1939 Ardahan Posof doğumlu. İlkokulu Posof’ta bitirmiş. Ramazan ayında, ilkokulu bitirdiği gün, karnesini annesine yaylaya götürmüş. Aynı gün annesi, apandisit rahatsızlığından kollarında ölmüş. Düşünebiliyor musunuz? Elinde karnen, kollarında ölmüş annen. Gözünden yaş gelmez insanın, yüreği kanar. Çünkü yüreği ağlar. O zamanlar sezememiştik ama şimdi görüyorum annesini yitirmiş öğrencileri için ağladığını, şimdi görüyorum öğretmenlerin mavi gözlü devini ağlarken.
İki anneden beşkardeşler; dört erkek, bir kız. Ahmet ve İsmet öz kardeşler. Büyük kardeş Mehmet Ali ağabeyinin eşi, çocuklara annelik ediyor. Ortaokulu, Diyarbakır’da yatılı öğrenci olarak bitirir.
Yıl 1950.
Lise öğrenimini, sadece altı kişinin alındığı bir sınavı kazanarak Van Ernis Köy Enstitüsü’nde sürdürür. Ancak koymazlar aydınlıktan korkanlar Cilavuzları, Kepirleri, Hasanoğlanları, Ernisleri.
Yıl 1953’tür.
Köy enstitüleri kapatılıp ilk öğretmen okullarına dönüştürülünce 1955 - 56 Haziran ayında, öğretmen olarak mezun oluyor. Hem de 9 yıl zorunlu hizmet süresiyle. İlk görev yeri, Demirci Minnetler Köyü İlkokulu olur. İki yıl sonra da özel atamayla Çataloluk Köyü İlkokulu. Tam yedi yıl.
Sonra, Demirci’nin damadı olma.
Eşi Yıldız Hanım, İlköğretim Müdürlü-ğünde kâtip. Tanışırlar. Yıldız Hanım, tapu memuru Kasım ÖZAĞAR’ın kızı. Dünür başı ise Milli Eğitim Müdürü Muammer ONAN. Düğünleri de Eylül 1958’de, köyde yapılır.
Uzak diyarlarda, Posof’ta doğan bir yıldız, Demirci’de başka bir Yıldız’la çoğaltır aydınlığını. İlk oğlu Ömer Çataloluk’ta doğar.
1961’de Kırkağaç’ta askerlik görevi başlar. Hem de asker arkadaşları onun gibi değerli iki öğretmenimiz: Ziya ARSLAN♥ ve Ahmet ACAR.♥
1965 yılında Soma Pomakköy (Turgut-alp)’e tayin olmuş. Orada çalışırken Önder’in doğumu için Demirci’ye gelmişler. Önder 1965 Demirci doğumlu. Ömer’de ilkokula Soma’da başlamış. 1967’de tekrar Demirci’ye yerleşme kararı alır ve Abdurrahman Şeref Bey İlkokulu’nda göreve başlar. Bizden önceki abilerimiz ve ablalarımızı 3. Sınıfta almış. Onları mezun ettikten sonra 1970 - 71 eğitimöğretim yılında bizimle başlayan süreç.
Hem de Galatasaraylı. Biz nasıl Fenerbahçeli olduk anlamıyorum. Galatalılar kadar Fenerli de vardı. Hatta Hüseyin ÇETİN, Yılmaz AK ÇA, Durmuş ÇELİK Beşiktaşlıydı. Cemil ADIGÜZEL, Küçük Ali (ben), Fatih ÖRNEK, Şeref ÇETİN Fenerliydik. Büyük Ali (AKKUZU), Ömür BABAYİĞİT♥, Mehmet SANDAL, Ali ihsan SALKIM Galatalı idi. Bülent’in♥ topla ilgisi yoktu ama sonraki yıllarda Beşiktaşlı olmuştu.
Küme çalışmalarında Akile AKOĞLAN, Nursel ORUÇ, Binnaz ALSAN, Muzaffer ÜNER’in yazıları çok güzeldi. Küme yazıcısı olurlardı. Mustafa ARSLANTUNALI çok çalışkandı, aynı sırada otururduk. Sabahları el ve tırnakları Hafize GÜNGÖR kontrol ederdi. Gülay CÖMERT, Nuray KAPAN, Zekiye SÖNMEZ, Şefika ÖZSOY, Nezihe ARIDİL, Gülseren KARAGÖZ, Nazan AYDIN, Şükrü ÖZSOY, Adnan NURALER, Şerif AKMEŞE, Gökçen ŞAN, Süha YAPICIOĞLU, Tayfun ERCAN sayabildiğim sınıf arkadaşlarımız.
“Sevgili Ali, şunu bil ki öğretmen öğrencisinden maddi bir olanak beklemez. Her şeye rağmen hayatta mutlu başarılı olman tek dileğimdir.” diye yazmış anı defterime. Bir keresinde bir öyküyü okumuş tam sonuna doğru okumayı bırakmış, “Sonunu siz yazın.” demişti. Bende mutlu sonla bitirmiştim. Hoşuna gitmiş, gülmüştü öğretmenim. Meğer sonuçta ölüyormuş öykünün kahramanı. Sihirli sözcük ise “Hayat devam ediyor.”
Bizleri mezun ettikten sonra 1975’te Cengiz Topel İlkokulu Müdürlüğü başlıyor. 23 Mayıs 1983 de Demirci Kaymakamlığı tarafından takdirname ile ödüllendiriliyor ve 19 Ekim 1983’de yılın öğretmeni seçiliyor. (Yeni Asır Gazetesi – 19 Ekim 1983) 1984’de Demirci İlköğretim Müdür Yardımcılığına atanır. 1991’de 36 yıllık o çok sevdiği mesleğinden emekli oluyor.
Bizler Demirci’de emekli olduğunda yeni yeni kutlanmaya başlayan Öğretmenler Günü’nde Aşağıkıran’daki (Aşagıran) evine ziyarete gitmiştik. Çok heyecanlanmıştım. Aynı yıl çarşıda elimde sigara ile yakalanmış, kafamı kaldırıp bakamamış, çok mahcup olmuştum.
1992’de İzmir’e yerleşir. 1994’de Demirci’de ziyaretten dönüşte Salihli’de otobüs kazası geçiriyor. Altı ay kadar koltuk değneğiyle gezdiğini biliyorum. Aynı kazada benim de akrabam vefat etmişti.
Arkadaşımız Bülent her 24 Kasımda telefonla arar, birlikte gününü kutlar konuşurduk. Sanki yan yanaymışız gibi, sanki karşımdaymış gibi. Bir iç disiplinle kendimi hazırlar, elimi yüzümü yıkar, derin nefes alır “Tamam, hazırım ara.” derdim Bülent’e. Hiç eksilmeyen bir saygı ve sevgiyle.
İzmir’de yaşayan Demircililerin geleneksel keşkek günlerinde fotoğrafları takip eder. Katılanlara sevgili öğretmenimin sağlığını sorardım. Gördükçe, baktıkça sevinirdim. Ta ki 15 Mayıs 2020 Cuma günü yaşamımızın Uğur’unu, yaşamımızın ilk şansını yitirdiğimiz güne dek.
Sonra Facebook’ ta Haldun CEZAYİRLİOĞLU ağabeyimizin katkılarıyla “İsrafil Uğurlu Öğrencileri Fotoğraf ve Belgeleri” diye bir grup kurduk. Grubun 238 üyesi var. Artık orada anlatıyoruz duygularımızı ve anılarımızı. Bizden önce mezun olan abilerimizin ve ablalarımızın isimlerini fotoğraflardan tespit ettik. Önceki mezunlardan Alirıza İŞÇİ, Rasim ARALIK ve yengem Nurten ÖZKAHRAMAN’ın tespitleriyle. Orada paylaşırız artık.
Bu biyografiyi yazarken sevgi dolu, sabırlı, şefkatli Uğurlu ailesine, öğretmenim hasta yatarken tuttuğu notlarla yolumuzu açan sevgili öğretmenimin gelini Mehtap Hanım’a en içten saygılarımı sunuyorum.
“Öyle insanlar vardır ki onlara ne ölüm işler ne de zaman. Çünkü kendi varlıkları içinde zamanın ötesinde, doğaya ve insanlara öyle şeyler bırakırlar ki biyolojik varlıkları, ikinci sırada kalır. Bazen tek bir doğru insan, hayatı yeniden yazar. Senden almadan sana binlerce şeyler katar ya, bazı insanların yüzlerine baktığınızda o bir çift “mavi gözün” aydınlığında yalnızca çiçekleri görmez, çiçeklerin kokusunu da duyarsınız ya, hele sözü edilen cumhuriyetin aydınlanma ışığının simgesi bir öğretmen, Atatürkçü düşüncenin ve bilimin aydınlığında yürüyen bir öğretmen, bir eğitimci olursa, geride bıraktıklarının yüreklerinde, bilinçlerinde bıraktıkları izlerle asla unutulmazlar.
Değerli Öğretmenim,
Nefes aldığın her ortam, ne kadar şanslıysa o kadar “UĞURLU” geldin tümümüze. Aydınlığınla, eğitimciliğinle, erdemli insan kimliğinle yüreklerine, bilinçlerine dokunduğunuz onlarca öğrencinin temel taşlarındaki harcınla, yaşamlarımıza yön veren ilkeli duruşunla UĞUR’lamayacağız seni. Hiçbir zaman ne belleklerimizden, ne anılarımızdan, ne de yüreğimizden. Bizlerde bıraktığınız saygın, onurlu bir yaşam öyküsünün izlerini, hep yaşatacağız. Biliyoruz ki ne zaman adınız geçse, emek verdiğin öğrencilerinden, kendi kanatlarında özgür bir kuş havalanacaktır gökyüzüne.
Çünkü
“Dünlerin yanına çekilip gün,
Yarına giderken zaman,
Derin izler bırakıyor ardında
Asla unutulmayacak olan…”
Değerli öğretmenim, arkandan söylenenleri kendin kazandın. Sen kendi efsaneni kendin yarattın. Durup durup selam veriyorum. Yolumuzu aydınlatan, yitirdiğimiz ve yaşayan tüm öğretmenlerimize. Selam olsun.
16 Mart Öğretmen Okullarının kuruluşunun 176.yılı kutlu olsun.
Nurlarda uyuyasın. Her daim saygı, sevgi ve minnet duygularımızla.