Gece geç saatte geldiğimiz otelin (Rüyayı Şirin Apart Otel) Hazar sahilinin bir sokak gerisinde olduğunu anlayamamıştık. Sabah odamızda Hazar'ı görünce heyecanlanıyoruz. Gece gelirken karanlık ve yorgunluktan Hazar kenarında olduğumuzu fark etmemişiz. 20 dk resimler çekiyoruz. Büyük dalga uğultusu uçak motoru sesi gibi dikkatimizi çekiyor.
ERDEBİL ERDEBİL/YAŞASIN YAŞASIN
Otele ve tur arabamıza yaklaşırken evinin önüne çıkmış orta yaşlı bir bey, bizim yabancı ve Türk olduğumuzu anlayınca, bizi denemek için olmalı, Erdebil Erdebil diye seslendi. Biz Erdebilli misiniz deyince, evet dedi. Kendimizi tanıttık. Nerden geldik, nereleri gördüğümüzü kısaca birkaç cümle ile sıraladık. Çok sevindi. "Yaşasın Yaşasın" (Yaşasın Türkiye anlamında) sözleri ile bizi uğurluyor. Burada Türkler böyle.
Sahili seyrederken Türkçe bilen bir genç Arap kızı bizleri sevgi ile karşılıyor, resimler çektiriyor hanım arkadaşlarla.
MERMER SARAY/MADER (ANNE) EVİ
Pehlevi sarayını ziyarete gitmek üzere yola çıkıyoruz. (08.35) Yol üzerinde bir eczanede durup, ihtiyacı olanlar ilaç alıyor. Uzaktan yemyeşil bir alanın içinde bembeyaz fazla yüksek olmayan bina dikkatimizi çekiyor. Uzak olmayan mesafelerde iki yapı daha var. Ara bölgeler botanik bahçesi gibi ve turistik eşya satan alışveriş yerlerinin önünden geçiyoruz. Satıcılar da sevinsin diye birkaç küçük şey alıyoruz dönüşte.
Son Gacar (Kaçar) Türk hanedanına mensup Nasirüddin Şah'ın Rus işgalini sonlandıran Generali Rıza Pehlevi, 1925'de darbe yapıp iktidar olunca bu yazlık sarayı / köşkü 4 yılda yaptırmış. Ancak burayı tatil amaçlı sadece 4 yıl kullanabilmiş. Yaklaşık 90 yıl önce 1937-1941 arası.
RUS, İNGİLİZ, TÜRK MUSADDIK
Özellikle Gacar döneminin son zamanları hep Ruslarla mücadele ile geçmiş. Sonra ise İngiliz darbelerinden çok zarar görmüş İran. Gacar hanedanlığı ile de akrabalığı olan Türk asıllı Başbakan Musaddık Pehlivilere rağmen milletvekili seçilip, meclis tarafından bu göreve atanmış.
Ancak meclis onayı olmadan Pehleviler tarafından İngilizlere verilmiş petrol haklarını kaldıran (millileştirme) bir kanun çıkarınca, İngiliz ve Amerika kaynaklı kumpaslarla iktidardan indirilmiştir. (1953)
2.Dünya savaşında Şah Alman tarafını tutmuş Pehleviler. Savaşı Almanlar kaybedince yine bedel ödemişler.
YAZLIK SARAY
Saray 6 dönüm arazinin üzerine kurulmuş. Hazar'ı seyreden bir konumda. Mermer sarayı Belçika ve Alman mimarlar yapmış. İran ve Yunan mimarisi karışımı. Tamamı (iç ve dış) mermerden yapılmış bir yapı. Önüne iki büyük İran kaptanı heykeli yaptırmış.
MERSİN BALIKLARI
Bahçe tam bir botanik bahçesi hüviyetinde. Bakımlı. Bahçedeki orta büyüklükte temiz havuzda, boyları 70-80 cm civarında dört balık rahat rahat geziniyorlar. Üçü siyah ve uzun burunlu, biri nispeten daha küçük ve gri renkte. Bunlar Hazarda yetişen Havyar balığı olarak da bilinen Mersin balıkları.
65 yaş ömür olan 12 yaşında olgun hale gelen sevimli ve bu denize/göle (Hazar) özel canlılar. 6 metreye kadar varanları oluyormuş. Siyah olana "Karaburun", gri olana "Kısaburun" da deniyormuş bölgede.
Humeyni devriminden sonra (1979) bu saray bir ay daha açık kalmış, sonra da 28 yıl kapalı tutulmuş. Son olarak da müze olarak tekrar açılmış.
İlk bina "Mader sarayı" Anne sarayı anlamında. Rıza Pehlevi annesine yaptırmış bu binayı. İçinde fildişinden yapılmış çok değerli heykeller var.
Mermer Saray veya Pehlevi Sarayının içindeki tarihi eserlerin değerinin 12 milyon dolar olduğunu, bazılarının başka müzelerde sergilenmek üzere götürüldüğünü söyledi rehberimiz.
Pehlevi Sarayı ise iki katlı, tamamı mermerden yapılmış, belki de dünyada tek yapı. Anne Sarayı daha küçük. İçinde çok sayıda fildişi heykel örnekleri muhteşem. Bu da belki tek dünyada.
Karşıda (doğu tarafı) selvilerin olduğu yer nedir, mezarlık mı diye sordum rehberimize. Hayır değil dedi. Belli saatlerde esen kuvvetli doğu rüzgarını önlemek için dikilmiş, rüzgar kesen olarak. Sıra ağaçlar, boylarının beş misli büyüklüğündeki bir alanda rüzgarın etkisini kesermiş.
Hatta Mermer Sarayın doğu duvarı, batı duvarını aksine yuvarlak kavisli yapılmış. Maksat, kuvvetli esen doğu rüzgârının ses yapmasını azaltmak veya önlemek.
Yola çıktık. (10.30) Sahil boyunca yerleşim yerleri bitişik. Birinin bittiği yerde diğeri başlıyor. Bizdeki Karadeniz sahili ile aynı. Ancak burada çok geniş ve çok verimli düz tarım alanları var. Kivi, portakal, limon (küçük meyveli), Malta eriği, çay, pirinç bolca yetişiyor.
Bender Türkmen için yola çıkıyoruz. (10.30)
MAZANDARAN U(O)STANI
(Vilayet/Eyalet) içindeyiz halen. Mazenderan olarak okunuyor. Yol boyu birçok şehir kasabalardan geçiyoruz.
1. Ramsar'dan yeni çıktık
2. Cevherabat içindeyiz (12.07)
3. Nur
4. Amol
5. Bender Türkmen limanına az kaldı. (19.11) Ancak, geceye kaldığımız için iptal edildi. (20.17)
Balıkçılık, narenciye, arıcılık da yaygınmış.
GÜRGAN (CÜRCAN)
Farsça okunuşu ile Cürcan şehrinin girişindeyiz. Halı, antika satan/ üreten, yapan bir işlerinde çay tatlı ikramı ve namaz imkânı oldu isteyenler için. 10 dolara bir küçük el işi yün kilim aldık hatıra olarak. Bu srada Ayşe resmimi çekmiş.
İMADİYE MEDRESESİ
400 yıl öncesine ait, Timurlular (Şah Abbas) zamanında yapılmış bir eser. En eski medreselerden biriymiş. Temiz bakımlı. Çok büyük turunç ağaçları var bahçede. Geceye kaldığımızdan bizim gruba bu saate kapıları açan iki genç görevliye onar dolar hediye verdik. Memnun oldular.
HANEİ BAGERİ (BAGERİ EVİ)
Vakıf evi olduğu ifade edilen tarihi bir yerdeyiz. Vaktiyle havuç ambarı olarak kullanılan, merdivenle inilen yer altı depolarının girişlerini görüyoruz. Burada 22.15 gibi akşam yemeği (Urfa kebap benzeri) yedik. Güzeldi. 23.00 gibi Günbedikavus'ta geceleme üzere yola çıktık. İki saatlik bir yolumuz varmış.
İyi yolculuklar. Amin.
İki şehir Meşhet ve Isfahan hariç her şehirde bir gün kaldık. Yani hemen hemen her gece bir farklı şehir bir farklı otel. Oteller titizlikle seçilmişler. Memnun kaldık. Ancak akşam yemekleri birçok kez ileri saatlere kaldı, otele varış saatlerimiz de. Ancak merak, öğrenme ve seyahat heyecanı, yorgunluk ve diğer zorlukları az hissettirdi bütün ekibe.
Notlar:
1. İran'da erkeklerde top sakal hiç, hatta sakal görmedim diyebilirim. (Türkiye'de de hiç olmadığı kadar sakal moda oldu) Kısa bıyık var. Bayanlarda siyah zar giyenler dışındaki gençlerde, çıkmayan dudak boyası, dövme kaşlar ve botoks gördük. Ama renkler de birer lütuf. Siyaha da hürmetimiz var ama, renkli giysiler ve mekanları aradı gözlerimiz.
2. Çok sayıda mescit var ancak çoğu minaresiz. Aleni ezanı çok az duyduk. Minare daha çok yeni yapılan büyük camilerde yer alıyor bizden farklı bir mimari tarzı ile.
3. İran'da selamlaşma sadece "Selâm" sözü ile oluyor, iki taraf için de. Bizdeki gibi "Selamünaleyküm" veya "Merhaba" kullanılmıyor.
4. İran saati bizden yarım saat ileride.