Vaiz Muharrem DEMİR

Tarih: 28.04.2020 22:40

RAMAZAN VE SORUMLULUK BİLİNCİ

Facebook Twitter Linked-in

                Rahmet, mağfiret ve bereket ayı Ramazanı bizlere bahşeden Rabbimize (c.c.) sonsuz hamdüsenalar olsun. Sözleri ve davranışlarıyla yolumuzu aydınlatan, hayatımıza rehberlik eden Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize, âline ve ashabına salât ve selam olsun.

                “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk, 2)

                Yüce Allah hayatı ve ölümü kullarını imtihan etmek için yaratmıştır. Kulun sınav yeri bu dünya, sonuçlarının değerlendirileceği yer ise ahirettir. Ahiret, ölümle başlar. Ölüm bu dünyadaki kimsenin itiraz edemeyeceği kaçınılmaz bir olgudur. Tıpkı doğum gibi Allah’ın değişmez kanunudur. “Her canlı ölümü tadacaktır.” (Enbiya, 35) Ölüm asla bir son değil, geçici olan dünya hayatının, yani imtihanın bitmesi, ebedi olan ahiret hayatının başlamasıdır. Sınavı kazanıp kurtuluşa ermenin yegâne yolu ise Rabbimizin emaneti ve tek sermayemiz olan hayatımızı O’nun rızasına uygun şekilde yaşamaktan geçer. Allah-u Teala “İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?” (Kıyamet, 36) buyurmaktadır. Rabbimizin bize bahşettiği bu ömür sermayesini heba etmemek ve hayatı, Yaratanın rızasına uygun olarak yaşayabilmek için bir yandan salih amelleri artırıp haramlardan sakınmak, diğer yandan da kalan ömrün muhasebesini yapmak gerekir. Ramazan ayı bize bu fırsatı vermesi bakımından büyük bir nimettir.

                "Ramazan'', kelime olarak "yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur" manasında "er-ramaz" kelimesinden veya "Güneş ışınlarından taşların yanıp kızması" anlamında olan "er-ramaz" kelimesinden alınmıştır. Bu yağmur, yeryüzünü nasıl temizleyip yıkarsa; kızgın yer, orada yürüyenlerin ayaklarını nasıl yakarsa, Ramazan ayı da müminleri günah kirlerinden öylece temizler, yakar, yok eder.

                Cahiliye döneminde bilinen ve kullanılan takvimin on iki ayından biriydi Ramazan ayı. Onu değerli ve ayrıcalıklı kılan, insanlığa gönderilen son rehber kitap Kur'an-ı Kerim'in bu ayda indirilmesi, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin bu ayda olması, temel ibadetlerden olan oruç farizasının bu ayda tutulması, teravih, mukabele, itikaf, iftar, sahur ve fıtır sadakası gibi önemli sünnetlerin hep bu ayda yaşanmasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) Yesrib'e teşrifiyle orayı nasıl "Medine-i Münevvere" haline getirdiyse, son kitap olan Kur'an'ın bu ayda inmesi de, sıradan bir ay olan Ramazan'ı "Mübarek ay" yapmıştı. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen tek aydır, Ramazan ayı. Yüce Allah onu sadece anmakla kalmamış, aynı zamanda onu oruç ayı olarak belirlemiştir. İşte bütün bu ayrıcalıkları sebebiyle kültürümüzde Ramazan, "on bir ayın sultanı" olarak kabul görmüştür. (Hadislerle İslâm, II, 394)

 

                Takva

                Ramazan ayı, Müslümanın manevi hayatını gözden geçirmesi ve hayatında takva ilkelerini hakim kılması için bahşedilen çok önemli bir mekteptir. Bu mektepte hayatın bütününü kapsamak ve kesintisiz bir şekilde yaşanmak üzere, takva ilkeleri hayata geçirilerek özümsenir. Takva değerlerini özümsemiş olan mümin, Yüce Allah’a gönülden bağlıdır. Kur’an-ı Kerim’i rehber, Allah’ın Sevgili Elçisi’ni örnek edinmiştir. Her bakımdan güvenilen, güven veren emin kişidir. Emanet sahibidir. Elinden ve dilinden kimseye zarar gelmez. Samimiyeti kuşanmıştır. Sözü özü birdir. Ağzından asla yalan söz çıkmaz. Dürüsttür. Ahdine vefa gösterir. Verdiği sözü tutar. Cömerttir. Bencillikten eser yoktur kendisinde. Paylaşma bilincine sahiptir. Eşyanın kulu kölesi değildir. Dünya hayatının geçiciliğinin farkındadır. Sadeliği sever. Gösterişten, şatafattan hoşlanmaz. İffet ve hayâ sahibidir. Eline, beline ve diline sahiptir. İnsani ilişkilerde sevgi, saygı, nezaket ve zarafet doludur. Güler yüzlü ve ince ruhludur. Çevresindeki hastaları, yaşlıları, kimsesizleri, düşkünleri, özürlüleri ve özel ilgiye muhtaç kesimleri arar, sorar, salgın günleri geçtikten sonra da ziyaret eder. Kardeşlik, arkadaşlık ve komşuluk hukukunu gözetir. Kendisini başkalarından asla üstün görmez. Başkalarına tahakküm zihniyetinden arınmıştır. Kibirli, gururlu değildir. Fakat vakar sahibidir. Karşısındakine değer verir, onurunu kırmaz. Kimseyi incitmemeye özen gösterir. Gönül yıkmaz. Ülfet eder, ülfet edilir. Kaba, katı, kırıcı, kötü sözlü ve lanet okuyucu değildir. Bağışlayıcı ve affedicidir. Hoşgörü sahibidir. Yardıma ihtiyacı olanları yardımsız bırakmaz. İyilik, destek, yardım, tavsiye ve istişare için kendisine güvenle başvurulabilir. Mazlumları, yetimleri, düşkünleri kimsesizleri koruyup kollar. Adildir. Daima hakkın ve haklının yanında yer alır. Zalimleri, haksızlık yapanları, kamu ve kul hakkına tecavüz edenleri sevmez. Sağlığına dikkat eder. Temizliğe önem verir. Tertipli ve düzenlidir. Boş vakit geçirmeyi sevmez. Zamanın kıymetini bilir. Boş iş ve sözlerden uzak durur. Başkalarının eksik ve kusurlarını araştırmakla uğraşmaz. Kendi eksik ve kusurlarını telafi etmek için çabalar. İyiliklerin yaygınlaşması, kötülüklerin ortadan kalkması için çalışır. Herkesin iyiliğini ister. Sabırlı ve metanetlidir. Asla ümitsizliğe kapılmaz. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaz. Doğal dengeyi tahrip edici faaliyetlerde bulunmaz. Hayvanlara karşı şefkat ve merhametle hareket eder. Yüce Allah’ın kâinata koyduğu dengeyi bozabilecek her türlü tutum ve davranışa karşı mücadele eder. (Diyanet Aylı Dergi, Nisan 2020, Sayı:352, s.13)

 

                Dua

                Dua rahmet hazinelerini açan bir anahtar, tükenmez bir güç kaynağı, insanı kulluğun en üst mertebelerine ulaştıran bir vesiledir. Ramazan dua ayıdır. Çünkü ramazan, duanın reddedilmeyeceği vakitleri içinde barındıran feyiz ve bereket iklimidir. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda “Oruçlunun, iftar zamanında geri çevrilmeyecek bir duası vardır.” (İbn Mace, Sıyâm, 48.) buyurarak özellikle ramazanda duaya teşvik etmektedir. Bu ayda, duaların ilahi dergâha vasıtasız erişeceği, dua karşısında gök kapılarının açılacağı müjdelenmektedir. Nitekim bir hadis-i şerifte “Üç kişinin duası geri çevrilmez: Adil yönetici, iftar edinceye kadar oruçlu kimse ve mazlum. Bu dualar bulutların üzerine taşınır ve göklerin kapıları kendilerine açılır.” (Tirmizi, Sıfatü’l-cennet, 2.) buyrularak bu hakikat vurgulanmaktadır. (Diyanet Aylı Dergi, Nisan 2020, Sayı: 352, s. 20)

 

                Fitre

                Fitre olarak da bilinen fıtır sadakası ise Ramazan Bayramı öncesinde yerine getirilmesi emredilen mali bir ibadettir. (Hadislerle İslâm, II, 445-446.) İbn Abbas (r.a.), Hz. Resulüllahın (s.a.s.) hem oruçluyu (işlediği) faydasız işlerden ve (oruçluyken yaptığı) yersiz amellerinden temizlemek, hem de fakirlere yemek sağlamak üzere fıtır sadakasını zorunlu kıldığını haber vermektedir. (Ebu Davud, Zekât, 18.) Fitre, zekât ve diğer sadakalar; zengin ile fakir arasındaki uçurumu gide-ren köprülerdir. Bunlar vesilesiyle toplum içerisinde yardımlaşma ve dayanışma duygularının pekiştirilmesi, sosyal dengenin sağlanması hedeflenmiştir. Aynı zamanda ramazan boyunca bedenen arınan Müslümanlar, her türlü sadaka ve infakla bir taraftan malını arındırırken diğer taraftan onu bereketlendirmektedir. (Diyanet Aylı Dergi, Nisan 2020, Sayı:352, s.21) Din İşleri Yüksek Kurulu 2020 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2021 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan sürede fıtır sadakasını 27.00 TL. olarak belirlemiştir. (https://kurul.diyanet.gov.tr, Er: 23.04.2020)

 

                İftar

                İftar, “orucu açmak” demektir ve bir Müslüman için en özel anlardan biridir. Peygamberimiz “Oruçlu kimsenin kendisiyle mutlu olacağı iki sevinci vardır: Birisi, orucunu açtığı andaki iftar sevinci, diğeri de Rabbine kavuştuğu zaman orucuna karşılık mükâfatının sevincidir.” (Müslim, Sıyâm, 163.) buyurarak iftar anındaki mutluluğa dikkat çekmektedir. Mümin, bir taraftan bu sevinci yaşarken diğer taraftan bunu diğer kardeşleriyle paylaşarak artırmaya gayret göstermelidir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) de insanları, lokmalarını mümin kardeşleriyle paylaşmaya teşvik ederdi. (Diyanet Aylı Dergi, Nisan 2020, Sayı : 352, s.21)                

 

                Sahur

                Her ânı Müslüman için bereket vesilesi olan ramazanın bir diğer önemli vakti sahurdur. Hz. Peygamber (s.a.s.) “Sahur yemeği yiyin. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.” (Buhari, Savm, 20.) buyurarak müminleri bu yemeğe teşvik etmiştir. Aynı şekilde Efendimiz bu yemeği “bereketli yemek” olarak isimlendirerek (Ebu Davud, Sıyâm, 16.) bu yemeğin bizzat kendisinin bereket için bir vesile olacağını beyan etmiştir. Sahur sadece mad-di bereket değil aynı zamanda manevi bereketin de kaynaklarındandır. Çünkü Resulüllah, sahur yapanlara Yüce Allah’ın ve meleklerinin salat getireceklerinin müjdesini vermiştir. (Diyanet Aylı Dergi, Nisan 2020, Sayı:352, s.21)

                Yüce Allah bizleri evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan Ramazana kavuşturarak bizlere yeni bir fırsat verdi. Bu yılki Ramazan ayının ümmet için farklı geçeceğinde kuşku yok. Dünya genelindeki salgın nedeni ile Ramazanda gün boyu evlerimizde olacağız gibi. Teravihleri evimizde eda edeceğiz. Camilerimize girememek bizim için üzücü elbette. Ancak Kur’an okumak, tefekkür etmek, kitap okumak, aile fertlerimizle zaman geçirmek, çocuklarımıza Dinimizi anlatmak, onlarla beraber hoş ve sevgi dolu bir Ramazan geçirmek için bulunmaz bir fırsat var elimizde. Teravihleri ve diğer vakit namazlarını evimizde, ailemizle çoluk çocuğumuzla cemaatle kılabiliriz mesela. Bu Ramazan evimiz camimiz olsun. Eğer Ramazan evimizde bu şekilde değerlendirilirse hiçbir çocuk bu ramazanı asla unutmayacaktır. Rabbim bizleri bu mübarek ayı en iyi şekilde değerlendirerek bayrama erişen kullarından eylesin.

                Cenab-ı Hak salgın nedeni ile veya diğer nedenlerle hastalanan kardeşlerimize acil şifalar versin. Hastanelerde görev alan sağlık personelimiz başta olmak üzere bu belayla mücadele eden diğer tüm kardeşlerimize yardım eylesin. Yine salgından ötürü ekonomik açıdan sıkıntıya giren kardeşlerimizin işlerini rast getirsin.    


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —