Varna otelinden ayrılıyoruz (08.30). Gece 01.30’da yatabilmiştik.
* Şehir Türkmenistan sınırına çok yakın.
* Şehri Almanlar plânlamış.
* İran'da Türkmenlerin en yoğun yaşadıkları şehir burası.
* Kümbet: Kubbe, Kavus: Boşluk, oyukluk anlamı var sözlüklerde.
KAVUS KULESİ / TÜRBESİ
Türkmen Sahra bölgesinde, UNESCO Dünya Tarih Mirası listesinde yer alan, silindirik on köşeli, tuğla ve kireçten yapılmış dünyanın en yüksek kulesi.
Ziyari hanedanlıği zamanında 1006'da (397 Kameri, 375 Rumi) yapılmış. Türkmen Sahra İran'in kuzey doğusunda Gülistan, Kuzey Horasan ile Orta Horasan bölgesinin bir kısmını kapsayan, Türkmen nüfus ağırlıklı bölgenin coğrafi adıdır.
İslam tarihinde tıp ve felsefe alanındaki eserleriyle bilinen İbni Sina ile astronomi, matematik, doğa bilimleri, coğrafya ve tarih konusunda birçok önemli çalışmaya imza atan El-Biruni, Ziyarilerin sarayında yetişmiş.
1017 yıl önce yapılmış. 9m toprak altında türbesi olan, 15 m yükseklikteki bir tepe üzerine tuğladan yapılmış 56 m yükseklikte kule kümbet. Şehre adını veren tarihi yapı.
EYALETLER
İran'da eyaletler ABD gibi federal değil. "Ostan" deniyor resmi dilde. Bağımsız veya özerk (muhtar) değiller. Bölge anlamında veya Vilayet karşılığı kullanılıyor. Eyalet olarak tercüme etmek hata.
***
TÜRKMEN ATLARI
Türkmen atlarını görmeye gidiyoruz. Çiftliğin girişinde bizi Türkmen Ecz. Mecit bey karşılıyor. Gezi başkanı Kadir Tosun bey ile sarılıyorlar. Ecz Mecit Teke bey tur başkanımız Kadir beyin 30 yıllık arkadaşı imiş. O gezdirecek at çiftliğini.
Türkiye'de okumuş. "Evde çay hazırlattım. Çayımı içmeden gidemezsiniz" diyor kararlılıkla. Rehber ve Kadir beyler, tamam diyorlar.
Ahalteke uzun ve Yamut kısa iki meşhur Türkmen atının adı. Türkmenler ata çok düşkün. İki kez at şenliği (festival değil) oluyor her yıl. Nevruz ve Hasat sonunda.
At yarışları üzerine bahis oynanıyor.
"Şartlar bağlıyorlar" (Rehberin sözü) Devlet (İran) izin veriyormuş. Şans oyunları, at yarışı bahisleri. Beşbin kişilik stadyum var at yarışları için diyor, rehberimiz.
CENNET ATLARI
Türklerin fetih atları. Kafası Arap atına göre daha küçük. Bu özelliği ile daha hızlı imiş. Karşıdaki dağın arkası Türkmenistan. Ahalteke atları orada çokmuş. Burada gördüklerimiz Yomut atı. Yomut bir Türkmen boy adı.
***
KÜLTÜR GEZİSİ OLUNCA
Kültür gezisi olduğu için, çok sayıda şair, bilgin, devlet adamı ve din büyüğünün mezarları bu coğrafyada türbe / kümbet haline getirilmiş. Sadece dini kimlikler değil. Değerli bilinen kişi ve kimliklere büyük anıt, heykel ve türbeler yapılmış hep tarih boyunca. Hatta birçoğunun heykelleri dikilmiş ve anıt haline getirilmiş. Dolayısıyla çok sayıda mezar/türbe ziyaretimiz oluyor.
Ancak bu ülkede ihmalden veya adları öne çıkmasın denilerek türbe ve anıtı yapılmamış büyük insanlar da var. İmamı Gazali, Sultan Alparslan, Nizamülmülk gibi. Sonraki notlarımızda yer alacak. Türkiye'nin, özelde ise büyükelçiliğin görevleri kapsamına da girmeli bu konular.
Mezar, anıt, türbe ziyaretlerini biraz fazla bulan, sesli olarak dillendirenler de okuyor grubumuzda. Ziraat mühendisi Eşref bey bunlardan birisi. Biraz da cemiyet hayatını görelim diyor.
Bir diğeri Nurşin hanım; "Atları görmek, kabir görmekten daha iyi" diyor. Haksız da değiller ama bu gezi böyle planlanmış. (09.06.2023, Kumbeti Kavus / Gülistan / İran)
***
TÜRKMEN ECZ. MECİT BEY VE AİLESİ
Çiftliği ve atları gördükten sonra evine doğru yola çıkıyoruz. Hava tam kapalı. Hafif çiseliyor. Bu arada Ecz. Mecit beyin evine ulaşıyoruz. Mecit bey Türkiye'de Eczacılık okumuş. Türk dünyasında karşılıklı öğrenci mübadelesinin önemi bir kez daha gündem oluyor aramızda. Bir kızları Türkiye'de Eczacılık okuyormuş Mecit beyin.
Binlerce km uzaklıkta bir kardeşimiz ve ailesiyle karşılaşıyoruz. Hiçbir karşılık beklemeden sevgi ile karşılıyorlar bizleri. Müzik alanında doktorası olan bir eğitmen aynı zamanda Ecz. Mecit bey.
Düz bir mahaldeki tek katlı evine dış kapıdan önce avluya giriyoruz. Hemen sol önümüzde içinde sobası da olan bir keçe Türkmen çadırı var. Karşıda ise, evin kapısında Mecit beyin eşi Ayşe hanım sevinçle bayanlara tek tek sarılıp hoş geldiniz diyor. Evin geniş başodasındaki (salon yerine kullanılıyor) sedirlere oturuyor arkadaşlarımız. Ekip biraz kalabalık sayılır bir ev için. Yer kalmadığından, (18 biz+3 ekip) yere önce diz çöküyor, sonra bağdaşa dönüyorum. Ekibimiz Ankara'dan 16 kişi ile başladı. Tahran'da iki, Meşhed'te altı kişi daha katıldı. Geziyi daha kısa tutmak isteyenlerin tercihleri imiş.
Evin evli kızı da yardıma gelmiş. Anne Ayşe hanım ile birlikte hazır olan çayları getirmeye başlıyorlar. Mecit bey de ortada duvar dibine sıralanmış 10-12 kadar iki telli dutarlardan (iki telli bağlama) seçip bilgi veriyor bize. Üç telli olursa Setar oluyormuş. Dutarların eski ve özgün olanlarının ustaları hakkında bilgi veriyor.
Anneyi bilmiyoruz ama, baba ve beş çocukları mevcut sazları çalabiliyorlar bu evde. Bir Türkmen müzik evi adeta. Duvardaki resimden (3 kızı ve kendi) birlikte program yaptıklarını onlara hatıra, bize de kanıt - anlıyoruz. Mızrapsız (rahmetli Neşet Ertaş ifadesiyle "tezenesiz". Kendisine Anadolunun tezenesi de denirdi. Tezene Farsçadan bize geçmiş) parmaklarla çalınan bağlamalara (dutar) merakla bakıyor, resimliyoruz.
34 yaşında (10 yaşında oğlu varmış) ama 20 - 25 gibi görünen kızı Sülgün hanım ile birlikte dutarla 4 parça çaldı Mecit bey. Kızı da bir şarkı söyledi babasının sazı eşliğinde. 4 kızı bir oğlu varmış ailenin.
***
TELPEK
Telpek, Türkmen papağına verilen ad. Beyaz uzun tüylü kuzu derisinden yapılan, başı geniş şekilde kaplayan/örten bir şapka/başlık. Yaz kış kullanılıyor. Beyaz olanları daha çok gençler kullanırlarmış. Yaşlılar ise siyah veya kahverengi.
Bu arada Ziraat mühendisi Eşref bey, başında bir telpek ve sırtında kaftan ile orta yere çıkageliyor. Resimliyoruz. Ecz. Mecit bey ve ailesine 11.30'da veda edip yola çıkıyoruz.