan da yardım göremezsiniz”.  Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur.  “Kim bir millete (kavme) benzemeye çalışırsa, o da onlar-dandır”.

Bazı Müslümanların moda uğrunda batı, Avrupa hayranlığına ve onlar gibi giyinip onlar gibi yaşamalarına ne demeliyiz. Yoksa saç bırakmak yasak değildir. Yeter ki, bakımlı ve temiz olsun.

Başkalarına benzemeye çalışmak, onların yaptığı işi ve ameli yaparak onlara uymak, özellikle kâfirlere benzemek bu Hadis-i şerifte yasaklan-mıştır. Müslüman ancak, Peygamber (sav) Efen-dimize ve O’nun sahabesine benzemeli ve sün- netine uymaya çalışmalıdır.

Peygamber Efendimiz: “Bizden başkası-na benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeyiniz…” buyur-muşlardır.

Giyim ve kuşamda, moda diyerek kafirlere benzemek de Dinimizde yasaklanmıştır. Hz. Ali (ra) dan, Peygamber (sav) Efendimizin bu konuda şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

“Rahiplerin elbiseleri gibi, gayri müslimlere mahsus elbiseler giymekten sakının. Kim onların şekillerine bürünür ve onlara benzemek isterse benden değildir”.

Abdullah ibni Amr (ra) diyor ki, Peygamber (sav) Efendimiz, üzerimde rengi sapsarı bir elbise gördü ve: “Onu at! Çünkü o, renk ve şekil itibariyle kâfirlerin elbisesidir” buyurdu. [14]  Özellikle moda için başka milletleri taklit etmeyelim, günaha girmeyelim. Burada kastedilen elbise, kâfirlik alameti olan elbise ve giysinin giyilmemesidir. Tabii en önemlisi de, modadır diye, gençlik giyiyor diye, mini etek ve açık saçık elbiselerin giyilmemesidir.

Yüce Dinimiz, güneş doğarken, güneş tam tepede iken ve güneş batarken ve ateşe karşı namaz kılmayı yasaklamıştır. Bunun sebebi, güneşe tapan ve ateşe tapan Mecusilere benzememek, onlara muhalefet etmek içindir.

Kendine ait milli ve manevi değerlerini yitirerek başka dinleri ve milletleri taklit etmek, şahsiyetsiz davranmak, fertler ve toplumlar için en büyük manevi felaket ve alçalıştır. Bu manevi felaket ve sefalete mahkûm olmuş milletlerin, bataklığın çukurundan kurtulmasına imkân yoktur. Dinini, milletini ve vatanını seven insanlar, hiçbir zaman kendi milletinin böyle bir sefalete düşme-sine rıza gösteremez ve tahammül edemez. Hiçbir Müslüman, kendi dininin emirlerinden başka bir dinin inancını, ayinini ve adetlerini taklit edemez, başka milletlerin örf ve adetlerine itibar edemez. Çünkü İslam Dininin ve Müslüman’ın başka bir dini ve başka bir milleti taklit etmeye ihtiyacı yoktur. Şerefli ve ilahi bir nizam olan Yüce Dinimiz, bütün beşeri sistem ve nizamların üstündedir. Yüce Allah tarafından İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son Hak Dindir.

Müslümana; 
Sen Hıristiyan mısın? Diye sorsan darılır.
Amma yılbaşında hindi, kaz yemesine bayılır.
Çam deviren hindici, nasıl mü’min sayılır?…
Bilmiyoruz, çoğumuz ne edip yapıyoruz.
“Batı batı” diyerek, eyvah! hep batıyoruz. 
Yaklaşınca her sene, öz yurdumda yılbaşı,
Yapılır milletime, Frenkçe türlü aşı..!
Buna ağlar ağacı, hem toprağı, hem taşı.
Müslümanız!..  Onlarla, Noel de yapıyoruz…
“Batı  batı" diyerek, eyvah hep batıyoruz…

Kâfirlerin bayramlarını kutlamak, onların kutsal saydığı günleri, Noel ve yılbaşı gecesi kutlamak, onların adetlerine uymak, onlara benzemek kesinlikle caiz değildir ve büyük günahlar- dandır. Müslüman Kur’an ve sünnete uygun yaşamalı, kendi örf ve adetlerine uymalıdır.

Yılbaşı gecesi, eğer Hz. İsa (as) in doğduğu gece ise ki, öyle kabul edelim. Bu geceyi Kur’an okuyarak, namaz kılarak, tövbe ve dua ederek geçirmeliyiz. Peygamber (sav) Efendimizin doğduğu gece olan Mevlit Kandilini nasıl değerlendiriyorsak bu geceyi de öyle geçirelim. Çocuklarımıza ve aile fertlerimize örnek olalım. Ömrümüzden bir yıl daha gittiği, ölüme bir sene daha yaklaştığımız bu gecede, hata ve günahlarımızı düşünerek onlardan vaz geçtiğimize dair Rabbimize söz verelim, tövbe edelim. Yeni bir yıla abdestli ve imanlı olarak girmeğe gayret edelim. Bu gecede olsun haberlerin dışında TV leri kapatıp, Tefsir, Hadis ve Kur’an okuyarak, Hz. İsa (as) ın daha çok anlatıldığı Meryem suresini okuyarak yeni yıla girelim. Kendimize çeki düzen verelim, nefis muhasebesi yapalım.

2025 yılının, ülkemize, milletimize ve tüm Müslümanlara hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz eder,2025 yılında hepinize sağlık ve afiyet dolu günler dilerim.

  Şube Müdürü
  Ahmet AKKOÇ
 

YAZARLAR