Yaşar ATLI


SELAM

"...Yine de bilirim verilmez herkese, Nazlıdır selam, naiftir, nadirdir..."


Selam sana taze kar, yağan yağmur

İçimdeki sürur.

Ay kadar aydınlık, nur,

Gül yaprağındaki huzur.

 

Selam sana alıç ağacı,

Yaramdaki tuz, kutsal acı,

Her derdimin ilacı

Sana da selam.

 

Selam sana nazlı çiçek,

Yasemin, gül, lale,

Sarı papatyam,

Menekşem,

Narçiçeğim.

 

Selam sana memleketim,

Çukurovam, Beydağım,

Erciyes’te karım,

Buğdayım, ekmeğim, suyum,

Turunc-u nar-u narencim

Anadolum.

 

Selam sana insan kardeşim.

Mamoş dayı, Siti hala

Ökkeş amca, Nergis bala

Sana da selam.

 

Cânım cananım

Cümle yâr u yârânım

Sana da selam sana da selam.

 

Bilirim selam böyle resmî verilmez.

Mısralara kafiyelere sığmaz selam.

İçten olmalı, hesapsız, çıkarsız,

Tartısız, ölçüsüz.

Akmalı gürül gürül.

 

Bütün mazlumlara selam olsun,

Rindlere, melamet hırkasını giyenlere,

Bir şehirde kaybolanlara,

Gözyaşını gizleyenlere,

Sonra umarsız ağlayanlara,

Umarsız gülenlere selam olsun.

 

Adam yerine konulmadığı için

Esamisi okunmayanlara,

Selam verilmeyenlere,

Unutulanlara,

Ve hiçbir zaman hatırlanmayacaklara

Selam olsun.

 

Her gece rüyasında yâri görenlere

Bir olmazın hülyasını görenlere

Görmeden sevenlere,

Mecnunlara selam olsun.

 

Yine de bilirim verilmez herkese,

Nazlıdır selam, naiftir, nadirdir.

 

Mesela riya-pişelere verilmez selam.

İncinir selam müraiden.

Ciğersizlere de verilmez

Ciğeri beş para etmezlere.

Öyle ya!

Selamı taşıyacak bir yürek lazım insana.

 

Bir de herif-i naşeriflere verilmez selam,

Sinik, sönük,

Pişmiş kelle gibi gülenlere,

Gülerken salyası akanlara.

 

Takatukalatmayanlara,

Şemsi Paşa pasajında

Sesi büzüşesiceleri

Tek seferde okuyamayanlara,

Abus çehreli mendebur gudubetlere,

Bilumum hırdavat-ı beşer olanlara.

Evet, onların alayına

“Ne senden rükû ne benden kıyâm,

Selamünaleyküm aleykümselam.”

 

         Merak etmeyin ben de büjüşeşiceleri tam dürüst ifade edemedim. Hâlâ da söyleyemiyorum. Anlayacağınız ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim. Kusurlu olduğunu bilmek insanı rahatlatıyor. Oh be!

 

         Evveli, âhiri, zâhiri, bâtını selamlarım. El-Evvelü Allah, El-Âhirü Allah, Ez-Zâhirü Allah, El-Bâtınü Allah. Sâhib’i selâmlarım. Sâhib-i Hakîki’yi selâmlarım. Sağımı, solumu, önümü, ardımı se-lâmlarım. “Levlâke Sırrının Mazharı’nı selâmlarım. Vâlidesini, Hadîce Vâlidemi, Fâtıma Vâlidemi selâmlarım. Cihâr-ı Yâr-ı Güzîn’i selâmlarım. Erkân-ı Erbaa’yı: Selmân’ı, Mikdâd’ı, Ammâr’ı, Ebu-Zerr’i selâmlarım. İmâmeyn’i Muhteremeyn’i selâmlarım. Tâife-i ecinnîyi selâmlarım, mü’minlerini ve müslimlerini. Ve sizi selâmlarım.

 

         Bu selamlama Fethi Gemuhluoğluna ait. Herkes kendi dilince, meşrebince selamlar. Kimi nazlı yarini, kimi Bolu beyini, kimi Mehlika Sultanı, Kimi Leyla’yı, kimi Mevla’yı. Kimi de selam söyle amcama muallim deyerek selamı bir ton manayla yollar. Bazen haykırarak, bazen fısıldayarak, bazen bir mendil içinde taşıyarak; bir ulağa, seher yeline, bazen bir mektuba emanet edilmiş yollanmış selamlar. Kimi yerini bulmuş, kimi hâlâ cevap bekliyor.

         En çok selamı da şairler vermiş. Veya selam en kolay şiirin diliyle ifade edilmiş. Mesela Necip Fazıl mukaddes bildiği melaline şöyle selam çakar.

         Bir fikir ki, sıcak yarada kezzab,

         Bir fikir ki, beyin zarında sülük.

         Selâm, selâm sana haşmetli azâb;

         Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

         Tanpınar ölmeden ölmüş gibi yapar, hasretle selamlar.

         Selâm olsun bizden güzel dünyaya

         Bahçelerde hâlâ güller açar mı?

         Selâm olsun sonsuz güneşe, aya

         Işıklar, gölgeler suda oynar mı?

 

         Bu arada bir hususa değinmeme müsa-ade edin lütfen. Tanpınar’ın eserleri bizim klasiklerimiz arasında zikredilebilir. Amma velakin şiire harcayacağı zamanı nesre harcasaymış herhalde daha hayırlı olurmuş. Ben söylemiyorum, üstadı Yahya Kemal münasip bir dille şiir yazmamasını tavsiye etmiş. Şimdi dönüp bana, Tanpınar üstadın şiirini beğenmiyorsun ama yukarıdaki şiirin çok mu güzel diye sorabilirsiniz. Ben de kötü şiir yazmadan iyi şiir yazamazsın diye kendimi savunurum. Hâlbuki şair olunmaz, şair doğulur hükmü erbabı indinde bir kaziyye-i muhkemedir. Mesela Necip Fazıl şair doğmuştur.

 

         Selam verenlerden biri de nefesiyle Anadolu’yu mayalayan pirlerden Yunus’tur. Taa ötelerden seslenir Yunus.

         Bu dünyadan gider olduk

         Kalanlara selam olsun

         Bizim için hayır dua

         Kılanlara selam olsun.

 

         Madem herkesin çok çok selamı var. Alerra’si ve’l-ayn, getirene gönderene rahmet. Selamlarına layık bir mukabelede bulunmak gerekir, öyle değil mi? Üstad Gevheri’den. Üstad Gevheri de kimdir derseniz inanın ben de bilmi-yorum.

         Emanet etmişsin geldi selâmın

         Sevgili sultanım aleyküm selâm.

         Aldı tazim ile bu ben gülâmın

         Ey şahı hubanım aleyküm selâm.

 

         Lütfedip hatırım ele almışsın

         Sana hasret olduğumu bilmişsin

         İşittim merhamet kâni olmuşsun

         Derdimin dermanı aleyküm selâm.

 

         Hasta idim beni getirdin cana

         İhtiyaç kalmadı gayri Lokmana

         Selâmın şifadır bu hasta cana

         Sevgili sultanım aleyküm selâm.

Selam sana taze kar, yağan yağmur

İçimdeki sürur.

Ay kadar aydınlık, nur,

Gül yaprağındaki huzur.

 

Selam sana alıç ağacı,

Yaramdaki tuz, kutsal acı,

Her derdimin ilacı

Sana da selam.

 

Selam sana nazlı çiçek,

Yasemin, gül, lale,

Sarı papatyam,

Menekşem,

Narçiçeğim.

 

Selam sana memleketim,

Çukurovam, Beydağım,

Erciyes’te karım,

Buğdayım, ekmeğim, suyum,

Turunc-u nar-u narencim

Anadolum.

 

Selam sana insan kardeşim.

Mamoş dayı, Siti hala

Ökkeş amca, Nergis bala

Sana da selam.

 

Cânım cananım

Cümle yâr u yârânım

Sana da selam sana da selam.

 

Bilirim selam böyle resmî verilmez.

Mısralara kafiyelere sığmaz selam.

İçten olmalı, hesapsız, çıkarsız,

Tartısız, ölçüsüz.

Akmalı gürül gürül.

 

Bütün mazlumlara selam olsun,

Rindlere, melamet hırkasını giyenlere,

Bir şehirde kaybolanlara,

Gözyaşını gizleyenlere,

Sonra umarsız ağlayanlara,

Umarsız gülenlere selam olsun.

 

Adam yerine konulmadığı için

Esamisi okunmayanlara,

Selam verilmeyenlere,

Unutulanlara,

Ve hiçbir zaman hatırlanmayacaklara

Selam olsun.

 

Her gece rüyasında yâri görenlere

Bir olmazın hülyasını görenlere

Görmeden sevenlere,

Mecnunlara selam olsun.

 

Yine de bilirim verilmez herkese,

Nazlıdır selam, naiftir, nadirdir.

 

Mesela riya-pişelere verilmez selam.

İncinir selam müraiden.

Ciğersizlere de verilmez

Ciğeri beş para etmezlere.

Öyle ya!

Selamı taşıyacak bir yürek lazım insana.

 

Bir de herif-i naşeriflere verilmez selam,

Sinik, sönük,

Pişmiş kelle gibi gülenlere,

Gülerken salyası akanlara.

 

Takatukalatmayanlara,

Şemsi Paşa pasajında

Sesi büzüşesiceleri

Tek seferde okuyamayanlara,

Abus çehreli mendebur gudubetlere,

Bilumum hırdavat-ı beşer olanlara.

Evet, onların alayına

“Ne senden rükû ne benden kıyâm,

Selamünaleyküm aleykümselam.”

 

         Merak etmeyin ben de büjüşeşiceleri tam dürüst ifade edemedim. Hâlâ da söyleyemiyorum. Anlayacağınız ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim. Kusurlu olduğunu bilmek insanı rahatlatıyor. Oh be!

 

         Evveli, âhiri, zâhiri, bâtını selamlarım. El-Evvelü Allah, El-Âhirü Allah, Ez-Zâhirü Allah, El-Bâtınü Allah. Sâhib’i selâmlarım. Sâhib-i Hakîki’yi selâmlarım. Sağımı, solumu, önümü, ardımı se-lâmlarım. “Levlâke Sırrının Mazharı’nı selâmlarım. Vâlidesini, Hadîce Vâlidemi, Fâtıma Vâlidemi selâmlarım. Cihâr-ı Yâr-ı Güzîn’i selâmlarım. Erkân-ı Erbaa’yı: Selmân’ı, Mikdâd’ı, Ammâr’ı, Ebu-Zerr’i selâmlarım. İmâmeyn’i Muhteremeyn’i selâmlarım. Tâife-i ecinnîyi selâmlarım, mü’minlerini ve müslimlerini. Ve sizi selâmlarım.

 

         Bu selamlama Fethi Gemuhluoğluna ait. Herkes kendi dilince, meşrebince selamlar. Kimi nazlı yarini, kimi Bolu beyini, kimi Mehlika Sultanı, Kimi Leyla’yı, kimi Mevla’yı. Kimi de selam söyle amcama muallim deyerek selamı bir ton manayla yollar. Bazen haykırarak, bazen fısıldayarak, bazen bir mendil içinde taşıyarak; bir ulağa, seher yeline, bazen bir mektuba emanet edilmiş yollanmış selamlar. Kimi yerini bulmuş, kimi hâlâ cevap bekliyor.

         En çok selamı da şairler vermiş. Veya selam en kolay şiirin diliyle ifade edilmiş. Mesela Necip Fazıl mukaddes bildiği melaline şöyle selam çakar.

         Bir fikir ki, sıcak yarada kezzab,

         Bir fikir ki, beyin zarında sülük.

         Selâm, selâm sana haşmetli azâb;

         Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

         Tanpınar ölmeden ölmüş gibi yapar, hasretle selamlar.

         Selâm olsun bizden güzel dünyaya

         Bahçelerde hâlâ güller açar mı?

         Selâm olsun sonsuz güneşe, aya

         Işıklar, gölgeler suda oynar mı?

 

         Bu arada bir hususa değinmeme müsaade edin lütfen. Tanpınar’ın eserleri bizim klasiklerimiz arasında zikredilebilir. Amma velakin şiire harcayacağı zamanı nesre harcasaymış herhalde daha hayırlı olurmuş. Ben söylemiyorum, üstadı Yahya Kemal münasip bir dille şiir yazmamasını tavsiye etmiş. Şimdi dönüp bana, Tanpınar üstadın şiirini beğenmiyorsun ama yukarıdaki şiirin çok mu güzel diye sorabilirsiniz. Ben de kötü şiir yazmadan iyi şiir yazamazsın diye kendimi savunurum. Hâlbuki şair olunmaz, şair doğulur hükmü erbabı indinde bir kaziyye-i muhkemedir. Mesela Necip Fazıl şair doğmuştur.

 

         Selam verenlerden biri de nefesiyle Anadolu’yu mayalayan pirlerden Yunus’tur. Taa ötelerden seslenir Yunus.

         Bu dünyadan gider olduk

         Kalanlara selam olsun

         Bizim için hayır dua

         Kılanlara selam olsun.

 

         Madem herkesin çok çok selamı var. Alerra’si ve’l-ayn, getirene gönderene rahmet. Selamlarına layık bir mukabelede bulunmak gerekir, öyle değil mi? Üstad Gevheri’den. Üstad Gevheri de kimdir derseniz inanın ben de bilmi-yorum.

         Emanet etmişsin geldi selâmın

         Sevgili sultanım aleyküm selâm.

         Aldı tazim ile bu ben gülâmın

         Ey şahı hubanım aleyküm selâm.

 

         Lütfedip hatırım ele almışsın

         Sana hasret olduğumu bilmişsin

         İşittim merhamet kâni olmuşsun

         Derdimin dermanı aleyküm selâm.

 

         Hasta idim beni getirdin cana

         İhtiyaç kalmadı gayri Lokmana

         Selâmın şifadır bu hasta cana

         Sevgili sultanım aleyküm selâm.

YAZARLAR